English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / English → Turkish / [ M ] / Mistletoe

Mistletoe translate Turkish

343 parallel translation
You're under the mistletoe, you must let yourself be kissed
Ökseotunun altındasın, kendini öptürmek zorundasın.
Well, maybe one day when there was some mistletoe there.
Günün birinde, ökse otunun altında olabilir belki.
"The Mistletoe Bough," that was your favourite tale, wasn't it?
"Ökseotunun Dalları," senin favori hikayendi, değil mi?
It's a shame we haven't a few paper chains and a bunch of mistletoe for the old boy.
Dostumuz için bir kaç tane kağıttan zincir ve ökseotumuz olmaması büyük talihsizlik.
Why waste good mistletoe?
Güzelim yemeği neden israf edelim?
We don't need any mistletoe, do we?
Noel yemeğine ihtiyacımız yok, var mı?
Are you sure you want this mistletoe right over the door?
Ökseotunu tam kapının üzerine koymak istediğinden emin misin?
- I brought some mistletoe.
- Ökse otu getirdim.
- Mistletoe? !
- Ökse otu mu?
Mistletoe? Christmas is 8 months away.
- Noel'e daha sekiz ay var.
- I'm sorry, Mrs. MacKenzie but I caught her under the mistletoe.
- Ökse otunun altında yakaladım.
And mistletoe and presents to pretty girls.
Ve ökseotu ve güzel kızlara hediyeler.
Mistletoe. The golden bough that twines around the sacred oak.
Ökse otu, kutsal meşenin etrafına dolanır.
That's him cutting mistletoe with his golden sickle.
Ökse otunu altın orak ile kesiyormuş.
A Druid can only repeat the secret to another druid, all that I can tell you... is that it contains mistletoe and lobster, the lobster is not necessary... but it tastes good.
Sadece bir Rahip, diğer bir Rahibe bu sırrı aktarabilir, size tüm söyleyebileceğim şu kadar ki... içinde ökseotu ve istakoz var, istakoz gerekli değil... ama iyi lezzet veriyor.
I'm going to gather mistletoe.
- Ben ökseotu toplayacağım.
The Druid went to gather mistletoe and he hasn't come back.
Rahip ökseotu toplamaya gitti ve hala dönmedi.
Tell me, have you seen a Druid gathering mistletoe?
Söyle bana ökseotu toplayan bir Rahip gördün mü buralarda?
I'll need mistletoe... herbs and a few roots, and some flowers.
Ökseotuna ihtiyacım olacak... nane, birkaç kök, ve biraz da çiçek lazım.
- Up that tree, under the mistletoe.
- Ağaçta, ökseotu altında.
Just let the mistletoe hang off my coattail for the rest of the world.
Bıraksalardı da, ökseotu zamanın sonuna dek başımın üzerinde sallanıp dursaydı.
Underneath the mistletoe
İçine kurul rahatca
Mistletoe.
Ökse otu.
This isn't mistletoe, but it will do, will it not?
Bu bir ökseotu değil ama yine de olur, değil mi?
My eyes are closed, my lips are puckered, and I'm standing under the mistletoe.
Gözlerimi kapattım, dudaklarımı büzüştürdüm ve ökseotunun altında duruyorum.
It's mistletoe.
Bu ökse otu.
And my Aunt Ida was always there with her goddamn mistletoe hat.
Ida teyze hep ökseotu şapkasıyla orada olurdu.
- Pine Tree, this is Mistletoe.
- Çam Ağacı burası Ökseotu.
- Come on in, Mistletoe.
- Devam et, Ökseotu..
Thank you, Mistletoe.
Teşekkürler Ökseotu.
Prepare to stand down sectors Redwood, Douglas, Cedar and Mistletoe.
Servi Ağacı, Douglas, Sedir Ağacı ve Ökseotu aşağı inmeye hazırlanın.
Everybody knows that turkey and some mistletoe
Herkes bilir, hindi ve biraz ökseotu.
And I'll gather mistletoe with a golden sickle.
Bende altın orakla ökseotu toplayayım.
and a sprinkling of mistletoe.
Hepsini karıştır. Biraz su, ve bir tutam ökseotu.
♪ es sblergon yeber eskimos ♪ ♪ everybody knows a Turkey and some mistletoe ♪
Herkes hindi ve ökseotunu bilir
♪ and mistletoe ♪
Ve ökseotunu
Uh-oh. ♪ we wish you a merry Christmas ♪ mistletoe. ♪ we wish you a merry Christmas ♪
- Yukarı bak, canım. - Ökseotu.
Messy cake, soggy pudding, big wet kisses under the mistletoe.
'Kurtlu'kek, ıslak puding, ökseotu altında harika ıslak öpücükler.
Mistletoe.
Ökse otunun altındayız.
- I saw you walk under the mistletoe.
- Ökseotunun altından geçtiğini gördüm.
Mistletoe!
Ökseotu!
IT'S CALLED MISTLETOE.
Ona ökseotu deriz.
Mistletoe can be deadly if you eat it.
Ökseotunu yersen ölebilirsin.
A kiss under the mistletoe.
Ökseotunun altında bir öpücük...
"Mistletoe can be deadly if you eat it."
"Ökseotunu yersen ölebilirsin."
Pop didn't have mistletoe.
Babamda ökseotu yoktu.
They're hanging mistletoe
Ökseotu asıyorlar
Ribbons and wreaths and mistletoe and trees and Santas and Elves and Frosty the Snowman and Rudolph pounding you in the face :
Kurdeleler ve çiçekler ve ökseotu ve ağaçlar ve Noel Baba ve donmuş Noel Baba ve Rudolph yüzüne çarpacak :
Say, isn't that mistletoe?
Söylesene, ökse otu değil mi o?
- Mistletoe ´ s all around
"Her yerde Noel çiçekleri"
Everybody knows - A turkey and some mistletoe - Lloyd?
- Lloyd?

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]