English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / English → Turkish / [ M ] / My freedom

My freedom translate Turkish

1,090 parallel translation
I would just like the idea of my freedom to be more than a patronizing smear on Claude's face.
Özgürlüğümün, Claude'un alnına kara çalan bir küstahlıktan öte bir şey olması fikri hoşuma gidiyor.
I want my freedom again.
Özgürlüğümü geri istiyorum.
what a way to go. You want me to be an old man's whore for my freedom?
Siz Amerikalıların söylediği gibi ölümün en güzel şekli bu.
Help Xiao Dao to find the gold mine, so that I can buy back my freedom.
Yetişin Xiao Dao için, altın madeni bulsun bir o zaman özgürlüğünü geri kazansın
My happiness, my freedom, my self-respect, it's all here!
Mutluluğum, özgürlüğüm, kendime olan saygım, hepsi burada!
Lose my freedom.
Özgürlüğümü kaybetmekten.
It has taken me this time to find... my freedom.
Özgürlüğümü bulmam zaman... -... aldı. - Özgürlüğünü mü?
I want you to know that I'm fiercely independent and... I don't foresee any tie... which might alienate my freedom, if I may use legal jargon.
Şunu bilmeni isterim ki bağımsızlığıma aşırı düşkünüm ve hukuk diliyle söyleyecek olursam özgürlüğümü devredebileceğim hiç bir ilişki öngörmüyorum.
"... I'd rather have my freedom.
"... özgürlüğümü tercih ederim.
I just feel like I need my freedom now, you know?
Özgürlüğüme şuan ihtiyacım varmış gibi hissediyorum, bilirsin.
I think I need my freedom.
Galiba, özgürlüğe ihtiyacım var.
My freedom.
Hürriyetim.
And I want my freedom and my privacy.
Özgürlüğümü ve mahremimi de geri istiyorum.
The Prince has given me my freedom!
Prens beni azat etti!
Is he going to take back my freedom too?
Özgürlüğümü de elimden geri alacak mı?
I bought my freedom at great cost from your father.
Çok yüksek bir bedelle özgürlüğümü babandan satın aldım.
Could this be the end of my freedom, my salvation, my...
Bu benim özgürlüğümün, kurtuluşumun sonu ola...
"Was this the end of my freedom, my salvation?"
"Bu benim özgürlüğümün, kurtuluşumun sonu muydu?"
I'II sleep here at the carousel, then walk around... drink in the night air... enjoy my freedom... and dream of you.
Burada atlıkarıncada uyurum. Biraz dolaşırım. Gece havası solurum.
I want my freedom.
- Ben özgürlük istiyorum.
In exchange for my freedom and that of my 3 companions we shall give you a fifth share to divide between you.
Benim ve 3 arkadaşımın özgürlüğüne karşılık, paylaşmanız için size 5'te 1 pay vereceğiz.
Freedom is, one might say... in short, freedom means acting according to my beliefs.
Diyebilirsiniz ki, özgürlük kısaca, özgürlük benim inancıma göre hareket demektir.
My dog has complete freedom. How's he like it?
Benim köpeğim tamamen özgür.
Well, I feel in my bones that freedom is a good thing I don't has.
Özgürlüğün, bende olmayan güzel bir şey olduğunu biliyorum.
"I give to the Philippines my solemn pledge... " that their freedom will be redeemed.
"Filipinlilere özgürlüklerini kazanacaklarına dair şerefim üzerine yemin ederim."
Instead of offering me freedom to identify Karibdis, you offer me my life.
Karibdis'in kimliğini teşhis karşılığında özgürlüğümü vermek yerine hayatımı bağışlıyorsun.
Work, my dear... it is freedom...
Çalışmak özgürlüktür canım.
I'm still acquiring values I want freedom in the broad sense not just freedom for the strong I'm a student. I still have time to make a firm decision which will bind me for the rest of my life
Halen daha elde etmeye çalışıyorum. En geniş anlamda özgürlük istiyorum. ... güçle değil.
The freedom to decide my own fate matters most to me I'm a Catholic
Özgürlüğüm, kendi kaderime karar verebilmemdir. Ben bir katoliğim.
I love the town, the world is my country... and my faith is the freedom of thought.
Kasabayı seviyorum, dünya benim yurdum, ve imanım düşünce özgürlüğü.
Defeat my son in a fair fight and you will win your freedom.
Adil bir karşılaşmada oğlumu yen ve özgürlüğünü kazan.
