English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / English → Turkish / [ N ] / Naivety

Naivety translate Turkish

47 parallel translation
- What naivety... you're the third.
- Bu ne saflık...
You accuse me of naivety.
Beni saf olmakla suçluyorsun.
Your naivety is so sweet.
Tatlı bir saflığın var.
I admire the naivety and enthusiasm of youth
Gençliğin verdiği heyecan, saflık çok güzel.
But... she irradiated a feeling of purity, of integrity, and even of naivety.
Ama... o saflık, dürüstlük, ve hatta toyluk saçıyordu.
I remember my first communion and my first confession clearly i found it very moving and very cleansing i think this experience sprang from a kind of childish naivety
İlk komünyon ayinimi ve ilk günah çıkarmamı hatırlıyorum. Çok duygulandırıcı ve arındırıcı bulmuştum. Sanırım bu deneyim çocukça bir naiflikten ortaya çıktı.
i was eight or six years old naivety is a good thing you can get so close to what you believe without second thoughts or sitting attached i know a lot of people who are happy because they believe
Naif olmak güzel bir şey. İnandığınız şeye o kadar yaklaşabilirsiniz ki, duraksayıp düşünmeden. İnandıkları için mutlu olan birçok insan tanıyorum.
You can't respect that kind of naivety, can you?
- BöyIe bir safIığa saygı duyamam.
It is this naivety that will sink us eventually
Bu saflık bizi boğacak.
There " s one word you missed out there : Naivety.
Orada söylemeyi unuttuğunuz bir sözcük var :
The whole nation was shocked by her youth, her ruthless methods and by her unabashed naivety.
Yasinin kucuklugu ve acimasiz yontemleri butun bir ulkeyi soka sokmustu ve bir de hicbir sey olmamiscasina saf tavirlari...
Your naivety is touching.
Saflığın etkileyici.
Brainwashed into naivety by an old man with a murderous obsession.
Saplantılı bir ihtiyar beyninizi yıkayıp sizi bönleştirmiş.
Our investigation shows innocence and naivety were responsible for changing their fate.
Araştırmamıza göre, kaderlerini masumiyet ve saflık değiştirmiş.
He has this terrible condition called naivety.
Toyluk denen bir durumu var.
Naivety and intelligence always go together.
Saflık ve akıl her zaman birlikte hareket etmiştir.
"whose alluring naivety brings to mind mediaeval art."
"... bir artist mizacına sahip. "
Your naivety is only surpassed by your stupidity!
Sadece aptallığın ve saflığından üstün bastı.
In my naivety, I felt almost flattered that Rossetti had chosen my words to make the woman I loved feel better about herself.
Stüdyoma gelebilirsin. Nalfllğlmden Rosettl'nln, sevdlğlm kadının kendlnl lyl hlssetmeslnl sağlamak lçln benlm sözcüklerlml kullanmasından neredeyse gurur duymuştum.
The truth was that they were cashing in on the naivety of gullible newcomers.
İşin gerçeği, onlar, yeni gelen ahmakların saflıklarını paraya çevirdiler.
That's why people say this is the naivety of men.
İşte bu da erkeklerin ne kadar saf olduğunu gösteriyor.
Your naivety.
Saflığını.
Just the perfect combination of optimism and naivety.
İyimserlikle saflığın mükemmel karışımı yeterdi.
'A " s motive... Was pure naivety.
A'yı suça iten sebep sırf benliğiydi.
I see your esquire is well-trained in the art of naivety.
Görüyorum ki yamağın saflık sanatında iyi eğitim almış.
You are struck dumb by my naivety, Dr. Alfred.
Saflığımdan donakaldınız Dr. Alfred.
Your naivety is staggering!
Saflığın hayrete düşürüyor!
naivety. There's also a difference between getting your hands dirty and being dirty.
Ama yolsuzluğa bulaşmakla yolsuz olmak arasında fark vardır.
Some people might find your naivety really charming, but I don't.
Bazıları senin bu saflığını çekici bulabilir ama ben hiç bulmuyorum.
Don't try that wry naivety with me, Randall.
Şu iğneleyici saf ayaklarını bana oynama Randall.
Forgive my naivety, Moray.
Saflığımı bağışla, Moray.
Your naivety would be charming if it wasn't so dangerous.
Eğer tehlikeli olmasaydı saflığınız etkili olurdu.
Your naivety demeans you.
Saflığınız sizi küçük düşürüyor.
I've tormented you so much because of my naivety.
Size farkında olmadan çok eziyet ettim.
Dawson city, where naivety comes to die.
Dawson City, safların ölmeye geldiği yer.
Zhen, in our job, occasional naivety is more than enough.
Zhen, Bizim meslekte, zaman zaman, gereksiz saflık olur.
Is it naivety?
Saflık mı bu?
It's the height of naivety. If Masoorie uncle was alive, he would've slapped you.
Seni saf, eğer Masoorie hayatta olsaydı, şimdi dayağı yemiştin!
Well, who knew that a side effect of happiness is naivety?
Mutluluğun yan tesirlerden birisinin saflık olduğunu kim bilebilirdi?
That's when he started to improve, and to transform his naivety and evolve into a leader.
İşte o zaman kendini geliştirmeye, saflığından sıyrılmaya ve bir lidere dönüşmeye başladı.
She's paid a very high price for her naivety.
Naifliğinin bedelini çok ağır ödedi.
"Cynical" is a word used by Pollyannas to denote an absence of the naivety they so keenly exhibit.
"Alaycı" Pollyannas tarafından kullanılan bir kelimedir Naifliğin yokluğunu göstermek Onlar çok keskin bir şekilde sergiliyorlar.
Of the naivety I so keenly exhibit?
Çok merak uyandırdığım saflıktan mı?
Maybe in her naivety, she figured it'd be good for her career.
Belki de saflığıyla, Kariyerinde iyi olacağını düşündü.
It's part of American naivety that they tend to believe into the secrets of the others.
Amerikan saflığının bir parçası, başkalarının sırlarına inanma eğiliminde olmalarıdır.
She is the first decent honourable woman I ever met and I'm like... unbelievably turned on by her naivety. I'm in love with Betty too.
Ben de aşığım işte.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]