English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / English → Turkish / [ M ] / Moderate

Moderate translate Turkish

450 parallel translation
We rule with moderate strictness and in return, we are satisfied with moderate obedience.
Aşırıya kaçmayan bir disiplinle yönetiyoruz... karşılığında da aşırıya kaçmayan bir itaat bekliyoruz.
These terms seemed moderate, and, I - took upon myself the responsibility of agreeing to him.
İstekleri bana makul geldi ve... ben de onunla anlaşma... sorumluluğunu üzerime aldım.
The man weighs in the neighborhood of 160 pounds, wears an eight shoe and is probably of moderate circumstances.
Evet. Adam yaklaşık 72 kilo. 40 numara ayakkabı giyiyor.
While one with moderate haste might tell 100.
Yavaşça birden yüze kadar sayıncaya kadar.
And so we abandon you to the civil authorities, requesting the same authority that it may be pleased to moderate its judgement and if true signs of penitence should appear that the sacrament of penance may be administered to you.
Ve seni sivil makamların ellerine bırakıyoruz ve bu makamlardan hakkında verilen hükmün hafifletilmesini talep ediyoruz ve sende pişmanlık işaretleri görülecek olursa belki de senin için günah çıkarma uygulanabilir.
When people can't afford the moderate rates...
İnsanlar bu makul fiyatları ödeyemeyince...
It's sort of a moderate, tranquil jungle where one can hide well.
Burası bir çeşit orman. Sıcak ve sakin. Saklanmak için ideal bir yer.
We pray the same secular power to moderate its judgement short of death and mutilation of the limbs.
Aynı dünyevi güce hükmünü hafifletmesini ve organlarını hemen bozup ölüm anını kısaltması için dua ediyoruz.
Women want new styles at moderate prices.
Kadınlar yeni moda ürünleri ortalama fiyatlara almak isterler.
Important political figures in the West assumed that after coming to power Hitler would introduce a moderate policy.
Batılı siyasiler Hitlerin kabul edilebilir bir politika izleyeceğini umuyorlardı.
And here are the writers.They are led by a moderate protection detail to breakfast.
Burada yazarları sade bir korumayla kahvaltıya götürüyorlar.
I'm a very moderate type fella.
Ben gayet uyumlu biriyimdir.
Moderate or radical, they're all after the taste of blood.
Ilımlı ya da köktenci, hepsi kan kokusunu almış.
We have a moderate climate. Moderate rains all year round.
Ilımlı bir iklime sahibiz, yıl boyunca normal miktarda yağmur yağar.
She's pretty, neat, moderate things I despise.
O güzel, zarif, ölçülü küçümsediğim şeyler.
Light to moderate smog in the basin.
Alçak kesimlerde hafif sis görülecek.
The Colonel was a French Action man, the Major was a moderate.
# Albay Fransız bir eylem adamıydı # # Binbaşı ılımlı biriydi #
The APCD predicts light to moderate eye irritation... as if you hadn't already noticed.
APCD gün ışığı seviyesinin, orta derecede göz tahrişine yol açabileceğini söylemekte.
Mr. Katzmann, moderate your language.
Bay Katzmann, söylemlerinize dikkat edin.
Moderate?
Söylem mi?
Some pitiful shine off the streets with moderate brains.
Vasat zekalı, siyah bir sokak serserisi.
" Weather moderate to the southeast.
" Güneydoğu'ya doğru ılımlı hava. Barometre 1016 milibar.
I'm a moderate person.
Ben mazbut biriyim.
Cook uncovered over moderate heat for 35 to 40 minutes, scraping the pan occasionally to prevent the hash from sticking.
Kapağı kapamadan orta ateşte 30-35 dakika pişirin. Etlerin birbirine yapışmaması için tavayı sık sık çevirin.
Uh, no drug will moderate it.
Hiç bir ilaç ağrımı dindirmeyecek.
