Meaningful translate Turkish
1,010 parallel translation
Your life is meaningful. "
Hayatının bir amacı var. " dedim.
You're all obviously too lazy and too warped to do anything meaningful with your life, so you prey upon the sexual fantasies of others.
Hepiniz belli ki, hayatınızda anlamlı bir şey yapmak için fazla meşgul ve sapkınsınız, bu yüzden başkalarının cinsel fantezilerinden besleniyorsunuz.
We will never part I want to discuss with you about how to use the little we have to do something meaningful
Asla ayrılmayacağız şimdi, sahip olduğumuz küçük servetimizi daha anlamlı değerlendirmek için seninle biraz düşünmeye başlayalım
But unfortunately, we haven't received any meaningful responses.
Ancak ne yazık ki, herhangi anlamlı yanıtlar alamadık.
Try something more meaningful.
Daha anlamlı bir şey dene.
But, Miles, meaningful relationships between men and women don't last.
Ama Miles, erkeklerle kadınlar arasındaki anlamlı ilişkiler sürmez.
How are we to have a meaningful family relationship... when he's on the verge of killing you half the time?
Böyle her allahın günü seni tepelemesine ramak kalırken... nasıl anlamlı bir aile ilişkimiz olabilir?
Independence Day is very meaningful to me.
Bağımsızlık Günü'nün benim için anlamı büyüktür.
What a meaningful miracle!
Bu bir mucize! Düşünün...
- Oh, it was a meaningful relationship.
- Anlamlı bir ilişkiymiş.
You tell me about a meaningful relationship. I tell you to stuff it.
Anlamlı bir ilişkiden her bahsettiğinde o ilişkiyi bir tarafına sokmanı söylerim.
Now, not having met either of these lovely young women but knowing that I did want to say something meaningful about them today I went to my Webster's Dictionary and I looked up the word "model".
Ben, bu genç bayanları tanımadığım halde, onlar hakkında anlamlı birkaç söz söylemek istediğim için Webster S özlüğünü açıp "model" kelimesinin karşılığına baktım.
This could be the start of a meaningful relationship.
Bu anlamlı bir birlikteliğin başlangıcı olabilir.
Besides, it's time I did something meaningful with my life.
Ayrıca, hayatımda anlamlı bir şeyler yapmamın vakti geldi.
Meaningful?
Anlamlı mı?
There is a price that you will pay... a life more meaningful to you than your own.
Senin ödeyeceğin bedel senden ve hayatından daha önemli olacak.
They don't need me. Besides, it's time I did something meaningful with my life.
Ayrıca, hayatımda anlamlı bir şeyler yapmamın zamanı geldi.
You end up questioning your ability to love someone in a meaningful way.
Anlamlı bir şekilde birini sevme yeteneğini sorgularsın.
But we are also capable of using our compassion and our intelligence our technology and our wealth to make an abundant and meaningful life for every inhabitant of this planet to enhance enormously our understanding of the universe and to carry us to the stars.
Fakat aynı zamanda sevgi ve zeka kapasitemizi teknoloji ve sağlık değerleri ile birleştirerek, zengin ve anlamlı bir yaşamı gezegenin her noktasına yayarak,... evreni algılayışımızı yükseltip kendimizi yıldızlara taşıyabiliriz.
That wouldn't be quite so meaningful, except today she came on to me and that lady is about to come into a great deal of money.
Çok önemli değil belki ama bugün bana yanaştı üstelik yakında çok parası olacak.
I mean, there must have been periods when in order to give people... a strong or meaningful experience... you wouldn't actually have to take them to Everest.
Yani, insanlara güçlü veya anlamlı deneyimler kazandırmak için onları gerçekten Everest'e götürmek zorunda olmadığın dönemler kesinlikle vardır. Ama şu anda yapıyorsun.
Whereas, you know, you seem to be saying... that, uh... it's inconceivable that anybody could be having a meaningful life today... and, you know, everyone is totally destroyed... and we all need to live in these outposts.
Oysa sen günümüzde herhangi birisinin anlamlı bir hayatı olmasının tasavvur edilemeyeceğini, herkesin mahvolmuş durumda olduğunu ve merkezlerden çok uzak yerlerde yaşamamız gerektiğini söylüyor gibisin.
You want to do something real and meaningful...
Gerçeğe yakın ve anlamlı bir şey yapmak istiyorsun...
But as an academician, I'm not here for personal glory... but to try and effect meaningful prison reform.