To my mind that's wrongful deprivation of freedom.
Benim kanaatim özgürlüğünden yoksun kılmadır bu.
You planted a dagger in me... and your "freedom" gives you licence to twist it in my heart?
Kalbime bir hançer sapladın ve lanet olası özgürlüğün onu kalbimde çevirmene izin mi veriyor? Ama bitti!
I've decided to trade my virginity for my father's freedom and submit to the King's lustful wants.
Bakireliğimden vazgeçmeye karar verdim babamın özgürlüğü için ve kralın şehvetli isteklerine boğun eğmeye.
Let's go to some snazzy cocktail lounge... and celebrate my new freedom.
Hadi şık bir kokteyl salonuna gidip... özgürlüğümü kutlayalım.
Conklin's life for the freedom of my men.
Conklin'in hayatına karşılık adamlarımın özgürlüğü.
These are my last few hours of freedom.
Bunlar benim özgürlüğümün son saatleri.
And in response to UN guarantees of freedom of navigation for Israeli ships and all shipping in the Gulf of Aqaba and an end to terrorist raids, my government is prepared to announce plans for a full and prompt withdraw ... from the Sinai and the Gaza Strip.
Birleşmiş Milletlerin verdiği İsrail gemileri için Akabe Körfezinde seyahat ve nakliye özgürlüğü ile terör saldırılarının son buldurulacağı teminatı üzerine hükümetimin Sina ve Gazze Şeridinden çekilme çalışmalarına derhal başlayacağını duyurmak istiyorum.
Wouldn't it be far, far better, my love, if we left our senses a certain freedom?
Bazı arzularımızı özgür bıraksak, sence de daha iyi olmaz mı, aşkım?
I will always serve my country... and be a shining beacon of hope to nations the world over, spreading'the true spirit of freedom and liberty... that is America.
Hep ülkeme hizmet edeceğim dünyanın her yerinden uluslara parlayan bir umut ışığı olacağım Amerika'nın sahip olduğu gerçek hürriyet ve özgürlük ruhunu her yere yayacağım.
With my ecclesiastic gift plus the grace of god... and a little help from superman here, I shall bestow upon you the supreme humanitarian blessing... and give you your freedom.
Tanrının lütfuyla birlikte sana vereceğim kutsal hediyeyle ve biraz da şu süpermenin yardımıyla sana en insancıl kutsamayı ihsan edeceğim ve sana özgürlüğünü vereceğim.
it's my gift to you - freedom.
Çünkü... bu sana benden hediye özgürlük.
I risked my whole world, my entire life, to buy your freedom, because I love you, Norm.
Bütün dünyamı riske ettim, bütün yaşamımı, sırf özgürlüğüne kavuşman için çünkü seni seviyorum Norm.
And with 3 teenage daughters who realize that... between them and freedom looms their mother, the idiot... starving myself and running 3 miles a day... around my single bed!
Özgürlükle aralarında durduğuma inanan 3 tane kızımla kendimi aç bırakarak, tek kişilik yatağımın etrafında günde 3 mil koşuyorum!
My father fought for Hungarian freedom and was exiled.
Babam Macarların özgürlüğü için savaştı ve sürgüne gönderildi.
Freedom is my right!
Özgürlük benim hakkım!
I learned one thing, MacGyver... to cherish freedom... for myself... for my Lisa.
Bir tek şey öğrendim MacGyver. Özgürlüğün değerini. Kendim için ve Lisa için.
Creative freedom, practically my own boss, maybe some World Series tickets.
Yaratıcı özgürlük. Neredeyse kendi işimin patronuyum. Belki dünya kupası biletleri.
You know and I know that the only thing standing between Venza getting a life sentence and his freedom is my testimony at his trial.
İkimiz de bir şeyi çok iyi biliyoruz. Venza serbest mi kalacak, yoksa ömür boyu hapse mi girecek... bu benim şahitliğime bağlı.
I would say that, once I was divorced, blissfully divorced, a freedom overcame me, and I was allowed to be the writer, the artist,..... that I was nefer allowed to be within the confines of my prison-like marriage.
Mutlu bir sonla boşandıktan sonra, özgürlüğüme kavuştum. O zaman yazarlık hayatım başladı. Hücre hayatından daha da güç şartlardaki evlilik hayatım boyunca açığa çıkmasına izin verilmeyen sanatsal yönüm artık özgürdü.
Those pearls would mean freedom for my people...
Bu inciler insanlarım için özgürlük anlamına gelebilir ama bunları alamam.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]