Morally translate Turkish
578 parallel translation
Why, our chain gangs are beneficial to the convicts... not only physically, but morally.
Pranga kamplarımız, yalnızca fiziksel olarak değil ahlaki olarak da mahkumların yararınadır.
If I'm hearing you correctly, you're basically calling me a morally bankrupt, evil being.
Doğru anladıysam bana ahlakı tamamen bozulmuş, şeytani bir yaratık olduğumu diyorsun.
Is morally, ethically
Manen, ahlaken
We are morally responsible for their payment.
Borçlarından manevi bakımdan hepimiz sorumluyuz.
She's not your aunt. I'm unable to see, even if she's yours that a man is morally called upon to give up a career to provide his aunt with a favorable opportunity to play bridge whist.
Sorumluluk sende olsa bile, genç bir adamın halası briç oynasın diye hukuk kariyerini bitirmesini anlayamıyorum.
Are these two people morally fit to bring up an adolescent to proper manhood?
Bu iki insan bir insanı yetiştirebilecek yetide mi?
I mean, morally speaking.
Yani, ahlaki konuşma.
Morally speaking I have to see you tonight.
Bu gece ahlaki kurallara uygun konuştuğunu görüyorum.
It should be decriminalised because it's not morally wrong.
Yasallaşmalı çünkü normalde yanlış bir şey değil.
"This woman is morally unfit for her position."
"Bu kadın ahlâki açıdan yaptığı işe uygun değildir".
The transformer is morally abhorrent to the subjects.
Dönüştürücü, deneklere çok zarar verir.
A captain who, from private motives... employs his vessel to another purpose than that intended by the owners... is answerable to the charge of usurpation... and his crew is morally and legally entitled... to employ forceful means in wresting his command from him. "
"Korsan dürtülü bir kaptan gemisini sahiplerinin istediğinin dışında bir amaçla çalıştırıyorsa gemiye el konulması uygun olabilir geminin mürettebatı ahlaki ve hukuki açıdan komutayı ondan almaya yetkilidir"
You did what you morally had to do.
Ahlaken yapman gerekeni yaptın.
The only thing that Janey Osgood did was try to get for herself... what she righteously, morally, and legally deserved.
Janey'in yaptığı tek şey dürüstçe, ahlaken ve yasal olarak hakkı olanı elde etmeye çalışmaktı.
Morally that's wrong.
Ahlaken yanlış.
Barbara only suffers morally.
Barbara sadece ahlaki açıdan acı çekiyor.
I mean morally.
Moralman demek istiyorum.
Because without faith, we are morally sick.
Çünkü inançsız, ahlaken hastayız demektir.
The only possible way is to show... that Miss Curcio is not morally fit to be the guardian of this boy.
Tek seçeneğimiz, Bayan Curcio'nun... bu çocuğun vasiliğini yapmaya ahlakının uygun olmadığını göstermek.
The people, whose conduct I was able to observe personally, are sick morally and politically.
Gözlemlediğim insanlar moralman ve ideolojik olarak çökmüş durumdaydı.
If I let you go, I'm criminally and morally responsible.
Gitmene izin verecek olursam, hem cezai hem de ahlaki olarak sorumlu olurum.
It was morally wrong.
Ahlaki yönden yanlıştı.
Practically or morally, I'm not the man you take me for.
Pratikte ve ahlaken sandığın gibi değilim.
And because I consider myself sexually free and morally emancipated I'm a responsible, discriminating woman who doesn't intend to jump into bed with the first muscular egocentric male who thinks he can seduce me by agreeing with some of the things I believe in.
Ve kendimi cinsel açıdan özgür ve ahlaki olarak bağımsız gördüğüm için sırf inandığım şeyleri kabul etmekle beni elde edebileceğini sanan kaslı ve kendini beğenmiş ilk erkekle yatağa girmeye niyeti olmayan sorumlu ve seçici bir kadınım.
Colonel Statter... you are morally degenerate.
Albay Statter ahlaken yozlaşmışsınız.
Standing behind the tree looking morally superior.
Ahlaken üstün çehresiyle ağacın arkasında duruyor.
He was an evil fellow, morally reprehensible.
Düşük ahlaklı, kötü biriydi
Morally, I mean.
dürüst olmalıyım.
Israel is morally and legally entitled to that money.
İsrail ahlaki ve yasal açıdan bu paranın sahibi.
Physically and morally.
Kesinlikle imkânsız.
I'm not morally yours.
Ruhum sana ait değil.
It's better, because it's morally honorable for the square peg to keep scraping about in a round hole rather than to discover and use the unorthodox one that would fit it.