Ama bir akademisyen olarak, kişisel şöhret için değil anlamlı bir hapishane ıslahı gerçekleştirebilmek amacıyla buradayım.
She smiled at me. I want to have deep, meaningful sex with her.
Bana gülümsedi. Onunla derin ve anlamlı seks yapmak istiyorum.
I am responsible for keeping the work meaningful.
İşin anlamlı olmasını sağlamaktan sorumluyum.
The one who has the notion that his efforts should be meaningful.
İnanca sahip olanın çabalarının da bir anlamı olmalı.
Meaningful.
Akıllıca!
Building it is, my life's greatest dream. To have defeated 100, famous swordsmen who have used famous swords, has made my life meaningful,
Burası benim hayatımın... en büyük emeli için inşaa edildi 100 şöhretli kılıcı kullanan... 100 şanlı silahşörü yenmek... hayatımın anlamı ve emelidir benim için
And the conviction they carry with them is far more meaningful than the one handed down by the military court.
Ve taşıdıkları inanç askeri mahkemenin kararından çok daha anlamlı.
And whether or not he could respond in any meaningful way doesn't matter.
Ve bu hareketime anlamlı bir karşılık verip vermemesi de önemli değil.
"The sensual communication, meaningful..."
"Duyarlı bir iletişim, anlamlı..."
Did we communicate in a meaningful way in our relationship?
İlişkimizde anlamlı bir iletişim kurabilmiş miydik?
Just that sex is great because you don't have to establish a relationship or be meaningful.
Sadece seksin harika bir şey olduğunu... çünkü bunun için, anlamlı bir ilişki kurman gerekmediğini söylüyorlar.
This brings me to the meaningful part.
Bu, olayın anlamlı kısmını anlamamı sağladı.
Look, she's some rich guy's daughter, looking for something meaningful.
Bak, o zengin bir adamın kızı, Anlamlı birşeylerin peşinde.
I want to have a meaningful experience with an incredibly beautiful woman.
İnanılmaz güzel bir kadınla çok anlamlı bir ilişki yaşamak istiyorum.
Your conversations were full of subtle flirtations, full of meaningful little looks, and...
Konuşmalarınız üstü kapalı flörtlerle doluydu. Anlamlı küçük kitaplarla, küçük bakışlarla.
"Your dreams may be meaningful to you, but to the objective observer they're..." "It's so embarrassing."
"Senin hayallerin sana anlamlı gelebilir ama tarafsız gözlemciye göre bunlar bunlar son derece utanç verici."
Listen, it's the difference between a one-nighter and a meaningful relationship with an unattached millionairess.
Bir gecelik ilişkiyle, milyoner bir kadınla kurulan ciddi bir ilişki... - arasındaki fark budur.
And if you want to do something meaningful in your life, come lie with me in the sun.
Hayatında anlamlı bir şeyler yapmak istiyorsan... güneşin altına, yanıma yat.
I've already started underlining meaningful passages in her copy of Moby Dick, if you know what I mean.
Onun Moby Dick'inin kopyasındaki manalı bölümün altını çizmeye çoktan başladım, tabi demek istediğimi anladın mı bilmem.
It's long enough to be meaningful and short enough to stay out of trouble.
Anlamlı olacak kadar uzun, ve sorun çıkarmayacak kadar kısa.
It will align the planets and bring universal harmony and meaningful contact with all life, from aliens to household pets.
Gezegenleri evrensel uyuma sürükleyecek bütün yaşam biçimleri ile anlamlı bağlantı kurmayı sağlayacak uzaylı veya evcil hayvanlar.
We talked about everything without a meaningful word.
Her şey hakkında konuştuk anlamlı bir söz etmeden.
Dr. Ernst suggested that, but where is as meaningful and more discreet.
Dr. Ernst'ın önerisi bu lakin gerektiği yerde daha ihtiyatlı olunacaktır.
We will not establish a relationship, we will not have any meaningful dialogue, and we definitely will not spend any quality time.
Bir ilişkinin temellerini atmayacağız anlamlı diyaloglar kurmayacağız ve kesinlikle "kaliteli zaman" geçirmeyeceğiz.
"Slutty girls needed for meaningful music video."
"Konulu klip için yosma ruhlu kızlar aranıyor."
It might be more meaningful coming from you.
İnan bana senden duyması daha anlamlı olur.
And in any meaningful evaluation of Lal, you would require a model for a basis of comparison.
Ve Lal'i anlamlı bir şekilde değerlendirmek için, kıyaslama yapacak bir modele ihtiyacınız olacak.
Meaningful?
Anlamlı?