English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / English → Turkish / [ N ] / Nakedness

Nakedness translate Turkish

98 parallel translation
One cannot open a door without seeing misery in all its nakedness.
Tüm çıplaklığında o acıyı görmeden insan hiçbir kapıyı açamaz.
All our lives we suffered, and our children suffered poverty and nakedness, hunger, sickness, death.
Ömrümüzce acı çektik, çocuklarımız acı çekti yokluk, çıplaklık, açlık, hastalık, ölüm.
Take her garments from her strip the last veil from her body... and she's a chaste Susanna... covering her nakedness with fluttering hands.
Giysilerini al üstünden vücudundaki son örtüyü de çekip çıkar işte karşında çırılçıplak masumiyetiyle Susanna titrek utangaç elleriyle çıplaklığını örtüyor.
Nakedness is simplicity itself
Çıplaklık kendini doğallaştırmaktır.
On my befouled rags, on my skeletal nakedness,
pis paçavralarımın üstüne iskelet gibi çıplaklığımın üstüne
My nakedness may well shame me. I'd go alone, but for the need of your protection.
Çıplaklığım beni utandırdığı için tek başıma giderdim ama korumanıza ihtiyacım var.
I will paint man as God made him... in the glory of his nakedness!
İnsanı, Çıplaklığının görkemiyle Tanrı'nın yarattığı gibi resmedeceğim!
Leviticus : "Thou shalt not uncover the nakedness of thy brother's wife."
Levililer'de şöyle yazar : "Kardeşinin karısını çıplak görmeyeceksin."
Over the brow of my female nakedness
Kadınsı çıplaklığımın kenarında
Stalin's death gave us the right to count exactly what we own. To call both wealth and nakedness... by their real names, to think and talk aloud about our problems and to undertake serious research.
Stalin'in ölümüyle kazandığımız şeyler sahip olduklarımızın tam muhasebesini yapma hem varlıklarımızı, hem de yokluklarımızı adlı adınca anma sorunlarımızı serbestçe düşünüp yüksek sesle dile getirme ve büyük bir ciddiyetle gerçek araştırmalara girişme hakkıdır.
And their black robes blending into the night, they lighted candles and gathered round to observe and to relish her nakedness.
Ve siyah cübbeleri geceye karışırken mumları yakıp, etrafında dönerler ve çıplaklığını hissederlermiş.
And I-I looked up at him, and in my nakedness, I... you may not believe this... I said to him, "Roger, Roger, look at me. Roger, Roger, what do you see?"
Çıplak halimle buna inanmayabilirsin ama gözlerimi onunkilere diktim ve "Roger, Roger bak bana Roger, Roger ne gördün anlatsana." dedim.
We lay locked together, bodies cloaked in a strange radiance delighting in our nakedness
"Birbirimize kenetlenip yattık, bedenlerimizi tuhaf bir aydınlık sarmıştı. " Çıplaklığımızdan haz duyuyorduk.
How can you dare to look upon your father in his nakedness?
Giyinik olmadığımı düşünemiyor musun?
Forgive me for seeing your nakedness.
Siz giyinmeden girdiğim için özür dilerim.
It is a word men use to clothe the nakedness of their killing.
Cinayetlerin ardına gizlendiği sözcüktür.
Your mistake is as plain to see as the nakedness on your face.
Yaptığın şeyin yanlışlığı tıpkı yüzünün çıplaklığı kadar net.
I don't approve of all this nakedness.
Çıplaklığı onaylamıyorum.
My father told me it was wrong to look upon nakedness.
Çıplak şeylere bakmanın yanlış olduğunu söylerdi babam.
You can hide your nakedness in that bush.
Çıplaklığını şuradaki çalıda gizleyebilirsin.
I went inside the mall to the food fair... where the smell of caramel popcorn... and cleaning fluid so overwhelmed me... that I noticed my nakedness...
Alışveriş merkezine girdim, yiyecek bölümüne... karamelli patlamış mısır... ve temizlik sıvısı kokusu beni öyle kendimden geçirmişti ki... çıplaklığımı farkettim...
He saw me in all my nakedness.
Beni tüm çıplaklığımla gördü.
