English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / English → Turkish / [ M ] / Masculine

Masculine translate Turkish

581 parallel translation
Oh, we try to do our best to raise masculine little men... with our limited knowledge of the outside world.
Dışardaki dünya hakkındaki sınırlı bilgimizle, küçük erkeksi adamlar yetiştirmek için elimizden geleni yaparız.
Your work is not only original, but has a masculine force.
Çalışmalarınızın orijinalliği dışında, erkesi bir gücü de var.
That is nothing but masculine conceit.
Bu erkeklik kibrinden başka bir şey değil.
I'm not so sure I care to expose myself... to typical, instinctive masculine brutality!
Bu tipik, içgüdüsel, erkeksi vahşete... maruz kalmak istediğimi sanmıyorum!
A very "masculine" voice, hasn't she?
Çok erkeksi bir sesi var, değil mi?
He swore at me, horrible, masculine sounds.
Bana küfür etti. Korkunç erkeksi sesler.
- The boss wasn't my masculine ideal.
- Patron idealimdeki erkek değildi.
What's so masculine about a conversation that a woman can't enter into it?
Amma erkekçe sohbetmiş bu böyle, aman kadınlar uzak dursun!
What we need today are really feminine women and masculine men.
Şu günlerde ihtiyacımız olan şey, kadın gibi kadınlar ve erkek gibi erkekler.
I don't know what the masculine is for wallflower, do you?
Erkekler için olanına ne deniyor bilmiyorum sen biliyor musun?
We think of logic as masculine, yet...
Mantığın erkeksi olduğunu sanırız, ancak...
The hammer and so forth, masculine.
Çekiç vb. erkeksi.
The affection for an artist is one thing, the masculine needs quite another.
Bir artiste ilgi duymak başka, erkeklik ihtiyaçları bambaşka bir şeydir.
A not-uncommon masculine gambit in 20th-century America.
Yirminci yüzyıl Amerika'sında pek de az görünmeyen erkek egemen bir tavır.
I mean, laughing at them in front of your family, keeping them waiting for hours just to show off how masculine you are.
Onlara yakınlarının önünde gülüp... sırf ne kadar erkeksi oluğunu göstermek için saatlerce bekletir misin?
Darling, I'm not masculine.
Tatlım, ben erkeksi değilim.
Yes, he is only twenty-five years old but he is calm and masculine almost like a father.
Evet, yirmi beş yaşında olmasına rağmen, sakin erkeksi, aynı bir baba gibi.
So masculine.
Yani erkeksi.
In German, war and death are masculine, unlike in French... while sun and love are feminine.
Fransızca'nın tersine Almanca'da savaş, ölüm ve ay eril ; ... güneş ve aşk dişildir.
Masculine curiosity.
Erkeksi bir merak bu.
The tall, draped, masculine type... that's old Hugh Crain... pointing out all the great treasures in this creepy house he built.
Şu uzun boylu, dökümlü elbiseli, erkeksi olan... Hugh Crain. Yaptırdığı bu korkunç evdeki büyük hazineleri gösteriyor.
To accentuate the masculine image.
Erkeksi imajını pekiştirmek için.
It's so masculine.
Çok erkeksi.
You think it's masculine, huh?
Sana göre erkeksi öyle mi?
Ever realize that in "masculine" there's "mask" and "ass"?
Farkettin mi, "erkek" kelimesinin içinde "maske" ve "kıç" kelimeleri var?
They mean strong, masculine.
Erkeksiliği ve gücü gösterirler.
When I hear a masculine sigh I look up to see this beautiful guy
# Duyunca erkeksi bir iç çekişi Görmek istedim bu yakışıklı erkeği #
I'm masculine enough to please men and feminine enough to please women.
Erkeklerin hoşlanacağı kadar efemine kadınların hoşlandığı kadar erkeksi olmam.
Your fingers are very delicate but ever so masculine.
Parmakların çok narin. Aynı zamanda da erkeksi.
That's why I don't have any of those masculine pretensions, you know, that the man has to run things.
Bende o bilindik erkek egosundan yoktur. Bilirsiniz, erkeklerin her şeyi yönetmesi düşüncesi gibi.
You think you're so masculine because whenever we have a problem... you roll over, you go to sleep, or get drunk, or try to act rough with me.
Kendini çok erkeksi hissediyorsun çünkü ne zaman bir sorunumuz olsa arkanı dönüp yatıyorsun ya da sarhoş oluyorsun ya da bana sert davranamaya çalışıyorsun.
Very masculine.
Çok erkeksi.
Very masculine.
Çok erkeksiler.
You know I think you're the most masculine man I ever met.
Tanıştığım erkeklerin en erkeksi olanı sensin.
With a wonderful, rugged masculine perfume.
Harika erkeksi parfümün ile mükemmelsin.
- She is a little masculine.
- Evet, biraz erkeksi.
More masculine, extraordinary.
Daha erkeksi, daha olağanüstü.
What is this, anyway, some kind of masculine power trip?
Sadece erkekler mi öne oturabilir yani!
I felt very feminine because he was very masculine.
Çok kadınsı hissettim, çünkü çok erkeksiydi.
May their first child be a masculine child.
Umarım, ilk çocukları erkek olur.
And I hope that their first child will be a masculine child.
Umarım, ilk çocukları erkek olur.
A lot of women are turned on by a masculine, earthy quality.
Erkeksi, dünyevi nitelik pek çok kadını tahrik eder.
You'll to walk straight up to him and take his hand in a firm masculine handshake and say :
Doğruca yanına gidip... erkeksi bir şekilde elini sertçe sıkıp şöyle diyeceksin...
- It's so masculine.
- Çok eril.
Super-masculine.
Üst-erkek'ti.
The cult of the sun, of daytime... is a masculine myth, therefore paternal.
Güneşe olan, gündüze, eril bir mittir, bu yüzden babaerkildir.
And if that shocks your ancient masculine double standard, I'm sorry.
Ve eğer bu senin eski erkeksi çifte standardını sarsıyorsa, üzgünüm.
The Book of the Dead is a trip and the Apocalypse describes a masculine experience.
Ölülerin kitabında âyet bir erkeğin deneyimlerini anlatıyor.
You were so masculine and violent.
Çok erkeksi ve şiddetli.
So much masculine intellect.
Erkeksi zekâsına.
Masculine.
- Erkeksi, kadınsı.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]