English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / English → Turkish / [ M ] / Moved

Moved translate Turkish

22,830 parallel translation
You've had nothing but bad breaks since you moved here.
Buraya geldiğinden beri kötü talihten başka bir şey yaşamadın.
No. He moved out.
Hayır, taşındı.
It was always said, Miller moved like a shadow.
Her zaman Miller'ın gölge gibi hareket ettiği söylenirdi.
- She just up and moved away.
- Toparlanıp hayatına devam etti.
Shouldn't they have moved on to genitals at this point?
Bu noktada genitallere doğru hareket etmeleri gerekmez mi?
I'm sure Art would, but he's already moved out.
Eminim Art alırdı ama o da taşınmış.
Anyway, so she just recently moved to Chesterville, so I'm staying with her now.
Her neyse. Yakın bir zamanda Chesterville'e taşındı ben de onunla birlikte kalıyorum.
Then we went to Jamaica, and then I moved into his house in Atlanta.
Sonra Jamaika'ya gittik ve sonra Atlanta'daki evine taşındım.
WE MOVED TO GERMANY. A LOT OF KIDS THERE HAD NEVER SEEN A BLACK CHILD BEFORE.
Oradaki çoğu çocuk daha önce siyahi bir çocuk görmemişti.
WELL, IT'S POSSIBLE THAT HE MOVED TO WESTERN VIRGINIA
Ona yakın olmak için Virginia'nın batısına taşınmış olabilir.
THEN SHE MOVED TO VIRGINIA.
Sonra Virginia'ya taşınmış.
- Amelia moved back in, you know?
- Amelia eve geri taşındı.
Amelia just moved back in, and Meredith and Amelia need to ease into it, okay, or it's gonna be...
Amelia eve geri taşındı ve Meredith'le Amelia'nın biraz rahatlaması gerek.
I didn't even know how to react when he moved my chair for me.
Sandalyemi benim için tuttuğunda ne yapacağımı bilemedim.
So Rivera's group has moved into Puerto Rico to try to grab the heroin trade.
Demek Rivera'nın adamları, eroin ticaretine el koyabilmek için Porto Riko'ya geçti.
I certainly understand killing yourself once you've moved to Arizona but seems a little aggressive to do it the week before, no?
Arizona'ya taşınacak birinin.. kendini öldürmek istemesini anlayabiliyorum. Taşınmadan bir hafta önce yapması tuhaf değil mi?
He's moved solidly into teeth work. Lucky they were in a Taco Bell / KFC play area, so the tour can't be sued.
Taco Bell / KFC'in oyun alanında şanslılarmış o yüzden tur mahkemeye verilemez.
I'll have you moved to your new chambers once they're ready.
Yeni odanı hazırladıklarında taşınacaksın.
What, like he's moved out?
Taşınmış gibi mi?
Our enemy has moved close.
Düşmanımız bize yaklaştı.
293 people have moved into the superstructure and are in processing.
239 kişi üstyapıya getirildi ve işlemleri yapılıyor.
Look, I hate to say this, but whoever did this, he'd know that Alice is gone, so he would have moved the other girl already.
Bak, bunu söylediğim için üzgünüm ama bunları yapan her kimse Alice'in kaçtığını fark etmiştir, yani diğer kızı çoktan başka bir yere götürmüştür.
The girl says they were moved here, yes?
Kız, buraya taşındıklarını söyledi, değil mi?
She says they were moved a few times over the years.
Yıllar içinde birkaç sefer taşındıklarını söyledi.
Alice says she was moved several times during her... imprisonment.
Alice, esir alındığı yıllar boyunca birkaç defa taşındıklarını söyledi.
The lock's been broken on that shed ever since we moved in.
O barakanın kilidi biz oraya taşındığımızdan beri kırıktı.
Somebody moved the car later.
Biri arabayı sonrasında getirmiştir.
They moved him sideways.
Yan yan götürüyorlardı onu.
I am telling you doctor. Her finger moved..
Size söylüyorum doktor, parmakları oynadı.
Yeah, we moved here about three years ago.
Evet, taşınalı üç sene kadar oluyor.
And let's not forget, you moved $ 2 million worth of coke from the inn so the feds wouldn't find it.
Şunu da unutmayalım, iki milyon dolar değerinde kokaini otelden çıkardın federaller bulmasın diye.
I know you moved the drugs.
Uyuşturucuları kaçırdığını biliyorum.
" Purple sky at night, who moved my foot cream?
" gökyüzündeki morluk, kim benim ayak kremimi yürüttü?
That's why we moved to California.
Bu yüzden Kaliforniya'ya taşındık.
We're not leaving until I've moved on.
Bu işi bitirene kadar buradan ayrılmıyoruz.
Listen, I read in the paper that Anderson had moved shop recently.
Gazetede okuduğuma göre Anderson dükkanı taşımış galiba.
The table had moved, and the rug.
Masa yerinden oynamıştı ve kilim de.
I do think about him sometimes, but, you know, he's moved on, so why can't I let anybody else in, settle down, be normal?
Bazen onu çok düşünüyorum ama yoluna devam etti. Neden kimsenin yaklaşmasına izin vermiyorum? Neden durgunlaşıp normal biri olamıyorum?
Yeah, well, Pierce moved his stuff out.
Evet, Pierce eşyalarını aldı.
I gave up. And moved away.
Vazgeçtim ve burayı terkettim.
These patients need to be moved out of the way for the candidates.
Bu hastaların adaylar için çekilmesi gerekiyor.
He's not ready to be moved.
Taşınmaya hazır değil.
Dr. Rorish, I need Senator Stringer moved to a secure area.
Dr. Rorish, Senatör Stringer'ın güvenli bir alana taşınması gerekiyor.
I see you've moved into my home.
Görüyorum ki evime taşındınız.
Detective, this man has been sending us stuff ever since we moved here.
Taşındığımızdan beri bize bir şeyler gönderiyor.
[Emma] Ever since we moved in, I can't sleep or focus.
Taşındığımızdan beri ne uyuyabiliyorum ne odaklanabiliyorum.
It was a tough couple of months before I moved out here.
Buraya taşınmadan önce zor aylar geçirdik.
Guess there's some other "yeth Beth" you moved on to like a succubus.
Sanırım başka bir "eğlencelik Beth" e geçmiştin, sanki fahişe değiştirir gibi.
And your father liked me, so I moved in with him...
Sonra babanız beni beğendi ve onun yanına taşındım.
He's not to be moved.
Hareket etmemesi gerekiyor.
When we had no luck on the underage-sex front, we passed the case on to Narco, thought they might have a better chance getting Bo on a drug charge, and we moved on.
Yaşı tutmayan kız bulamayınca dosyayı narkotiğe devrettik. Belki onların Bo'yu uyuşturucudan içeri alma şansı olabilir diye düşündük. - Ve olayı kapattık.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]