More than you'll ever know translate Turkish
112 parallel translation
- More than you'll ever know.
- Tahmininden fazla.
I do love it now more than you'll ever know.
Artık bunu tahmin ettiğinden de fazla seviyorum.
You didn't know Norma Desmond as a lovely little girl of 17... with more courage and wit and heart... than ever came together in one youngster.
Norma Desmond 1 7 yaşında genç bir kızken, günümüz gençlerinden çok daha yürekli, akıllı ve iyimserdi.
And he put up with more from me than you'll ever know.
Ve benden, senin tahmin edebileceginden çok çekti.
It was more serious than you'll ever know.
Çok ciddi bir durumdu.
He's got more heart and more drive... and more... soul than most people you'll ever know.
Tanıdığın birçok insandan daha büyük bir kalbi, gücü ve ruhu var.
And more drive and more soul than most people you'll ever know.
"Tanıdığın birçok insandan daha büyük bir gücü ve ruhu var."
I loves you more than you'll ever know.
Seni düşündüğünden çok seviyorum.
This man has got more brains than you'll ever know.
Bu adamdan söz ediyorsak, o buradaki herkesten daha zeki.
I know. I've left more places than you'll ever go.
Gideceğinizden fazIa yeri terk ettim.
He knows more about feelings than you'll ever know.
- Sahi mi? Kadınlardan senin anlamadığın kadar çok anlıyor.
I know more about this man than you'll ever know.
Bu adam hakkında senin bilebileceğinden daha fazlasını biliyorum.
More than you'll ever know.
Tahmin bile edemeyeceğin kadar.
It's gonna cost you more than you'll ever know.
Sana zararı hiç tahmin edemeyeceğin kadar çok olacak.
More than you'll ever know.
Bildiklerinden çok daha fazlası.
But you saved more lives today than you'll ever know.
Ama bugün tahmin edemeyeceğiniz kadar hayat kurtardınız.
I wanna tell you that I know exactly what you're going through more than you'll ever understand.
Ne yaşadığını çok iyi bildiğimi söylemek istiyorum. Anlayamayacağın kadar.
He's got more style than you'll ever know.
Onun bile senden daha iyi bir tarzı var.
- More than you'll ever know.
- Ne kadar çok istediğimi bilemezsin.
You must do what the Emissary has asked and follow your D'jarra with all your heart because if you give yourself over to the Prophets, they will guide you along the path they've chosen for you... and you'll know more joy than you ever thought possible.
Elçi'nin senden istediklerini yapmalısın ve tüm kalbinle D'jarra'nı takip etmelisin çünkü kendini Peygamberler üzerine adarsan Onlar senin için seçtikleri yolda sana rehberlik edecekler... Ve düşünebileceğinden hayal edebileceğinden daha fazla sevinçler tadacaksın.
Why? She knows more about wisdom and justice than you'll ever know.
O, bilgelik ve adaletle ilgili senin hayatında bileceğinden çok daha fazlasını biliyor.
And for that, I owe him more than you'll ever know.
Ve bunun için, ona senin bileceğinden çok daha fazlasını borçluyum.
And if you people were smart, you'd realize that Xena has taught her more about the warrior arts than you'll ever know about anything.
Eğer siz insanlar akıllı olsaydınız, sizin herhangi birşeyi bilebileceğinizden daha fazla savaşçı sanatını Zeyna'nın ona öğrettiğini farkederdiniz.
You'll be happy to know that the bank is making more money now than ever.
Ve bankanın hiç olmadığı kadar kazanması belki seni sevindirir.
Consider my mind changed. Thanks, Robbie. I needed to hear that... more than you'll ever know.
Sağ ol Robbie, bunu duymaya nasıl ihtiyacım vardı asla bilemezsin!
Because that child has more faith than you'll ever know.
Çünkü, o çok inançlı bir çocuk ve sen hep bunun bilincinde olacaksın.
People who've sacrificed more than you'll ever know to be in this game.
Bu oyun için tahmin ettiğinden fazlasını feda eden insanlara.
More than you'll ever know.
Tahmin edebileceğinden de çok.
I like this more than you'll ever know.
Anlayamacağın kadar mutluyum.
- More than you'll ever know, kid.
- Tahmin edebileceğinden fazla, evlat.
I know you know your dad loves you and your brothers much, much more than he'll ever care for me.
Babanın seni ve kardeşlerini benden daha çok umursadığını biliyorum.
In my darkest hours, you were there for me and that means more to me than you'll ever know.
En karanlık saatlerimde benim için oradaydınız bu benim için tahmin edemeyeceğiniz kadar değerli.
A LOT TO ME. MORE THAN YOU'LL EVER KNOW.
Sizin tahmin ettiğinizden de önemli.
The fact that you would come here and you are willing to do this means more to me than you'll ever know, but I can't let you do it.
Buraya gelip bunu yapmak istemen benim için çok şey ifade ediyor ama bunu yapmana izin veremem.
This puppy has gotten me out of more jail time than you'll ever know
- Ne? Sen benim ailemsin.
A little more expensive than I thought, but it'll be worth it, you know, if I ever go on a, I dunno, golf retreat or something.
Yani eğer bir gün golf turnuvasına filan katılırsam.
That is something more precious than you'll ever know.
Bu bildiğinden daha kıymetli birşey.
More than you'll ever know.
Tahmin edebileceğinden çok daha fazla.
More than you'll ever fuckin'know.
Tahmin edebileceğinden de fazla.
More than you'll ever know.
Düşündüğünden daha çok.
The Scarran blood that runs through my veins knows more than you'll ever know.
Damarlarımda dolaşan bu Scarran kanı senin asla bilemeyeceğin şeyleri biliyor.
- [Chuckling] - More than you'll ever know.
Hem de nasıl.
I don't want it to look like, you know, like... like I didn't care because... I do, more than they'll ever know.
Umursamıyor gibi görünmeyi istemiyorum.
You were always the one good thing in my life, and if I didn't tell you enough, I care about you more than you'll ever know.
Sen her zaman hayatımdaki tek iyi şeydin. Sana ne kadar çok değer verdiğimi bilemezsin.
That means more to me than you'll ever know.
Bu benim için hiç bilemeyeceğin kadar önemli.
And I respect that more than you'll ever know.
Ve buna tahmin edemeyeceğin kadar saygı duyuyorum.
Charles Xavier did more for mutants than you'll ever know.
Charles Xavier, mutantlar için senin bildiğinden daha fazla şey yaptı.
It says "Grant Taylor, the impact you made on our school " means more to us than you'll ever know.
"Grant Taylor, bu okulda yarattığın etki, bizim için çok şey ifade ediyor."
I missed you more than you'll ever know, buddy.
Seni ne kadar özledim bilemezsin, dostum.
Please, I breast-fed till I was 11, so I've forgotten more about a woman's chest than you'll ever know.
Ben 11 yaşıma kadar anne sütüyle beslendim. Kadın göğsü hakkında senden çok daha fazla şey biliyorum.
You Know, Alexis, Your Dedication Pleases Me More Than You'll Ever Know.
Alexis, bağlılığın beni tahmin edemeyeceğin kadar mutlu ediyor.