English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / English → Turkish / [ N ] / Namely

Namely translate Turkish

369 parallel translation
But there are also confessions, which might very well be close to the truth, namely during the times when superstition ruled.
Ama insanların batıl inançlarla yönetildiği zamanlarda gerçeğe çok yakın gelen, itiraflar da vardı.
Namely?
Ne gibi?
"no later than three days before the said exhibition... namely, June 12 of above-dated year. It is- -"
"... yani 12 Haziran günü, yapması konusunda anlaşmaya varılmıştır. "
Namely, who or what is Gladys Glover?
Yani, Gladys Glover kim veya ne?
Namely?
Neymiş o?
Namely you.
Yani sizin.
- Namely sinners.
- Yani günahkârları.
As you can see, Big Jule, the boys are fatigued from weariness, having been shooting crap for quite a while now, namely 24 hours.
Evet. Gördüğün gibi Koca Jule, çocuklar biraz yorgun. Epeydir oynuyorlar. 24 saat oldu.
Namely, that I can complete a tour of the world in 80 days.
Yani ; 80 günde dünya turunu tamamlayacağım üzerine.
Then if you don't come up with something, namely a saved soul, you're liable to wind up policing the library.
Kurtarılmış bir ruhla gelmezsen eğer seni kütüphaneye veririm.
Namely, I cannot marry her anymore. No?
Yani, onunla artık evlenemem.
Namely you.
Baş harfi sen.
WHICHIS NAMELY, " WHAT CONSTITUTES
Bu kurumun verimli elemanı kimdir?
Your Honour, there were some remarks I made yesterday, namely, that I wish to withdraw.
Sayın yargıç, dün davadan çekilmek istediğime dair bazı ifadeler sarf etmiştim.
Namely, himself.
Kendisinden söz ediyor.
I thought namely, that we could have a little chat, in my office.
Belki bir süre büromda konuşuruz diye düşünmüştüm.
Namely, what is the motive of the kanamit people in offering such great gifts to the people of the earth?
Kanamitlerin dünyada yaşayan insanoğluna böylesine muhteşem hediyeleri sunmasındaki asıl amaç nedir?
George Rowton's bank statement - important item underlined, namely a withdrawal of £ 100.
George Rowton'un banka kayıtları - altı çizili yerde 100 sterlin çektiği görülüyor.
Court-Order : According to # 1 ordinance No. 31, 40 the Jewish business, namely the textile shop of the widow H. Lautmann, Hlinka Square 69, is taken over for temporary administration.
Mahkeme Kararı : 31 / 40 hükmünün bir numaralı maddesine göre, dul H. Lautmann'ın giyim mağazası olan, Hinka Meydanı 69 numaradaki Yahudi işletmesi, geçici bir süreliğine devralınmıştır.
Are domination and sovereignty of the people dichotomically opposed, or is this sovereignty of the people itself a kind of Weberian domination, namely legal domination, legitimised by the sovereignty of the people?
Otorite ve halk egemenliği dikotomik olarak birbirine zıt mıdır, yoksa bu egemenliğin kendisi, bir nevi Weberyen bir otorite, yani yasal, meşrulaştırılmış bir halk egemenliğinin ta kendisi midir?
The chasm between the body, which is made of matter, and that which it embodies, namely, the immortal soul.
Vücutlarımız arasındaki sorunlardan oluşmuş bir boşluk ve bunu bünyesinde barındıran kutsal ruh olarak adlandırılan şey.
Let me begin by acknowledging what has become axiomatic in the field of shaving cream distribution, namely that shaving cream, indeed almost all personal hygiene products for men are what we call fashion resistant.
Traş köpüğü pazarlamada klasik bir durumu belirterek başlayayım. Başta traş köpüğü olmak üzere, neredeyse tüm erkek hijyen ürünleri bizim meslektekilerin'modaya dayanıklı'dediği ürünlerdir.
( Both ) Namely that it would indicate future leadership... and, would at the same time, raise Prussia's prestige.
Yani bu, geleceğin liderliğinin bir göstergesi olacağı gibi... aynı zamanda, Prusya'nın prestijini artıracaktı.
As soon as he got to the pigsty, the measures Julian could've taken so the farmers wouldn't notice him weren't, of course, of any use against my Hans Guenther, namely, a certain Klauberg, formerly known as Ding,
Julian domuz ağılına varır varmaz bazı tedbirler alıyordu ki çiftçiler onu görmesinler,... ki elbette görmediler de zaten, Hans Guntherimin aleyhinde bir şey yapmadılar, ismen biricik Klauberg, evvelki adıyla Ding,
Namely?
- Yani?
Namely, our feelings of gratitude to Mr Ebenezer Scrooge.
Bay Ebenezer'e duyduğumuz minnettarlık duygusu.
Commendation for serving as a model to others and for your generous contribution to society namely the preservation of safety and harmony in the community through the re-education and rehabilitation of our nation's convicts over a period of 27 years since the war's end.
Herkese örnek teşkil eden hizmetiniz ve topluma asil katkılarınız, kaldı ki savaşın sona ermesinden itibaren 27 yılı aşkın sürede mahkumların topluma kazandırılması sürecinde toplumda huzur ve emniyetin sağlanması için katkılarınız takdire şayandır.
