English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / English → Turkish / [ M ] / Measuring

Measuring translate Turkish

662 parallel translation
Rutherford suggested that by carefully measuring the chemistry of these minerals, scientists should be able to tell how long ago the rock had formed.
Rutherford, bu mineralleri dikkatle ölçerek bilim insanlarının her kayanın ne zaman oluştuğunu söyleyebileceklerini öne sürdü.
These denominations are used in measuring distances and -
Nominal değerler, uzaklık ölçmekte kullanılır.
It means taking off the lock again, putting on the light, measuring the meal.
Kilidi çıkarmam, ışığı açmam ve unu tartmam demek oluyor bu.
I'm measuring off this cockeyed deck.
Ben bu salak pistin boyunu ölçüyorum.
It's three eggs separated, two measuring cups of milk... a third of a cup of shortening.
Üç yumurta kırıyorsunuz. İki ölçü kabına süt ve üçüncü kaba da yağ koyuyorsunuz.
Measuring the indentations on the ground I'd say the weight was around 3000 pounds.
Yerdeki çöken izin ölçümüne göre... yaklaşık 1400 kg'lık bir ağırlık taşıdığını söyleyebilirim.
It is measuring and weighing the child.
Çocuğu ölçüp tartıyor.
How good it is to know a man who doesn't live his life measuring time in bits and pieces.
Hayatını ufak tefek zaman işlerini dert etmeden yaşayan bir erkeği tanımak ne güzel.
Father had an appreciation for fine living, but he wasted it in this store emptying flour barrels and measuring cotton cloth.
Babam iyi yaşamaktan zevk alırdı, ama hayatını bu dükkanda un çuvalları boşaltıp kumaş kesmek uğruna harcadı.
Don't just sit there measuring me for a straitjacket!
Burada oturup, bana deli gömleği giydirmeyi düşünerek vakit kaybetmeyin!
When you start as late as I did... you find yourself measuring who and what you give your time to.
Benim gibi geç başladığında vaktini kime ve neye harcadığını yakından takip ediyorsun.
What do you suppose he's doing all that measuring for?
Ne diye her yeri ölçüyor dersin?
- No wonder he was measuring the place.
- Her yeri ölçmesinden belliydi.
Oh, just measuring you.
Sadece boyunu ölçüyorum.
Just look at him measuring his strength with the youngsters, straining his flabby muscles to show off in front of that cute girl.
Şuna bakın, gençlerle boy ölçüşerek, şu tatlı kızın önünde sarkmış kaslarını zorluyor ve gösteriş yapmaya çalışıyor.
And one was in the water, his trousers rolled up, measuring the skeleton preparing to take off the head and the bill.
Paçalarını katlayan bir kişi iskeleti ölçmek için suya girmişti. Başını ve burnunu kesmeye hazırlanıyordu.
By measuring the grains and the direction of the ice crystals, by readings on a micro altimeter, by checking our gravity meter to tell us what the rock floor is like, we can calculate the rate of flow rather precisely.
Tanecikleri ve buz kristallerinin yönünü ölçmek, bir mikro yükseklik ölçerle okumalar yapmak, kaya yatağının neye benzediğini bize anlatması için çekim ölçüm aletimizi gözlemek suretiyle akış oranını neredeyse kusursuz olarak hesaplayabiliriz.
- Measuring.
- Ölçüyoruz.
- Measuring?
- Ölçüyor musunuz?
Just measuring, Miss Carol.
Ölçüm yapıyorum, Bayan Carol.
I might even spend a pleasant hour measuring the size of a cloud.
Hatta bir bulutun büyüklüğünü ölçerek, bir saati hoşça geçirebilirim.
I saw one measuring yesterday.
Biri dün oraları inceliyordu.
I've already been measuring.
Ben de tam ölçü alıyordum.
Measuring equipment.
Ölçüm aleti.
But measuring what?
Ama neyi ölçüyor?
" Stretch your measuring tape from the armpit to the elbow.
