Mute translate Turkish
1,201 parallel translation
I'll be mute, and never speak another word to anyone.
Dilsiz olacağım. Bir daha kimseyle konuşmayacağım.
Are you mute?
Sağır mısın?
Her only consolation is to revisit the places she can't forget... the silent walls where her mute witness waits...
Tek avuntusu, unutamadığı yerleri ziyaret etmek. Sessiz duvarların onu beklediği yerlerde durmak.
Mute main viewer.
Ana ekranı sessize al.
Mute.
Ses kısıldı.
He is a mute!
O bir dilsiz!
Do you still see that Chinese mute?
Hâlâ o Çinli dilsiz çocuğu görüyor musun?
Sir, I've brought you the mute.
Efendim, size dilsiz çocuğu getirdim.
A mute, name unknown, Han Chinese
Bir dilsiz, ismi bilinmiyor, Çin'in Han bölgesinden.
Come here, that mute was not a marut That animal has gone too far!
Buraya gelin, o dilsiz çocuk, bir "kütük" değildi.
I think he's mute.
Sanırım sağır oldu.
Unfortunately, Randy is a mute.
Ne yazık ki Randy dilsizdir.
Mute as a grave, aren't you?
Mezar taşı mısın?
Mute him.
Sustur şunu.
- Mute.
- Sessiz.
Michele, the utmost was the "mute".
En babası "sessiz" ıslıktı.
He turned round when you did the "mute".
Sen "sessiz" yapınca döndü..
- What's with the "mute"?
- "Sessiz" ıslık ne demek?
he was already a mute.
belki de zaten dilsizdi.
- Can't you see that he's mute?
- Dilsiz olduğunu görmüyor musun?
He's mute.
Dilsiz.
A Mute American Girl She Adopted At Birth
Doğumunda evlatlık edindiği dilsiz bir Amerikan kızı.
Read my lips, you stupid deaf-mute.
Hiçbir şeyi beceremiyorsun! Dudaklarımı oku! Seni aptal sağır-dilsiz!
Like a mute in a monologue.
- Bir monologdaki dilsiz gibi.
Are you mute?
Dilsiz misin?
He must be mute from fear.
Korkudan dilsiz olmuş sanırım.
- Mute.
- Sessizde.
Is he mute?
Sence dilsiz mi?
But Sa is a mute.
Daha ameliyat bile olmadın.
We make her mute.
Onu dilsiz yaparız.
A homeless deaf-mute.
Evsiz, sağır ve dilsiz.
As you are mute, you cannot speak, so you grunt a little. Okay?
Dilsiz olduğun için konuşamıyorsun ama biraz hırıldanıyorsun, tamam mı?
- Did the mute speak?
- Dilsiz konuştu mu?
- Lori, you're a mute.
- Lori, dilsizsin.
I'm Lori Craven, the homeless mute.
Adım Lori Craven. Evi olmayan dilsiz.
You speak beautifully for a mute.
Bir dilsize göre çok güzel konuşuyorsunuz.
The beautiful little mute.
Sevimli minik dilsiz.
So, she's jealous of the mute?
Dilsizi mi kıskanıyor?
She has more lines than I do, and she's a goddamn mute!
Senaryoda benden daha fazla konuşuyor.
He was as mute as a fish.
Bir balık kadar sessizdi.
Been a few rare cases... where victims have been rendered permanently mute.
Nadiren hastaların seslerini tamamen kaybettikleri de görülüyormuş.
You're playing the mute game again, aren't you?
Yine dilsiz oyununu oynuyorsun degil mi?
She's playing the mute game again.
- Yine dilsiz oyununu oynuyor.
That's mute for, "you must come."
Bu "Gelmelisin" in dilsizcesi.
Your eyes are mute.
Gözlerin kısık.
With it, I've seen a mute sing "Hallelujah" and a cripple dance.
İnançla, dilsizin "Tanrı'ya şükür" dediğini, sakatın dans ettiğini gördüm.
Mute nuns?
Dilsiz rahibelerin gösterisi mi?
She's a deaf-mute.
Sağır ve dilsizdir.
Mute.
Sessiz.
Angelique's a mute, okay?
- Angelique dilsiz.
- Not any more mute.
- Artık dilsiz değil.