Mb translate Turkish
1,871 parallel translation
Government, law enforcement...
Hükûmet, hukuk zımbırtısı...
And I need your... tunneling car thingy off the road.
Senin şu tünel kazıcı zımbırtını da buradan kaldırmanı istiyorum.
I'm gonna relive us huddled last winter in that cabin in Montana when the lights went out, and the heat went out, and laughing our asses off when you tried explaining that spectrometer thingy to me.
Geçen kış, elektrik ve ısı gittiğinde Montana'daki o kabine sıkışıp bana spektrometre zımbırtısını anlatırken çatlayana kadar güldüğümüzü hatırlayacağım.
Nadine. - Shh!
Otopsi için cımbız gerek.
You got a pair of tweezers?
Cımbızın var mı?
I think we should have a toast, but not our usual crap.
Buna kadeh kaldırmalıyız ama her zamanki zımbırtıyla değil.
That is exactly the type of crap you should be trashing.
Gördünüz mü? İşte tam olarak çöpe atmanız gereken bir zımbırtı.
This is not mint. Can you not see this ding in the bumper here?
Hey, tampondaki bu zımbırtıyı görmüyor musun?
By the time someone says, "Wow, a ding," you're in the next county.
Biri "vay be, zımbırtıya bak" diyene kadar soluğu diğer eyalette alırsın.
Tweezers.
Cımbız.
Donut Dolly. Wanted to wear my uniform, use all the tools.
Üniformamı giymek ve diğer zımbırtıları kullanmak istedi.
Could you help me with this earpiece?
- Şu kulak zımbırtısıyla ilgili yardım etsene.
As long as those tweezers occupy this post, our home planet of Kamino is at risk.
Şu cımbızlar bu karakolda olduğu sürece, Kamino tehlikede.
It's special as shit to me.
Bilmem mi? Çok özel bir zımbırtıydı benim için.
As soon as my slowpoke wife returns.
Hele bir hımbıl karım geri dönsün.
I was the person who found your life's work fourth little blip thingy in the first place.
Ayrıca hayatının işi olan dördüncü sinyal zımbırtısını da farkeden benim.
Listen, those gizmos?
Bakın, şu zımbırtı...
It comes with tweezers, pliers, a tiny magnifying glass, space scaler, saw, flame-thrower, chisel,
Cımbız, makas ufak bir büyüteç, testere bıçak, alev makinesi, keski...
I recall the tweezers.
Cımbız getireceğim.
Even Mantis has those thingies.
Mantis'in bile şu zımbırtılarından var.
They don't have tweezers big enough to get him off me.
Onu benden alacak büyüklükte cımbız yok.
Tinker Bell's going to save us with her dopey little doohickeys.
Tinker Bell o aptal zımbırtılarıyla bizi kurtaracak.
Well, I peed on one of those stick thingies, and it said yes.
Şu çubuk zımbırtılarından birine işedim ve evet dedi.
It was everything! What're we gonna tell Manolo to scoop some more secret spy shit off the locker floor.
Manolo'nun soyunma odasından birkaç casus zımbırtısı daha yürütmesi için ne söyleyebiliriz ki?
- That Nazi shit.
- Şu Nazi zımbırtısı.
- This math stuff is so hard.
- Bu matematik zımbırtısı çok zor.
Lay that shit down!
Şu zımbırtıyı indir!
Say, you know, you can listen to that noise all night long, but when you wake up in the morning, you'll still be white.
Bak ne diyeceğim : İstersen tüm gece o zımbırtıyı dinleyebilirsin ama sabah yine beyaz biri olarak uyanacaksın.
And then the thingamajiggers just boppity boop, bop, bap!
Sonra bu zımbırtılar birden...
This bitch is gonna tell you where there's construction, gonna tell you left, gonna tell you right.
Bu zımbırtı bize nerede inşaat var nerede sola, nerede sağa dönülecek, hepsini söyleyecek.
Just press the key thing, man.
Anahtarın üstündeki zımbırtıya bassana, dostum.
Let's just say this show's all about firsts and lasts, and whatnot.
Bu şov sadece ilkler ve sonlar ve zımbırtılar hakkında diyelim.
Hey, uh, did you guys make it to that radio tower thingy yet?
O radyo kulesi zımbırtısına ulaşabildiniz mi?
Does that mean you're back doing surgical stuff?
Yani tekrar ameliyat zımbırtılarına geri mi döndün?
Not this contraption.
Bu zımbırtıyı değil.
I don't know how she comes up with this stuff.
Bu zımbırtıları nereden buluyor bilmem.
Showed Rose the oxygen thing. She wanted to go scuba diving.
Rose şu oksijen zımbırtısını gördü ve dalışa gitmek istedi.
She may have to start wearing the oxygen thing.
Belki şu oksijen zımbırtısını kullanması gerek.
Okay, then, you know what? Cancel that pitch for the electric saw thing with the propeller, all right?
Pervaneli elektrikli testere zımbırtısının tanıtımını iptal et.
What is that flibberty-widget you are talking to?
Konuştuğun o zımbırtı nedir?
Gentlemen, we're trying to crack the combination of this tablet doodad, and the writing here says we'll find it if we figure out the secret at the heart of Pharaoh's tomb.
Beyler, şu tablet zımbırtısının şifresini çözmeye çalışıyoruz ve şuradaki yazıda, Firavun'un mezarının ortasındaki sırrı çözersek onu bulacağımız söyleniyor.
To do that, I need tools, so help me find tweezers and propoxyphene or shoot me in the face - your call.
Bunu yapabilmek için, biraz ağrı kesici ve cımbıza ihtiyacım var. Ya da kafama sıkabilirsin... Karar senin.
If that DBE thing is right, the ball you're looking for is right here!
Bu ETE zımbırtısı doğruysa aradığınız top tam burada!
So they gave us a booth And they started doing the bottle service, and they started just bringing all this shit.
Sonra bize ikisinden birden verdiler içki servisi falan yaptılar sonra diğer zımbırtılardan getirdiler.
It's 9 : 00 at night and the dull dudes on the planet are sitting in their slippers sipping their sherries,... but the people who love to rock and to roll are ready to ride the rock'n'roller-coaster once more.
Saat 9, akşam oldu ve bu gezegenin hımbılları terliklerini giyip oturmuş, şaraplarını yudumluyor. Ama sallanıp yuvarlanmayı sevenler, lunaparkın trenine binip yuvarlanmaya hazırlar.
Do you know how many times I've heard that shit?
Bu zımbırtıyı kaç kere duydum biliyor musun?
Now come on, we got to get this puppy up and running.
Hadi, bu zımbırtıyı çalıştırmamız lazım.
- That thing above my head, turn it full ahead.
- Başımın üst tarafındaki zımbırtı.
Turn that crap down, please, I gotta work. - Fine.
Kapa şu zımbırtıyı, çalışmalıyım.
- It's on the thingy.
- Zımbırtının üzerinde.
Listen. Would you happen to have a measuring tape and tweezers?
Yanında mezura ve cımbız olma ihtimali var mı?