"Ölçüm aletinizi dirsek ile koltuk altı arasında bir yerden gerin."
Measuring instruments.
Ölçüm aletleri.
Some kids knew somehow about this rule and tried to walk on their tiptoes when they had to pass under a measuring bar, only to be punished for cheating.
İşin farkına varan bazı çocuklar, ayak parmakları üzerinde yürümeyi denediler. Fakat kamçılandılar. Kandırmaca olmazdı.
Moral philosophers measuring everything they do against the word of God or Karl Marx?
Tanrının ya da Karl Marx'ın dünyasına karşı her önlemi alan ahlaki filozoflar mı? Değiller.
Measuring the planet now, Captain.
Gezegeni ölçüyorum, Kaptan.
I read in your books, de Sade, in one of your immortal works that the animating force of nature is destruction and that our only instrument for measuring life is death.
Kitaplarını okudum, de Sade, o ölümsüz eserlerinin birinde diyorsun ki tabiatın canlandırıcı gücü yıkımmış yaşamı tartmaya yarayacak tek aracımız da ölüm.
What are you doing all that measuring for? Eh?
Niye ölçüp biçiyorsunuz öyle?
But... if you've got to do all that measuring and planting then there's no way that one person can do it all!
Ama... Bunu tek başına bir insanın ölçülü ekip... biçmesinin bir yolu yok ki!
The planet below, whose mass we're measuring, attained zero gravity.
Hacmini ölçtüğümüz gezegenin yerçekimi oranı sıfırladı.
They were measuring the house for the wall-to-wall carpeting you wanted.
İstediğiniz duvardan duvar halı için, bütün evinizin ölçüsünü almaya gelmişler.
"You may recall that he broke the murderer's alibi" "by measuring the depth to which the parsley had sunk in the butter" "on a hot day."
Katilin, cinayet anında başka yerde olduğu iddiasını, sıcak bir günde, maydanozun tereyağına battığı derinliği ölçüp bozdu.
Just some things for measuring the weather or something.
Hava ölçüm cihazları gibi bir şeyler var.
do not know if it is known it, but he was the first man... in measuring the waves of the sound produced by an erection.
Bilmem biliyor musunuz ama o ereksiyon sırasında ses dalgalarını ölçen ilk kişiydi.
Male copulation organ, measuring five to forty centimetres.
Erkek çiftleşme organı, Uzunluğu : beşten kırk santime kadar.
It's because of the measuring-box at the magistrate's office.
Çünkü yargıçın ofisinde ölçüm kutusu var
Deceptive measuring-boxes are absolutely illegal.
Aldatıcı ölçme kutuları kesinlikle yasadışı.
It would be a poor love if it lent itself to measuring.
Kendini ölçtürtecekse zavallı bir aşk olur.
Using his aunt and a young girl called Betsy as models Edvard Munch begins work on a canvas measuring 119, 5 cm by 118, 5 cm,
Model olarak halası ve Betsy adında genç bir kızı kullanarak Edvard Munch 119,5 cm'ye 118,5 cm ebatlarında bir tuval üzerinde çalışmaya başlar.
Well we're measuring her learning rate.
Şey onun öğrenme hızını ölçüyoruz.
♪ Measuring the marigolds
Bayanlar baylar, televizyonda ilk defa'Koozebane'in'Hop hop mutfak'ı.
measuring 20 inches by 12, this painting being the portrait of a gentleman
20 x 12 ölçülerindeki, Hollandalı bir erkeğin resmedildiği tabloyu devrediyorum.
As a child, I already knew that one day I should succeed in measuring this interesting phenomenon.
Çocukken bu ilginç fenomeni bir gün ölçmeyi başaracağımı biliyordum.
No measuring tape, no yardstick, no nothing.
Ne metre bant, ne metre var. Hiçbir şey yok!
Just doing a bit of measuring Lestrade.
Bir ölçüm yapıyorum, Lestrade.
- Measuring?
- Ölçmesinden mi?
♪ Measuring the marigolds
Ben'braboobee'!

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]