English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / English → Turkish / [ M ] / Messin

Messin translate Turkish

245 parallel translation
And there's one thing we don't allow, and that's messin with our women.
Ve, izin vermediğimiz birşey daha var, kadınlarımızın etrafında dolaşmayın.
It's the lawyers, goldang it, a-messin'up the whole world.
Lanet avukatlar pislik çıkarıyor.
Curley ain't been messin around with the pups, has he? I ain't seen him, Slim.
- Curley yavrulara bir şey yapmamış değil mi?
If I catch any of you messin'around that house, somebody's gonna get hurt.
Eğer o evin civarında dolanan birini yakalarsam, onun için kötü olur.
Sure messin'up that fancy suit, ain't you?
Güzelim elbisenizi berbat ediyorsunuz.
Good'cause we've got a long wait. They are gonna be messin'with those bodies down there for hours.
- iyi biraz bekleyelim.. cesetleri toplamak saatlerce sürer
I don't want you messin'around with my guts!
Bağırsaklarımı delmeni istemiyorum!
I don't know why the captain don't stop messin'around.
Patron neden ortalığı karıştırmaktan vazgeçmiyor anlamıyorum.
You don't find any of my boys messin'around with that kind of trash.
Adamlarımdan hiçbiri böyle işlere bulaşmaz.
They sure are messin all over us, I know that.
- Bizimle dalga geçtikleri kesin.
I heard you been messin'with Grandpa Fred.
Büyükbaba Fred ile birlikte bir şeyler planlıyormuşsun.
This guy up here, man, he may not be any straighter than anybody else, but he sees something'down here that he wants to use or he wouldn't even be messin'with us.
Hiç kimseleri yok. Şu helikopterdeki adam belki diğerlerinden farklı değil. Ama burada kullanmak istediği bir şey görüyor.
We were... messin'around out there at Morningside. At the funeral parlor?
Biz Morningside civarında takılıyorduk.
What are you messin around with me for?
Benimle ne diye uğraşıyorsunuz?
Then you're messin'with'em.
O zaman onlarla dalga geçiyorsun.
We were out... messin'around, and something happened.
Dışarıdaydık... takılıyorduk, bir şeyler oluverdi.
I don't need no has-been messin'in my corner.
Köşemde karışıklık istemiyorum.
Don't be messin'around up here.
Saçmalayıp durma.
I don't like you messin'around with Terri Calley.
Terri Calley'yle takılmandan da hoşlanmıyorum.
If he's messin'with that bitch at the souvenir stand, it's gonna be his ass.
Eğer hediye standındaki sürtükle kırıştırıyorsa, onun kıçı olmalı.
- You been messin'with it?
- Bozdun mu? - Hayır.
Quit messin'around, Drake.
Bırak zırvalamayı, Drake.
- Quit messin'around.
- Saçmalamayı bırakın.
You messin'again, Bubba, who ain't oughta be messin'.
Yine burnunu sokuyorsun, Bubba, burnunu sokmaman gereken birine.
You don't know... what you're messin'with.
Nasıl bir şeye bulaştığını bilmiyorsun.
It's time to stop guessin'and start messin'.
Tahmini bırakıp ortalığı karıştırmanın zamanı geldi!
Already you're messin'it up.
Şimdiden berbat ediyorsun.
You are messin with my private life!
Benim özel hayatımı mahvediyorsun.
Hey! You're messin'up my dress.
Elbisemi kırıştırıyorsun.
Don't tell me about my boys messin'up the Tracy rub-out.
Sakın bana adamlarımın Tracy işini batırdıklarını söyleme.
Any messin'and I'll kill yeh, right?
Bu işi yüzünüze gözünüze bulaştırırsanız, sizi gebertirim ona göre.
If I catch you messin', you're out!
Seni dalga geçerken yakalarsam, gruptan atarım!
In all the time that you were in Graceland, did you ever... did yeh ever see Elvis messin'around with drugs?
Graceland'de olduğun tüm o süre içerisinde, hiç... hiç Elvis'in uyuşturucuyla kafayı bulduğunu gördün mü?
Yeah, I didn't feel like messin'with the -
Evet, şeyi karıştırmak istemedim.
I didn't feel like messin with those headers.
Düzgün akış hatlı egzoz manifoltlarını karıştırmak istemedim.
They ain't messin'around.
Ses seda yok.
Don't go messin'with them people again.
O insanlarla uğraşmasan iyi olur.
- Tell him to stop messin'Dil around!
- Ona söyle, Dil'le uğraşmayı kessin.
How many times I gotta tell you? I ain't messin'with Charlene no more.
Charlene'i buna daha fazla karıştırmayacağım.
What the fuck? - Stop messin'up my shit, man! - Come on, man, chill.
Ödüm bokuma karıştı, adamım!
Go! Go! I was just messin'around with Chas.
Chas'le şakalaşıyorduk.
- That chick's messin'with our minds.
Gidelim.
I'm gonna pay for it. I'm just messin'around with'em.
Herşeyi ben öderim, sadece dalga geçmek istiyorum.
Messin'with your head?
Aklını mı karıştırıyor?
'Cause he was messin'around with some gangster's woman.
Bunlar bir gangsterin kadınıyla takıldığı için başına geldi.
I told you you're gonna get in trouble, messin'with other people's stuff puttin'your hands where they don't belong.
Başkalarının işine burnunu sokarsan başın derde girer... -... ellerini ait oldukları yerde tut.
- I'm not messin'with you.
- Sorun çıkardığım yok.
- Messin'with our heads.
- Başımızın çaresine bakıyorum.
I been messin'around in private... so don't tell Rodriguez nothin'.
Yani Rodriguez'in kulağına bir şey gitmesin.
smokin'dope, messin'around.
Esrar içip sevişiyorlar.
You guys ain't messin'around with baseball, are you?
Komite için birazcık yasal bir iş yapıyorum.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]