And also, we'll be very moderate in our charges.
Ve yine, fiyatlarımız çok uygun.
Robust hips, moderate spinal deviation.
Sağlam kalçalar, orta düzeyde belkemiği sapması.
We have responsibility to thousands of shareholders of moderate means, less well off than the ecological groups fighting us.
Binlerce ortadirek hissedarımıza karşı sorumluluklarımız var durumları bize karşı savaş açan çevresel gruplardan daha iyi değil.
We expect light to moderate flak. We'll approach from 12,000.
Oraya zamanında varırsak uçakları kaldıramazlar, 12,000 feet den yaklaşacağız.
- What is "light to moderate flak"?
- Hafif ateş ne demek acaba?
General Kimba... a Colonel Bobi... and a physician, a moderate called Dr. Okoye.
General Kimba... bir Albay Bobi... ve Dr. Okoye isimli ılımlı bir fizikçi.
Some people are good singers but moderate dancers.
Bazıları iyi şarkıcıdır ama kötü danseder.
You're ambitious, self-contained... moderate to conservative in politics, and despite your naïveté...
Hırslısın, kendine hakim... Siyasi olarak ılımlı ile muhafazakar arasındasın, ve bilinçsizliğine rağmen... bir potansiyel seziyorum, hemen farkedilen birşey.
Moderate?
Liberal mi?
It's not youth or talent or star quality he's after, ducky but a moderate eater.
O gençlik, yetenek veya starlık aramıyor tatlım az yiyen birini arıyor.
In a moderate price range, you can't expect anything too beautiful, but a lonely guy should watch out for the depressing.
Makul fiyat dahilinde herşeyin mükemmel olmasını bekleme, ama yanlız adam depresyona karşı dikkatli olmalı.
At moderate speed, kind of slow.
Ortalama bir hızla, yavaş denebilir hatta, diyor.
Slow rhythms, moderate, fast, romantic, comic, comic-romantic.
Klasik ve modern şekillerde. Yavaş, orta, hızlı romantik, komik, romantik komedi.
Moderate elevation of serotonin and marked increase of free histamine level in gunshot wound indicates she lived at least five minutes after she was shot.
Seroton ve Histamin değerlerinin yüksekliği, onun 5 dakika daha yaşadığını gösteriyor.
... with volume on the New York Stock Exchange as of this hour... at 56 million shares in moderate trading, with the Dow Jones up 4 points at 1,507.
... New York Borsası'ndaki işlem hacmi şu an itibariyle... 56 milyon hisse düzeyinde, Dow Jones endeksi 4 puan yükselerek 1507'ye çıktı.
- well, moderate means...
- kişilerin...
You'll find him more moderate and more intelligent than you believe.
Onun düşündüğünüzden daha makul ve daha zeki bulacaksınız.
It wasn't his voice, which was moderate, a little bit thin and unsteady on top.
Sorun sesi değildi. Gayet iyiydi. Yüksek perdelerde biraz detoneydi, o kadar.
South-southwest gales spreading from the west with rain and moderate or poor visibility.
Güney ve güneybatıdan batıya doğru ilerleyen, görünüş mesafesini azaltan sağanak yağış.
Visibility becoming moderate or poor with some fog banks
Görüş mesafesi ise bazı bölgelerde sisten dolayı büyük ölçüde azalabilir.
- Light or moderate - Eileen? Tony?
- Orta derecede görüş mesafesine sahip...
We're having moderate to heavy financial difficulties here.
Burada oldukça büyük ekonomik sorunlar yaşıyoruz.
Warm moderate temperatures have smiled on the fields.
Bölgede sıcak-ılıman hava hakim olacak.
I always considered myself moderate.
Kendimi her zaman ılımlı olarak düşünmüştüm.
- We sustained moderate damage.
- Hafif hasar gördük.
Moderate damage to their forward shields.
Ön kalkanlarında hafif hasar.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]