English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / English → Turkish / [ M ] / Merchandising

Merchandising translate Turkish

92 parallel translation
Maybe so, but in modern merchandising, the storekeeper endeavors to create a demand.
Öyle olabilir, ama modern ticarette dükkan sahibi talep oluşturmaya çalışır.
Never in my entire career have I seen such an immediate response to a merchandising policy.
Tüm kariyerim boyunca bir satış politikasına karşı... oluşan böylesine ani ve olağanüstü bir ilgi... görmemiştim.
- Merchandising consultant.
- Ticari danışmanlık.
"Felix Ducotel's Syndicate Merchandising Company, Cayenne."
"Felix Ducotel Ticaret Şirketi, Cayenne."
Tell merchandising, copy and art there's a meeting. Right away!
Pazarlama, metin ve grafik uzmanları hemen büroma gelsin!
Miss Templeton wants merchandising, copy and art in her office.
Pazarlama, metin ve grafik Bayan Templeton'un bürosuna.
I'll be invited on call my bluff, and the merchandising- -
Blöfümü Gör'e çıkacağım Eşyalar üreteceğim!
"GRANDSTONE MERCHANDISING."
"Grandstone Pazarlama"
- Merchandising.
- Ticaret.
- Merchandising.
- Ticaret mi?
Merchandising.
Ticaret.
Merchandising!
Ticaret!
probably the-the most extensive juice bar you could find anywhere at any music venue, this is youhoo we have on tap and we already have our own in-store merchandising booth where we can sell uh merchandise of the venue on the show to you
Bait Shop'ta U2'nun yakın bir zamanda sahne alacağını hiç sanmıyorum, ama bu yıl grupların dizide yer almasını sağlamak, geçen seneye göre daha kolay olacak. Burası her yaştan kişilerin girebildiği bir kulüp olduğu için müzik mekanlarının içinde en büyük meyve suyu barı bizde. Yoo-Hoo var.
Have you thought about merchandising?
Ticarete girmeyi hiç düşündün mü?
I did merchandising, myself, so.
Daha önce ticaret yaptım.
You've got a merchandising meeting.
Bir satış toplantın var.
Considering all the licensing and merchandising...
Tüm lisans ve satış hakları da dahil.
and the whole sort of merchandising establishment and the sales establishment is ready for Sigmund Freud.
20. yüzyılın başlarından itibaren, New York bankaları Amerika'nın her yerinde süpermarket zincirleri kurulması için fon sağladılar. Bu marketler, seri üretim mallarının satış mağazaları olacaktı.
We got worldwide merchandising rights.
Dünya çapında pazarlama haklarımız var.
Spike Lee, "X II - The Merchandising"
Spike Lee, "X II, Ticaret".
I assume all this merchandising will be available?
Walter bütün bu ürünlerin mevcut olduğunu mu varsayıyoruz?
Then you got the song, the image, the merchandising tie-ins.
Daha sonra şarkı, görüntü, ticari bağlantılar da olacak.
And, the beauty part is guess who retains the merchandising rights.
Ve güzel yanı ise tahmin et ticari hakları kim elinde bulunduruyor.
T-shirts, foreign markets, your contract, merchandising happiness realizing your dreams, money, cool meeting the Beatles.
Tişörtler, dış pazarlar, sözleşmeniz, pazarlama. Mutluluk. Düşlerinizi gerçekleştirmek.
ralph just came in to tell me that he's so happy with my work that he wants me to be the new merchandising manager for polo retail.
Ralph odama geldi, benden çok memnun olduğunu söyledi ve benim Polo'nun yeni satış ve pazarlama müdürü olmamı istiyor.
Are you getting a cut of the merchandising?
Okulun ürünlerini pazarlamayı bırakır mısın lütfen.
Yes. But your major is fashion merchandising.
Evet ama senin branşın moda pazarlamacılğı.
I have a bachelor's degree in fashion merchandising from CULA.
Los Angeles Kaliforniya Üni'de moda pazarlamayı bitirdim.
and the whole sort of merchandising establishment and the sales establishment is ready for Sigmund Freud.
Her çeşit ticari yapılanma ve satış organizasyonu,... Sigmund Freud için hazır kıta bekliyordu.
Stokes tried to screw him out of merchandising points.
Stokes onu, satılan malzemelerden kazıklamaya çalışmıştı.
Veto power over merchandising.
Ürün satışını veto etme gücüm var.
The launch, merchandising, the plan of the park, and, most important, the price.
Yer mallar... parkın planı ve en önemlisi ücreti.
I'm gonna go back to the office and see if there's anyone in merchandising...
Ofise dönüp mağazalardan sorumlu birini bulmaya çalışacağım.
Merchandising.
Satış.
"Patriotic prophets will have a hard time holding back this merchandising bonanza..."
"Vatansever peygamberleri zor günler bekliyor." "... bu karlı işleri pazarlamaya devam eden... "
Yeah, it says the Harvard merchandising department made a nice chunk of change off of us.
Harvard'ın satış bölümünün bizim sayemizde iyi iş yaptığını söylüyor.
I want merchandising.
- Dağıtım istiyorum.
- What's merchandising? - Toys.
Ne tür bir dağıtım?
- I'm also overseeing merchandising.
Evet, ama aynı zamanda satın alma ve izinlerle de ilgileneceğim, tamam mı?
Millions in fast-food merchandising tie-ins.
Fast Food zincirlerinin Rage oyuncaklarından gelecek milyonlar...
He hated himself for approving that merchandising that they did for a while.
Oyuncaklarını üretmelerine bile izin verdiği için kendinden nefret etmişti.
My career, merchandising.
Kariyerimi, ticari hayatımı.
Merchandising. And ancillary rights in perpetuity.
Tabii isim hakkı ile reklam haklarından da öyle.
Which we'll be building on... both in the upcoming second half of our campaign, and in merchandising. Terrific.
Kampanyamızda ve pazarlamada... bundan böyle ona ağırlık verelim.
- No, man. Just merchandising.
Hayır dostum, pazarlama konusundaydı.
- You argued about merchandising?
Pazarlama konusunda mı tartıştınız?
During the interval, you will head down to the merchandising stand and purchase a Kenny Craig t-shirt.
Perde arasında satış bölümüne gideceksiniz ve hepiniz birer Kenny Craig t-shirt'ü alacaksınız.
Imagine the money you'll make from merchandising alone.
Sadece hatıra eşyası satışından kazanacağınız parayı bir düşünün.
This is a story of love and loss, fathers and sons, and a foresight to retain international merchandising rights.
Bu sevmenin ve kaybetmenin, babalar ve oğulların, ve de uluslararası ticaret haklarının korunmasının hikayesi.
Not to mention merchandising.
Striptiz kulüplerinde hayran toplantılarında, turlarda bulunacak. Marka gelirinden bahsetmiyorum bile.
NBA salary, merchandising rights, signature shoe... and RJ wanted out, right?
NBA ücreti, alım satım hakları, imzalı ayakkabı ve RJ çıkmak istiyordu, değil mi?

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]