Maybe i'm translate Turkish
24,825 parallel translation
Maybe I should give him a call.
Belki de onu aramalıyım.
I know we need a cover, but maybe brunch was a bad idea.
Bir kılıfa ihtiyacımız olduğunu biliyorum ama belki de kahvaltı kötü bir fikirdi.
Maybe, I guess.
Olabilir. Sanırım.
Every couple of months maybe if I save enough from social security call one of those escort services...
Her iki ayda bir, belki Sosyal Hizmetlerden aldığım parayı arttırırsam... - şu eskort hizmetlerinden birini...
I'm heading to The Radley. Maybe Jenna will lead us to Noel.
Ben Radley'e gidiyorum, Belki Jenna bize Noel'in yerini söyler.
I was thinking, maybe they could give us a hand with Amara, you know, with Cass.
Belki bize Amara ile ilgili yardım edebilirler. Cass ile ilgili.
Maybe I'm not the only person you should distance yourself from.
Belki de araya mesafe koyman gereken tek kişi ben değilimdir.
Maybe I should try a little test.
Belki küçük bir test yapmalıyım.
Maybe I should.
Belki de yapmalıyım.
Well, maybe I got tired of being told I was just a salesman who couldn't code.
Belki de yazamadığım kodları satmaya çalışan bir satış temsilici olduğumun söylenmesinden bıkmışımdır.
Well, if you're willing, I think maybe I could help.
Eğer kabul edersen, sanırım yardım edebilirim.
I thought you were a great romance and, you know what, maybe I was wrong.
Büyük bir aşk yaşadığınızı düşünüyordum ama sanırım yanılmışım.
that he's gonna do it a-and I'm left with maybe the worst production of "Hamlet" in history.
Ve ben de belki de tarihteki en berbat "Hamlet" prodüksiyonu ile başbaşa kalmıştım.
I... thought that maybe if I sat there and pretended to be you, felt the weight of your responsibilities, I may... understand why you're doing what you're doing.
Düşündüm ki orada oturup senmiş gibi davranırsam, sorumluluklarının yükünü hissedersem yaptıklarını neden yaptığını belki anlarım diye düşündüm.
Maybe I'm just curious about what the Armory's plans are.
Belki de sadece Armor'nin ne tür planları olduğunu merak ediyorum.
Or maybe I'm just showing you common decency.
ya da sadece nezaket kuralları gereği davranıyurm.
I'll teach you a trick, maybe it will help us.
Sana bir numara öğreteceğim, belki bize yardımı olur.
I'm thinking what's missing - - maybe less about detail and more about balance.
Düşünüyorum da belki eksik olan detay değil daha çok denge gibi.
I thought if I could show my sister that there was something more than just us, something better than us, then maybe she'd change.
Kardeşime bizden başka bizden daha iyi şeyler gösterirsem değişir sandım.
I'm happy to... fill in the blanks, but maybe we should go somewhere where we could actually sit down.
Boşlukları doldurmak ben de istiyorum ama bence oturup konuşabileceğimiz bir yere gitmeliyiz.
I'm, like, maybe, like, a little bit drunk, and I'm driving a tractor, and I just got pulled over by a cop.
Ben de biraz sarhoş olabilirim... traktör sürüyorum ve az önce polis beni kenara çekti.
Don't you be sorry about that, because maybe I'm shooting blanks, too, huh?
Belki ben de kısırımdır.
Did your attorney canvass your neighborhood or... I mean, maybe somebody saw you through the window.
Avukatın mahalledekilerle görüşme yaptı mı yani belki seni camdan gören biri olmuştur.
Maybe I should date Waitlist.
Belki de bekleme listemdekilerle çıkmalıyım.
I just thought maybe I should just look through his computer.
Ne şimdi, ne de daha önceki işlerinde hiç ön saflarda yer almadı. Ben de düşündüm ki, belki de bilgisayarına bir göz atmalıyım.
I was rethinking my cross on the victim - - that maybe we can use the Pozner / Dodd approach instead.
Mağduru sorgulama şeklimi tekrar düşündüm... Belki de Pozner / Dodd yaklaşımını kullanmalıyız.
Maybe you forgot about it, but I will never forget what it was like seeing you in that sorry-ass swamp shack, where we rescued you.
Çık dışarı! Belki sen unutmuş olabilirsin ama ben asla seni o sefil bataklıktan kurtardığımızdaki görünüşünü asla unutmayacağım.
Or maybe I'll adopt a bunch of kids and collect the welfare checks.
Belki de bir sürü evlatlık edinip devlet yardımlarını cukkalarım.
I'll need maybe 20 minutes of your time.
Yaklaşık 20 dakikanızı alacağım.
Hey, I've been thinking, and maybe I should quit the team next year.
