Mediocre translate Turkish
483 parallel translation
That meal was perfectly mediocre.
Yemek kusursuz bir şekilde vasattı.
The general staff was mediocre, of an ignorance past belief rushing into the adventure of war with the confusion of a flock of sheep being led to the shambles. "
Genelkurmay vasattı ve cahil inançların peşinden gitti kararsızlık içerisinde savaş macerasının peşinden koşturma koyun sürüsünün mezbahaya koşuşturmasından farksızdı. "
Thats a very mediocre commodity.
Bu basit bir özellik.
A mediocre engineer working in sewers, drainpipes, faucets!
Kanalizasyonlarda, pis su borularıyla, musluklarla çalışan vasat bir mühendis!
But mediocre...
Ama ne iyi ne de kötü olsa...
An entirely mediocre and defenseless creature with not a shred of poise.
En ufak letafeti olmayan, baştan ayağa vasat ve savunmasız bir yaratık.
I'm simply mediocre!
Gerçekten de vasatım!
But one thing I cannot forgive, the boredom of having to listen to your verses, your second-rate songs, your mediocre performances.
Ama affedemeyeceğim şeyler de var mesela şiirlerinizi dinlemekten duyduğum sıkıntı ikinci sınıf şarkılarınız, bayağı oyunculuğunuz.
Bleda wanted to betray all our ideals and accept a mediocre existence.
Bleda tüm ideallerimize ihanet edip sıradan bir yaşantıyı kabul etmek istedi.
I don't feel like kidding around with mediocre people.
Vasat insanlarla eğlenme havamda değilim.
Even with a mediocre heavyweight he'll get beat.
Vasat bir ağır sıklete bile yenilir.
- Yes, I'm just a mediocre bamboo shoot.
- Hayır, ben sıradan bir bambucuyum.
It's very mediocre.
- Bu vasat bir şarap.
The atmosphere of a few places gave us intimations... of the future powers of an architecture... that it would be necessary... to create in order to provide the setting for less mediocre games.
Birkaç yerin havası bize, daha az olağan olan ortamı yaratmak için... yaratıIması gerekecek bir mimarinin... gelecek güçlerini haber verdi.
Your novel is, from an artistic point of view, mediocre, uninteresting. It lacks style and form.
Sanatsal açıdan romanın, şekil ve üslup bakımından yetersiz, yavan ve vasat.
Mediocre.
Çok sıradan bi'şey.
You and your mediocre certainties!
Sen ve senin ortalama mutlakların.
and it's mediocre beyond belief.
Ve inanılmaz derecede vasat!
He derides the mediocre, even when it hides beneath a noble and proper veneer.
Sıradanlığı alaya alır onu övüp, asil bir şeymiş gibi gösterirken bile.
- You see, l-I couldn't give you something mediocre.
- Vasat bir eser veremezdim size.
A son of a petty bureaucrat and a mediocre painter, he reached the rank of corporal during World War I.
Bir memur çocuğu, basit bir resam. Hitler 1. Dünya Savaşında onbaşı olarak askerdir.
But those tasks make the difference between a fine school and a mediocre one.
Ancak o işler, iyi okul ile vasat okul arasında... fark yaratır.
The worst curse in the world is to be mediocre.
-... olamazsın. - Bu dünyada en kötü şey...
I simply thought that where a mediocre man had failed, a woman such as yourself could easily succeed.
- Düşündümki basit olarak bir erkeğin başaramadığını, - Bir kadın kolayca başarabilir.
You're like a small child, happy as can be with his mediocre life.
Küçük bir çocuk gibisin. Sıradan hayatından kendine mutlu olacak şeyler çıkarıyorsun.
As such, you are bound to be misunderstood by the mediocre.
Aslında, sıradan kişilerce yanlış anlaşılıyorsun.
Go back to your mediocre bourgeois.
Vasat burjuvana geri dön.
A mediocre boxer.
- Bir orta siklet boksör
He became a mediocre journalist, then a mediocre member of Parliament.
Gazeteci oldu gene ortasiklet ve sonra... 1168. Ortasiklet bir parlamentocu
Who'd have dreamt he'd become a mediocre president?
Peki başarabilecek mi? Hayal edin ortasiklet bir başkan.
The anti-nazistas conservatives if they tranquilizaram with the fact of that its old leader of the war, Hindenburg, still state head, to be known by to disdain the mediocre handle.
Muhafazakar anti Naziler ise, kudretli mareşal Hindenburg'un hala devlet başkanı olmasından güç buluyor ; ... ve bu ayaktakımından onbaşıya haddini bildireceğini düşünüyorlardı.
I detest everything mediocre, less than the best.
I think everything looks even too beautiful Çok mu fazla güzel?
I'm a poor, mediocre young man.
Ben fakir ve sıradan bir gencim.
A poor, mediocre girl wants to see me.
Fakir, sıradan bir kız beni görmek istiyor.
You mean they're mediocre?
Vasat demek mi istiyorsun?
You're mediocre, but you have your moments of greatness.
Doruklara çıktığın anlar var ama aralarda da vasatsın.
Or mediocre
Ya da vasat
I thought it was very mediocre at the beginning.
En başta olağan sıradan olduğunu düşündüm.
Well, unfortunately, the poor child has gone soft on a rather mediocre singer.
Şey, ne yazık ki, zavallı çocuk oldukça sıradan bir şarkıcıya aşık oldu.
Nevertheless I also think now that she feared becoming just a mediocre player despite all the prophecies.
Şimdi aklıma geldi. Belki de bütün tahminlerin aksine, vasat bir piyanist olacağından korktu.
Only your mediocre commanders use it.
Bunu bir tek vasat komutanlarınız kullanıyor.
Just mediocre.
İyi sayılırım.
And yet, the sun is an ordinary, even a mediocre star.
Her şeye rağmen güneşimiz sıradan ve üstün bir özelliği olmayan bir yıldızdır.
I think Debbie Klein's a mediocre person with a good body.
Düşünüyorum da Debbie Klein sıradan güzel vücutlu biri.
There's nothin'mediocre about Debbie Klein's body.
Debbie Klein vücudu hakkında hiçbir şey sıradan değil.
They're mediocre.
Sıradan insanlar.
No one wants anything mediocre, just get the best what's the choice of wine?
Kimse orta kalite istemez, en iyisinden getir! Şarap ne var?
Long live the mediocre, the taciturn the bitter, who skulk in offices
Yaşasın vasatlar ; suskunlar... bürolarındaki yalnızlıkta acı çekenler!
But this small group of idlers left a mark on Japanese sensibility much deeper than the mediocre thundering of the politicians, by learning to draw a sort of melancholy comfort from the contemplation of the tiniest things.
Diger yandan, bu bir avuç aylak en tiriviri seylerin münakasasindan bile bir tür melankoli tasarrufu yaparak... Japon duyarliliginda politikacilarin vasat gürültü patirtilarindan daha çok iz birakmislardi.
Mediocre.
Vasat bir kız.
Mediocre.
Vasat.