English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / English → Turkish / [ N ] / Namesake

Namesake translate Turkish

120 parallel translation
Accept our thanks, O Lord, for this food... - and bless it to our use for thy namesake - - Amen.
Bizlere bu nimetleri verdiğin için ve onları bizim kullanımıza verdiğin için şükranlarımızı kabul et.
Like his namesake, he killed not wisely, but too well... and did away with eight wives.
Adaşı gibi, akıllıca öldürülmedi ancak çok iyiydi... ve 8 karısından uzakta oldu
He leadeth me in the paths of righteousness for his namesake.
O'nun adına beni doğruluk yoluna sevk eder.
But since he's your namesake, you can go in.
Ama adaşın olduğu için girip bakabilirsin.
- Namesake.
- Aşk hakkında. Aşk hakkında mı?
He leadeth me in the paths of righteousness for his namesake.
Adı uğruna bana doğru yollarda öncülük eder.
"He leadeth me in the paths of righteousness " for his namesake.
Adı uğruna bana doğru yollarda öncülük eder.
- Is my namesake among them?
Aralarında benim adaşımın da olduğunu...
- Incidentally, where is my namesake?
- Aklıma gelmişken, benim adaşım nerede?
This is Diaz, namesake of our beloved president and this is Santillana, namesake of our renowned revolutionary leader.
Bu Diaz, sevgili başkanımızın adaşı bu da Santillana, meşhur devrimci liderimizin adaşı.
That bandit was just my namesake.
O haydutla adaşız sadece.
You must be fair. For your namesake. You can't bully someone like this.
şöhretiniz adına adil olmalısınız bu şekilde birisine zorbalık edemezsiniz
He leadeth me in the paths of righteousness for His namesake.
Onun aşkı, beni doğruluk yoluna yöneltti.
Yours is just a worship for namesake.
Sizinki sadece bir ibadet gereksinimi
I would've done, as Kaish will be just for namesake to bring Laila out of the palace.
Kim bile bilir siz bu kadarını bilin emirlerimi harfiyen yerine getirin Leyla, yı saraydan çıkarmamız lazım
- For namesake only.
- sadece ismen.
- If it isn't my old namesake.
- Bu benim yaşlı adaşım değil mi?
It's called The Namesake Series of cassettes.
Adaş Serileri kasetleri deniyor.
No. Look, I may have inspired a namesake, but I sure as hell didn't sire one.
Bak aynı ismi taşıyor olabilirim ama kesinlikle çocuk benim değil.
What is certain is that this Santa Ana condition, unpredicted by forecasters, is quickly living up to its namesake of the Devil's Wind.
Yayın kuruluşlarına göre bu sene klimalardan verim alamayacağız son dakika şeytanlar kazanarak isimlerini bir yukarı sıraya taşıdılar! Şimdi geri dönüyoruz
How's my namesake holding up?
Adaşım tüm bunları nasıl karşılıyor?
He brings the wrath of the Lord on himself... just like his namesake.
Tanrının gazabını üzerine çekiyor,... tıpkı adının gereği gibi.
I declare this the Al Bundy faucet which, like its namesake, has been dry Io these many months, open.
Tıpkı adaşı gibi aylardır kuru olan Al Bundy musluğunu açtığımı ilan ediyorum.
But now, his memory will live on in his namesake.
Anısı artık adaşında yaşayacak.
"He leadeth me in the paths of righteousness... "... for his namesake.
"Dürüstlük yolunda ilerlememi sağlar."
That's when Ice Woman, your namesake, led her people away from the ice that crushed the villages.
Bu senin adaşın, Buz Kadın'ın halkını, köyleri parçalayan buzdan alıp götürdüğü zamandı.
All the girls... will remain locked in their dormitory... and no food will be served to any boy... until you acknowledge your namesake before God.
Bütün kızlar yatakhaneye kilitlenecekler ve oğlanlardan hiçbirine yemek verilmeyecek Tanrının huzurunda adını itiraf edene kadar.
My namesake canceled on me.
Adaşım benimle olan buluşmasını iptal etti.
My namesake.
Adımı vermişlerdi.
In it, my namesake was never assassinated.
Adaşım asla bir suikasta kurban gitmemişti.
Daniel, you know what you biblical namesake happened?
Şimdi ona tam olarak neler Olduğunu hatırlıyor musun?
The namesake of the store.
Dükkanın adaşı.
- No, Chief. He may be his namesake, but he has a backache all the time.
Adaşı olabilir, ama sürekli beli ağrıyor.
He may be his namesake, but he has a backache all the time.
Adaşı olabilir, ama sürekli beli ağrıyor.
Your namesake would not have stood for that.
Adaşın bunu yapmazdı.
Like his namesake, this quadruped believed we should stand together :
Adaşı gibi bu dört ayaklıda beraberliğimize inandı.
My namesake.
Adaşım.
Your namesake, Langston Hughes.
Adaşınız, Langston Hughes.
- A namesake maybe?
- Adaş olabilir.
You owe your life to your doctor namesake.
Sen, hayatını, adaşın olan doktora borçlusun.
Hamsatou, her daughter's namesake, gave it to her.
O radyoyu ona, kızının adaşı Hamsatou verdi.
Coltrane, would you like to hear some music written by your namesake?
Coltraine, arkadaşın tarafından bestelenmiş bir müzik dinler misin?
Always running around... like your namesake the mouse!
Fare gibi sürekli etrafta koşuşturuyorsun!
I knew your namesake.
Adaşını tanıyordum.
To Julius Caesar, our real host tonight, and to his namesake, my friend, and what we are all of us poised to accomplish together.
Julius Sezar'a bu akşamki gerçek ev sahibimize ve adaşı, dostuma ve hepimizin başarmak için dik durduğu şeylere.
At our namesake, the Moulin Rouge, for instance.
Bunların en iyi örneği Moulin Rouge'dur.
She will go to a house where she's appreciated not where she's a namesake mistress.
Metres yerine konulmayacağı bir eve gelin gidecek.
- No... just a namesake file!
- Hayır... sadece isim listesi var.
It's San Marcos, the orphanage's namesake.
Bu Aziz Marcos. Yetimhaneye adı verilen aziz.
All the girls... will remain locked in their dormitory... and no food will be served to any boy... until you acknowledge your namesake before God.
Bütün kızlar yatakhaneye kilitlenecekler. ve oğlanlardan hiçbirine yemek verilmeyecek. Tanrının huzurunda adını itiraf edene kadar.
It's your namesake's work.
Adasının eseri.
names 324

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]