However, as it is known, this ultimatum... was preceded by one from the Conservative party... with precisely the opposite demands... namely, the immediate release of Sophianos... in order to save the M.P.
Yine de, bilindiği gibi, bu ultimatom... Muhafazakar partiden birinin öncülüğünde yapıldı... tam olarak zıt isteklerle... şöyle ki, milletvekilini kurtarmak için Sophianos hemen serbest bırakılmalı.
Namely?
İsim vermek gerekirse?
namely, that one that would be knowing the explanation of the war to have fond of this end, of Hitler not to have obtained to stop, of this development and this catastrophe.
Çünkü sandım ki savaşın neden böyle bittiğini Hitler'in neden durmadığını gelişme sebebini büyük yıkımın nedenini bilen ya da bilecek olan ilk kişi ben olacaktım.
Namely, that you don't want to sell me to him, I know that now, and that's the most important thing,
Peki bu ne? Saat. Dalga mı geçiyorsun benimle?
If he thinks your coffee is coffee, and not what it really is, namely dishwater, then make coffee for him!
Kahvenizin kahve olduğunu düşünüyorsa ve bulaşık suyu değilse o zaman ona kahve yapın!
Namely, that the state, and that means the police, does more to help and protect the rights of people who already possess a lot anyway.
İşin özü, devlet, yani polis,... çoktan mülk zengini olmuş insanların haklarını koruyup kollamaya daha çok yardım etmektedir.
namely, that you don't want to sell me to him.
Yani beni ona satmak istemezsin.
If that didn't work, we had other effective means, namely castor oil.
Bu işe yaramazsa, Hint yağı dediğimiz diğer bir etkili metodumuz var.
Now, in print, you might wanna go with something like this for the developed nations, namely NATO and the European markets.
Baskıda, gelişmiş ülkeler, NATO ve Avrupa pazarları için böyle bir şey kullanmak istiyorum.
Be with that and we can all get what we want, namely, Tony Amato.
Buna uyarsan hepimiz istediğimizi alırız, yani Tony Amato'yu.
Those ghosts can only be recaptured by the ones who set them free, namely you.
Hayaletleri sadece siz kutuya hapsedebilirsiniz. Çünkü onları siz çıkarttınız.
named after another huxtable, namely her father.
Yine bir diğer Huxtable, yani babası tarafından.
I think it's envy, even though I keep pointing out he's got a 100-percent boy of his own, namely me.
Sanırım imreniyor. Yani ben, onun yüzde yüz mükemmel bir oğula sahip olduğuna dikkat çektiğim halde.
It was the French, namely, Captain Ladoux of le Deuxiéme Bureau who not only added Berlin to your tour, but arranged for the assassination of our poor unfortunate agent on the train.
Fransızdı o, adlandırırsak, Captain Ladoux of le Deuxiéme Bureau sadece turunuza Berlin'i eklemekle kalmadı,... aynı zamanda trende zavallı talihsiz ajanımıza suikast düzenledi.
Namely yours.
Yani sizin.
Your personality left something to be desired, namely a personality.
Çünkü kişiliğin geride arzulanacak pek çok şey bırakmıştı.
When I said out loud what no-one else at that time dared to say, namely that the German political and military leadership was guilty of war.
Ne zaman kimsenin söylemeye cesaret edemediklerini söyledik, Alman siyasi ve askeri liderlerinin suçlu oldukalrını söyledik.
The charges and specifications are conspiracy, assault on federation officers, theft of federation property, namely the Starship Enterprise, sabotage of the U.S.S. Excelsior, willful destruction of federation property, specifically the aforementioned
Suçlar ve açıklamaları şöyle : komplo kurmak, federasyon subaylarına saldırmak, federasyona ait, yıldız gemisi Atılgan'ı çalmak. U.S.S. Excelsior'ı sabote etmek., bilerek, federasyon yıldız gemisi az önce de sözü geçen
Now, what I'm looking for is a particular kind of Frenchie, namely one who is transparently of noble blood but also short on cash.
, hakikaten. Benim aradığım ise belirli bir tür Fransız, yani şöyle, alenen soylu bir nesepten ama parasız kalmış biri.
- Namely?
- Yani?
- Namely..... the rewards of virtue are largely spiritual, but all the better for it.
- Yani faziletin ödülleri çoğunlukla manevidir, ama en az onun kadar güzeldir.
I already knew that the role I was condemned to... namely, to keep quiet and do what I was told... gave me the perfect opportunity to listen and observe.
Ve daha o zamanlar, bana biçilen rolün... yani susup sadece söylenenleri yapmanın... dinlemek ve gözlemlemek için bana büyük imkanlar verdiğini biliyordum.
The moment I distributed the bread, something happened, namely, a special curfew was made within the camp.
Tam ekmekleri dağıtmıştım ki bir şey oldu :
Namely, that society really can't operate, if production is stopped for some time.
Yani, o toplum gerçekten faaliyette olamaz, üretim bir süre durdurulursa.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]