English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / English → Turkish / [ M ] / Mercifully

Mercifully translate Turkish

104 parallel translation
He spares us the mercifully quick extinction of the hangman's rope... and gives the slow death of slavery.
Bize acıyıp idam ettirmeyip hızlı ölümden alıkoyarak köleliğin yavaş ölümünün ellerine teslim etti.
Has been born and mercifully has died.
Doğdu ve çok şükür ki öldü.
The remainder of your days on Earth will be dedicated to the service of the God who mercifully spared your lives.
Dünya üzerindeki günlerinizin geri kalanı merhametiyle hayatlarınızı bağışlayan Tanrı'nın hizmetine adanmış olacak.
The Lord mercifully with his favor look upon you and fill you with spiritual benediction and grace that ye may so live together in this life that in the world to come, ye may have life everlasting.
Tanrı merhametle sizi gözetsin ve sizi manevi rahmet ve lütufla doldursun ki bu hayatta birlikte uzun bir ömür sürün öbür dünyada da sonsuz bir yaşam sürün.
Mercifully, he found it quickly.
Neyse ki aradığını buldu.
Mercifully, I wasn't.
Şükürler olsun ki değildim.
You must act mercifully and not condemn him.
Merhamet gösterip onu mahkûm etmemelisiniz.
The King has mercifully consented to forgive your unprecedented act, if you swear to bow down before him and embrace Islam.
- Kral şimdiye kadar emsali görülmemiş biçimde, seni affetmeye razı oldu. - Eyer boyun eğmek için yemin edersen. ve Müslüman olursan.
- Mercifully, he didn't feel much, sir.
Başına gelenin tamamıyla farkındaymış.
O lord, we beseech thee, mercifully hear our prayers and spare all those who confess their sins unto thee.
Yüce merhametini esirgemeyen Tanrım! Bizi aydınlığa götüren doğru yoldan ayırma.
Lord, we beseech thee mercifully to receive the prayers of thy people which call upon thee...
Tanrım sana yalvarıyoruz... Merhametine sığınan bizlerin dualarını duy.
( Stagg ) Then, mercifully, the almost unbelievable happened about midday on that Sunday.
Pazar günü öğle saatlerinde, inanılması güç bir olay yaşandı.
Mercifully, God was on our side. Yeah.
- Çok şükür, Tanrı yanımızdaydı.
Dear Benson, you are so mercifully free of the ravages of intelligence.
Sevgili Benson, ne mutlu ki zekanın tahribatından çok uzaksın.
I feel a presence in the forest, a force I had mercifully almost forgotten.
Yüreği çoktandır unuttuğum merhametle dolu ormandan gezinip duran bir varlık.
Well, mercifully, you people have the opportunity to purchase your council property nowadays.
Yine de devletten sosyal konutu satın alma şansınız var.
But mercifully.
Ama ona şefkatli davran.
Mercifully she was killed outright.
Aniden öldürülmüş.
The Lord, mercifully with his favour, look upon you... and so fill you with all spiritual benediction and grace... that ye may so live together in this life... in the world to come, ye may have life everlasting.
Tanrım, bizi merhamet ve yardımın ile gözet... ve bizi tüm ilahi ve inayetinle doldur... ki bu hayat ile birlikte... sonsuz hayatı da yaşaya bilelim.
God mercifully sent an angel to this pathetic, powerless girl.
Gözlerimin hemen önünde, bir adam belirdi. Tanrı bana bir melek gönderdi diye düşündüm.
Should you confess and repent during these proceedings you will be mercifully welcomed back into the bosom of the Holy Church.
İtiraf eder ve pişmanlık duyarsan Kilise'nin merhametli kollarına geri dönebilirsin.
Mercifully smooth, thank you.
Gayet pürüzsüzdü. Teşekkürler.
What of that mercifully released aberration?
Nolmuş o korkunç şarkıya?
And just as this sentimental moment had mercifully come to a close, our heroes were pulled over by 2 state troopers and a cameraman from the hit TV show,
Ve bu duygusal an minnettar edici bir yakınlığa sahipti, kahramanlarımız iki eyalet polisi tarafından kenara çekildi ve bir kameraman TV gösterisi çarpmasından, ve bir kameraman TV gösterisi çarpmasından,
- The battle is fierce - And mercifully brief
- # Savaş şiddetli # - # Ve merhametlice kısa #
She was mercifully killed on impact I can promise you.