Önümüzdeki sene takımı bırakmam gerekebileceğini düşünüyordum.
- No. I'm just saying I thought maybe we could have dinner around the table together and, you know, listen to music or something.
Masada birlikte yemeğimizi yer, müzik falan dinleyebiliriz diye düşünmüştüm.
Maybe if I was dating an orphaned polar bear, I'd have better luck.
Şanslı olsaydım öksüz bir kutup ayısıyla çıkıyor olurdum.
I know that trusting my judgment isn't one of your strong suits, but maybe just this once, give it a shot, huh?
Kararlarıma güvenmek pek sana uygun değil biliyorum ama bu seferlik bir denesen olmaz mı?
I'm gonna figure this out, maybe use it for a school project.
Hesaplayacağım belki okul projesi için kullanırım.
Okay, maybe I was thinking of screwing Jared out of his share, but I'm not a killer.
Jared'ın payına yatmayı düşünmüş olabilirim ama ben bir katil değilim.
[slow-tempo guitar plays] Look, I don't know about you and Dion, but I do know... if you want a baby... maybe... this is the baby you get.
Bak, seni ve Dion'u tanımıyorum ama biliyorum ki eğer bir bebek istersen belki sahibi olacağın bebek budur.
No, maybe I'm just not cut out for the God game.
Hayır, belki de Tanrı'nın oyununa dâhil edilmemişimdir.
Maybe I could teach S.A.T. Prep.
Belki de üniversiteye hazırlık öğretmeni olmalıydım.
Maybe if I hadn't gone out of the room, none of this would've ever happened.
Belki odadan dışarı çıkmasaydım, bunlar olmayacaktı.
You'd say, "Huh, I was on this path, " and then my fiancé cheated on me and I cheated on him, and now maybe it's time to reevaluate. "
Şöyle derdin ; "Bu yoldaydım, nişanlım beni aldattı ve sonra ben de onu aldattım belki de her şeyi yeniden değerlendirmenin zamanı gelmiştir."
Maybe you thought I didn't mean it.
Belki de ciddi olmadığımı düşündün.
Maybe I should get a couple of goons to jump you.
Belki de üzerine birkaç kiralık katil salmalıyım.
And, you know, if you like what we're doing, maybe, uh... I don't know, give us a shout-out on your blog.
Ayrıca yaptığımız şey hoşuna giderse belki bilemiyorum, blogunda bizden bahsedersin.
I groomed him to move up the line... maybe one day be as good as me.
Onu bir üst sınıfa taşımak için hazırladım. Belki bir gün benim kadar iyi olacaktı.
Maybe I should just call my lawyer.
Belki de avukatımı aramam gerekir.
Maybe you just thought I'd never get out, so you promised me shit you couldn't deliver.
Belki hiç çıkamayacağımı, böylelikle de bana söz verdiğin teslimatı yapamayacağını sandın.
Maybe you just thought I'd never get out, so you promised me shit you couldn't deliver.
Belki hiç çıkamayacağımı düşündüğünden bana yerine getiremeyeceğin bir söz verdin.
I'm thinking maybe a condo and some stocks through Smurf's guy.
Belki bir daire ve biraz da Şirin'in adamından hisse.
When we get to wherever we're going, maybe I should be the one that breaks the zombie news to General Grant.
Gittiğimiz yere vardığımızda General Grant'e zombi haberini ben versem iyi olur.
- Look, all I'm saying is, maybe... just maybe... When we get to the Union Army, you let me do the talking.
Tek dediğim, belki de, sadece belki de Birlik Ordusu'na varınca benim konuşmama izin versen iyi olur.
I'm starting to think that maybe some things are more important than history.
Bazı şeylerin tarihten daha önemli olabileceğini düşünmeye başladım.
maybe i'm crazy 23
maybe i'm not 33
maybe i'm wrong 61
i'm fine 13072
i'm too old for this shit 16
i'm not sure 2759
i'm your dad 84
i'm larry 20
i'm sure 2891
i'm sorry 82539
maybe i'm not 33
maybe i'm wrong 61
i'm fine 13072
i'm too old for this shit 16
i'm not sure 2759
i'm your dad 84
i'm larry 20
i'm sure 2891
i'm sorry 82539
i'm here 4719
i'm good 4884
i'm so sorry 10867
i'm not 8792
i'm not perfect 83
i'm sorry to bother you 274
i'm fucked up 24
i'm sorry for your loss 289
i'm an accountant 23
i'm going home 825
i'm good 4884
i'm so sorry 10867
i'm not 8792
i'm not perfect 83
i'm sorry to bother you 274
i'm fucked up 24
i'm sorry for your loss 289
i'm an accountant 23
i'm going home 825