Dört köşe çivinin tastamam oturacağı, alışılmışın dışında bir delik aramaktansa yuvarlak bir deliğe girmeye çalışması daha iyidir. Çünkü ahlaki açıdan daha doğrudur.
No doubt we have no right to blame the accused for lacking qualities he is morally incapable of but here in this court we must stifle the human inclination to be tolerant and submit our will to the loftier demands of that noble ideal which is justice.
Ahlaki açıdan yetersiz olduğu vasıflarından dolayı sanığı suçlamaya hakkımızın olmadığı şüphe götürmez ama burada bu mahkemede doğuştan getirdiğimiz hoşgörülü olma eğilimimizi bastırmak zorundayız ve adalet dediğimiz yüce fikrin başlıca gerekliliklerine boyun eğmeliyiz.
This man, who is morally guilty of his mother's death is no more fit to dwell in this society of man than the man who slew the father that begot him, and so, without a single reservation in my heart, I ask to impose the death penalty upon this man.
Manevi açıdan annesinin ölümünden suçlu olan bu adam hayata gelmesine vesile olan babasını katleden birinden aşağı kalmamak üzere bu toplumda yaşamak için uygun değildir ve bu yüzden kalbimde en ufak bir tereddüt olmadan bu adama idam cezasının uygulanmasını istiyorum.
Morally, I'm already down there... smeared out on the asphalt like a bat.
Moralim zaten oralarda. Asfalta yapışmış durumdayım. Bir yarasa gibi.
It would be morally incorrect to do less than extend our hospitality.
Konukseverlik göstermemek doğru olmazdı.
- Morally it's still my room. How do you know this guy's a whatchamacallit?
Sen onun bir çeşit şey olduğunu nasıl anladın, her ne diyorsan?
How anyone can stoop so low morally...!
Bir insan nasıl bu kadar ahlaksızca alçalabilir...!
Women have taught me a lot, morally speaking.
Kadınlar beni çok düşündürmüştür. Kötü anlamda demedim.
Anyway, it might have done you good both physically and morally.
Neyse, sana maddi ve manevi olarak iyi gelmiş olabilir.
No, it's all right, sir, we don't morally censure, we just want the money.
Önemi yok, ahlaken yargılamıyoruz, sadece para istiyoruz
Finally, gentlemen many misinformed Japanese believe that America is a nation divided, isolationist and that Americans are only interested in enjoying a life of luxury and are spiritually and morally corrupt.
Son olarak, baylar yanlış bilgilendirilmiş pekçok Japon Amerika'nın, bölünmüş... izonasyonalist bir ulus olduğuna ve Amerikalılar'ın sadece lüks bir hayat sürmekle ilgilendiklerine ruhen ve ahlaken çöktüklerine inanmaktadır.
We don't morally censure.
Normalde sansürlemeyiz.
I'II add this... my act was morally very serious... but it was my decision.
Bir şey daha söyleyeceğim : Yaptığım şey ahlaki açıdan ciddi bir hata olabilir ama bu benim kararımdır.
I don't think there's anything wrong with it morally.
Benim demek istediğim bunda ahlaki olarak yanlış bir şey olduğunu düşünmüyorum.
Moreover, in light of recent information, we are morally obligated to continue the exploration.
Dahası etik olarak, şu anki bilgilerle elimizden araştırmalarımızı sürdürmekten başka bir şey gelmez.
At this time, Japan it was not an industrial giant, but in this first year they had seen the spirit force and it disciplines of the Japanese soldier to take advantage on the English and the Americans, stronger the material level, but morally inferior.
Japonya o sıralar bir endüstri devi değildi. Fakat savaşın ilk yılında Japon askerlerinin ruhanî gücünün ve disiplininin silâhça üstün olan ancak moralman düşük olan Amerikalıları ve İngilizleri yenebileceğini görmüşlerdi.
Now that I've been morally and ethically educated... I fully understand where Uncle Joakim's money will do the most good.
Joakim Amcanızın parasını ahlak ve fazilet eğitimi için... en iyi sizin kullanacağınıza kesinlikle ikna oldum.
In all of my years... in the medical profession... never have I encountered such a morally bankrupt... 97 ° 11! ) of people.
Bu kadar senelik hekimlik hayatımda... hiç bu denli... ahlaken çökmüş insanı bir arada... görmedim ben.
I have a dream of founding a school for young women who are morally confined.
Manevi olarak hapsedilmiş genç kadınlar için bir okul yaptırma hayalim var.
- Because it's morally wrong!
Çünkü ahlaken yanlış.