Ölümünün çabuk olduğunu ve acı çekmediğini söyleyebilirim.
- Far more mercifully planned - You'll put me off.
- Çok insaflı bir şekilde planlanmış.
- Far more mercifully Planned -
Bildiğimiz acımasız yerlerden daha
Mercifully, it was quick.
Hayır, çabuk oldu.
and with every bend the township and its noises faded ever more mercifully behind her.
Her virajda, kasaba ve gürültüleri acı vermeden uzaklaşıyordu ondan.
With the exception of Clark's migraine... I thought the evening was mercifully uneventful.
Clark'ın migreni hariç bence bu gece olaysız geçti.
I was once a blasphemer, a persecutor, a man filled with arrogance, but because I did not know what I was doing, I have been treated mercifully, and the grace of our Lord has been granted me in overflowing measure.
Bir zamanlar kâfirdim, bir zalimdm, kibirliydim, çünkü ne yaptığım hakkında hiç bir fikrim yoktu, merhametle tedavi edildim, ve Tanrı'nın inayeti fazlasıyla bana lütfedildi.
Mercifully brief.
Kısa ve öz!
I pray to God that her death was mercifully swift.
Ölümünün acısız olmasından ötürü Tanrı'ya dua ediyorum.
Mercifully.
Bağışlayıcı olarak.
There's a shotl... and finally Aunt Ruth, who was mercifully taken in her sleep.
Şut! ... uykusunda ölen Ruth hala.
Mercifully, very little.
Fazla bir şey bilmiyorum neyse ki.
Mercifully.
Teşekkür ederim.
- This, mercifully, is a little better.
- Bu merhamet biraz daha iyi.
She was awake the entire time, until mercifully she passed away.
Kadın tüm bu sürede kendindeydi, sonra nihayet öldü.
... look mercifully upon these, thy servants, that this woman may be loving and amiable, faithful and obedient to her husband.
... merhametinle bak bu kullarına, ki bu kadın kocasını şereflendirsin ve sevebilsin ve sadık ve itaatkâr olarak hep yanında dursun.
It looks like coach Taylor is mercifully sending in some second stringers.
Görünüşe göre koç Taylor merhametli bir kararla ikinci takımı sahaya sürüyor.
Now, the child dies suddenly mercifully, without pain?
Peki çocuklar aniden, acısız, merhametlice mi ölmüştür?
" I woke up in my neighbor's bed with a head wound, yesterday's paper, and an empty bottle of sleeping pills, and my nightmare in that putrid, shithole of a bar, Paddy's Pub, finally, mercifully came to an end.
" Kafamda bir yarayla komşumun yatağında uyandım, başucumda dünün gazetesi ve boş bir kutu uyku hapı vardı ve o lânet bar, Paddy's Pub'daki gördüğüm kâbus nihayet, acıyla son buldu.
At the moment, smoke from the explosion mercifully covers the extent of the human carnage.
Patlamanın dumanından ne kadar ölü olduğu anlaşılmıyor.
I am thankful to you, Eternal King, who has mercifully returned my soul within me.
Ruhumu bedenime geri gönderen merhametli ulu Tanrım sana minnettarım.
She's happy with other people's kids, so mercifully she doesn't bother me about having our own.
Diğer insanların çocuklarıyla mutlu olduğundan merhametli bir şekilde, kafamı çocuk sahibi olmak konusunda şişirmiyor.
We can only hope and pray that God will mercifully spare us.
Bizim yapacağımız sadece umut ve dua etmek tanrı bize merhamet edecektir..
When the final horn mercifully blew, the score was, by Marshall's estimate, 118 to nothing.
Son düdük acı dolu bir şekilde çalarken Marshall'ın değerlendirmesine göre skor 118'e sıfırmış.
You may be comforted to know that your comrades'deaths were mercifully swift.
Belki bilmek istersin, dostlarını öldürürken çok merhametli davrandım.
- Mercifully, non.
- Şükürler olsun, yok.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]