Mutton translate Turkish
371 parallel translation
I couldn't find mutton, so chicken wings will have to do.
Kuzu eti bulamadım, tavuk kanadıyla yetineceğiz.
I found mutton!
Kuzu eti buldum!
Australian mutton... and a lot of people who'd been buried for years... and got up just to eat that mutton.
Avustralya koyunu eti vardı. Bir de, sanki yıllarca mezarda yattıktan sonra... kalkıp o davete gelmiş gibi duran tipler vardı.
-... roast saddle of mutton, Kentish chicken pudding boiled silverside, roast sirloin, chopped steak, grilled kidneys or roast duck.
Ayrıca fırında koyun eti, Kentish tavuk göğsü haşlama gümüş balığı fırında sığır filetosu, pirzola, ızgara böbrek ve ya da fırında ördek var.
Thief! Give me back my mutton joint!
Koyun budumu geri ver!
Give me back my mutton joint!
Budumu geri ver!
You're still ahead of me by half a leg of mutton.
Sen yarım koyun buduyla öndesin.
- A little mutton, my lady?
- Biraz koyun eti, leydim?
There are nine different ways to cook mutton and I know them all.
Dokuz çeşit koyun pişirme yolu var ve ben hepsini biliyorum.
He escaped. Him and Mutton McGuire.
Mutton McGuire'la birlikte.
- The same for Mutton McGuire?
- Mutton McGuire'ı da mı
Oh, Mutton McGuire just put a rope around his own neck.
Ya, Mutton McGuire kendini astı değil mi?
Mutton McGuire was a good soldier.
Mutton McGuire iyi bir askerdi.
It's better than getting hung, like Mutton McGuire.
Mutton McGuire gibi asılmaktan iyidir.
With sheep, we'd have two markets, wool and mutton.
Koyunla birlikte, iki pazarımız olur, yün ve koyun eti.
When they're dead, they're dead as mutton.
Öldükleri zaman gerçekten ölürler.
- Cabbage and mutton.
- Koyun etli lahana.
- That ain't mutton, is it?
- Bu koyun eti, değil mi?
Sorry, I can't eat mutton.
Üzgünüm, koyun eti yiyemem.
So you can see why I don't like mutton.
Neden koyun yemediğimi artık biliyorsun.
I ain't interested in your life story, and mutton's all I got.
Hayat hikayenle ilgilenmiyorum, ve koyunla ilgili anınlada.
You're paying for the mutton.
Koyun eti parası ödüyorsun.
- Are you going to pay for that mutton?
- Koyun etinin parasını ödeyecekmisin?
- I don't like mutton.
- Koyun eti sevmem.
- Mutton.
- Koyun.
Before it's over, you're gonna learn to like mutton.
Cezan bitene kadar koyun etini sevmeyi öğreneceksin.
They'll be clean, mutton chop.
Bunlar yıkanacaklar, koyun pirzolası.
Tell me, Miss Emma, is it true that on the morning of the murders... breakfast consisted of bananas, cookies, and cold mutton soup?
Söylesenize, Bayan Emma, cinayet sabahı kahvaltıda muzların, kurabiyelerin, ve soğuk koyun eti çorbasının olduğu doğru mu?
Cold mutton soup in August. No wonder somebody committed murder.
Ağustosta soğuk koyun eti çorbası.Birisinin cinayete teşebbüs etmesine şaşmamalı.
Because I don't like cold mutton soup. [chuckles]
Çünkü soğuk koyun eti çorbasını sevmiyordum.
The mutton has been slaughtered already!
Koyun kesildi, hazırlanıyor!
This fabric is itching me, it's mutton wool.
Bu yer beni kaşındırıyor, sebebi buradaki koyun yünü.
You see, they got hold of these two fellas, had a bit of fun with them, sent them back dead as mutton, minus... one or two of their spare parts.
Evet. O gün iki misyonerimizi yakalamışlardı, önce biraz eğlendiler sonra bir iki parçaları eksik olarak bize geri göndermişlerdi.
For example in Jordan, I saw men eat... mutton fat and honey for breakfast.
Örneğin Ürdün'de, erkeklerin kahvaltıda koyun yağı ve bal yediklerini gördüm.
Soon you'll lie there dead as mutton.
# Yakında nalları dikeceksin #
" What a mutton-headed dolt was I
" Ne et kafalı bir budalaymışım meğer
He's a.. a piece of mutton, a blob of flesh.
Koyundan farkı yok. Et yığını sadece.
Did you kill at least one, mutton-head?
Ee, ahmak?
You mutton-headed clunk.
Seni koyun kafalı.
Mutton stew kills all smells.
Koyun eti her kokuyu giderir.
Fish, bananas, old pajamas Mutton, beef and trout.
Balık, muz, eski pijama Koyun, sığır ve alabalık
Fish, bananas, old pajamas Mutton, beef and trout
Balık, muz, eski pijama Koyun, sığır ve alabalık
Fish, bananas, old pajamas, mutton...
Balık, muz, eski pijama TELEVİZYON MERKEZİ
Let Fortune but provide me bread of wheat, A gourd of wine a bone of mutton sweet,
İşte şans, bana buğday ekmeği, bir muhafız, şarap ve tatlı bir koyun,
Shoulder of mutton, beans and potatoes?
Kuzu biftek, bezelye ve patates mi?
The nice mutton platter!
Güzel bir tepsi koyun eti!
I'm not talking about the mutton!
Koyun etinden bahsetmiyorum.
Nothing but mutton to eat!
Yenilecek koyun etinden başka bilşey yok!
Next week, we'll start with mutton.
Haftaya koyun etine geçeceğiz.
Eat peas, then mutton.
Bezelye ye, koyun eti daha sonra.
Oh, you mutton-head!
Oh, Seni koyun kafalı.