He saw me in all my nakedness.
Sivilcelerini birleştirirsek olabilir.
My nakedness disappeared in the captain's eyes.
Çıplaklığım yüzbaşının gözlerinde kayboldu.
The first thing you learn about surviving in the woods, boy : conceal your nakedness.
Ormanda yaşamak için bilmen gereken ilk şey çıplaklığını örtmendir.
In his nakedness, he appears but a man.
çırılçıplak kaldığında, o da bizim gibidir.
Come on, how about a little nakedness?
Haydi. Biraz çıplaklığa ne dersiniz?
The public has a fascination with celebrity murders involving nakedness.
Ünlülerin çıplak öldürülmesi ilgi çeker.
They've taken over our closets driven us out of our bedrooms by their very nakedness.
Klozetlerimizi ele geçirdiler bizi yatak odalarımızdan o çok çıplak halleriyle uzaklaştırdılar.
What happened to the walk and the nakedness?
Yürümek ve soyunmaya ne oldu?
We had acknowledged our own nakedness and partaken of the forbidden fruit.
Günah meyvesini çıplaklığımız gibi, paylaşıp günah işlediğimizi itiraf etmiştik.
- I want nakedness.
- Çıplaklık istiyorum.
The nakedness covered?
Çıplaklık örtülmüş?
So you weren't trying to entice me just now with your nakedness?
Yani az önceki çıplaklığınla beni baştan çıkarmaya çalışmadığını mı söylüyorsun?
You weren't trying to entice me with your nakedness?
Az önce beni baştan çıkarmaya çalışmadığını mı söylüyorsun?
So, with Buffy and Riley having... acts of nakedness around the clock lately, maybe they set something free. Like a big bursting'poltergasm.
Yani, Buffy ve Riley, çıplaklık gösterisinde bulundukça, belki bir şeyi serbest bırakmışlardır.
Just at that moment, the sun peaked over the mountaintops, illuminating not only my splendid nakedness, but the bus for the Christian Women's Society.
güneş dağın zirvesinden çıkmasıyla sadece benim müthiş çıplaklığımı değil aynı zamanda Hristiyan Kadınlar Kulübü ’ nün otobüsünü de ortaya çıkardı.
From then on, priests kept coming over to this continent trying to convert the Indians, trying to get them to kiss the crucifix, to stop smoking peyote, to cover up their nakedness.
Bundan sonra rahipler bu kıtaya gelmeye başladılar, yerlileri ikna etmeye, haçı öptürtmeye çalıştılar, peyote içmeyi bıraktırmaya, çıplaklıklarını örttürmeye çalıştılar.
Be comfortable... in your nakedness.
Çıplaklığınızdan utanmayın.
Thick, red and slipping- - Your nakedness shadows our safety.
Kırmızı, kalın uykulu çıplaklığın güvenliğimizi gölgeliyordu.
Sometimes I get tired of all the complete nakedness... and I like to be teased a little.
Bazı zamanlarda bütünüyle çıplaklık görmekten bıkıyorum ve biraz karalamak hoşuma gidiyor.
If nakedness...
Çıplaklık...
I mean, the feeling of nakedness... well, there's no nakedness that compares to what it feels like to be naked
Çıplaklık hissi... Bir çıplak... Hiçbir çıplaklık ilk kez birinin önünde çıplak olmak gibi olamaz.
I felt fascination and wonder at the beauty of her nakedness, and I wanted to freeze the world so I could live in that moment for a week.
Çıplaklığındaki güzelliğin verdiği büyülenme ve hayranlığı yaşamıştım. Ve o ânın keyfini bir hafta sürebilmek için dünyayı dondurmak istemiştim.
Shall- - shall affliction or distress or- - or persecution or- - or hunger or nakedness?
Istırap mı, sıkıntı mı? Yoksa zulüm mü, veya aç açıkta kalmak mı?
And while you're at it, cover your nakedness and worship our lord.
Hazır ondayken, çıplaklığınızı örtün ve tanrımıza tapın.
Sharing all your nakedness.
# Tüm akışkanlığını paylaşıyorsun
Cover up your nakedness, immediately!
Hey!
Nakedness.
Çıplaklık.
Your nakedness.
Çıplaklığınız.
- Nakedness tends to work.
- Çıplaklık işe yarar.
naked 460

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]