My father gave it to me translate Turkish
84 parallel translation
My father gave it to me.
- Babam vermişti.
My father gave it to me so as I could have it when I grow up.
Babam, büyüyünce kütüphanemde bulunsun diye bunu bana verdi.
My father gave it to me when I entered the ministry.
Bu saati bana papazlığa başladığım zaman babam vermişti.
My father gave it to me for Christmas.
Babam Noel'de hediye etmişti.
My father gave it to me when he sold the farm.
Çiftliği satınca babam vermişti.
- My father gave it to me.
- Hayır, babam vermişti.
Because... my father gave it to me and I'm giving it to you.
Çünkü... bunu bana babam verdi, ben de sana veriyorum.
My father gave it to me.
Babam verdi.
- My father gave it to me.
Babam verdi.
My father gave it to me.
Bunu bana babam verdi.
Thought you'd like to know about this. My father gave it to me.
Bunlar hakkında öğrenmek isteyeceğini düşündüm.
My father gave it to me, and it's yours if you just let me go.
Arabayı bana babam verdi, yani araba onun ve müsade edersen gideyim.
My father gave it to me when I climbed Mont Blanc.
Mont Blanc'a çıktığımda bu saati bana babam vermişti.
- My father gave it to me.
- Bana babam verdi.
- My father gave it to me when I was 9.
- Dokuz yaşımdayken babam verdi.
My granddad gave it to my father, and my father gave it to me, and...
Büyük babam babama vermişti. Babam da bana verdi.
My father gave it to me.
Onu bana babam vermişti.
Denser alloy. My father gave it to me. I think he wanted me to kill you.
Babam beni yuksek alasimli yaratmis herhalde seni oldurmemi istedi.
My father gave it to me.
Onu babam verdi.
My father gave it to me when I was seven.
Babamı en son gördüğümde bunu getirmişti.
- My father gave it to me.
- Babam onu bana verdi.
- My father gave it to me.
Babam vermişti.
My father gave it to me for my sixth birthday.
Babam altıncı yaşgünümde vermişti.
My father gave it to me.
Babam vermişti.
My father gave it to me when I went to Vietnam.
Vietnam'a giderken babam bana vermişti.
my father gave it to me.
Onu bana babam verdi.
My father gave it to me.
Babam bana verdi.
My father gave it to me.
Babam hediye etti.
My father gave it to me... and told me that one day I would know the man to give it to.
Bana babam vermişti... ve bana demişti ki : birgün.... bunu vermen gereken adamla tanışacaksın.
It's not yours to take. my father gave it to me.
Öylece alamazsın. Babam bana verdi.
My father gave it to me.
Babam vermişti bunu bana.
My father gave it to me, I think.
Galiba bunu bana babam vermişti.
My father gave it to me when I was 12.
Babam ben 12 yaşındayken vermişti.
This? My father gave it to me this morning.
Babam bu sabah onu bana verdi.
My father gave it to me before he died.
Babam ölmeden önce bana vermişti.
My father gave it to me when he realized he was dying.
Öleceğini anlayınca, babam da bana vermişti.
My father gave it to me.
Bunu bana babam vermişti.
One of the Panchos who worked with my father gave it to me.
Babamla çalışan Pancholardan biri bana verdi.
But right then it gave me a nasty feeling to be thinking about them at all... with that briefcase right behind my head that had her father's signature in it... and what that signature meant.
Ama birden bunu düşünmek bile beni rahatsız etti arka koltukta çanta ve babasının imzaladığı başvuruyu hatırlayınca.
- You got it. - My father gave that to me.
- Babam vermişti.
My father sort of gave it to me and Nicky. Gave it to you?
- Babam bana ve Nicky'ye verdi.
It was the same look my father gave me when I told him I wanted to be a ventriloquist.
Babama vantrolog olmak istediğimi söylediğimde bana attığı bakışın aynısıydı.
I think what baseball did for me was it gave me an opportunity to revisit all those moments that I had with my father.
Beysbol bana babamla birlikte geçirdiğim tüm zamanları... yeniden yaşama fırsatı verdi.
I told him that I worked in a dry cleaner, and my father found out about it... and instead of giving me the money after he died... he gave it to me before he died.
Ona kuru temizlemecide çalışmamı anlattım. Ve babamın bunu öğrendiğinde öldükten sonra vermek yerine parayı ölmeden önce verdiğini söyledim.
I know it sounds kind of corny, but it meant a lot to me when my father gave that to me.
- Basit bir kutu. Ama babamın onu bana vermesi benim için anlamlıydı.
And my father just gave it to me.
Ve babam da onu bana verdi.
Well, if only to ask my teacher to let me go home I gave him father's letter in which he asked for it referring to family reasons.
Öğretmenimin eve dönmeme izin vermesi için babamın ailevi nedenleri öne sürerek bunu istediğini belirten bir mektup verdim.
It was my father who gave the horse to me.
Babam verdi.
My father gave me that same bike when I was about his age, and I just wanted to talk to him all about it, you know?
Babam da aynı yaşlardayken bana o bisikletten almıştı, ve onunla bunun hakkında konuşmak istedim, bilirsin işte?
It's nothing. - My father gave it to me.
Hiçbir şey değil o.
He gave it to my father who then gave it to me when I turned 18.
Babama vermiş, sonra 18 yaşıma girdiğimde o da bana verdi.