English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / English → Turkish / [ N ] / Naming

Naming translate Turkish

749 parallel translation
And he's naming his revue after it.
Revüsüne de bu adı verdi.
Nobody's going to cut off their nose to spite their face, naming names in this...
Hiç kimse isim vererek kimseyi karalamayacak.
If our new baby is born before I get back talk Molly out of naming him Hubert will you?
Bebeğimiz ben dönmeden önce doğarsa... Molly'yle konuş adını Hubert koysun, olur mu?
They'll be naming streets after you.
Adını caddelere verecekler.
And naming no names, I will say that it's a family that the angel of death has marked on his invitation list. Heaven forbid.
Tanrı korusun ama, isim vermemekle birlikte bunun Azrail'in davet listesinde olan bir aile olduğunu söyleyebilirim.
And I'm gonna lay charges naming you as accessory.
Suç ortaklığın için suç duyurusunda bulunacağım.
'Have just received personal letter from Countess Anna Staviska naming Cicero as British agent.
'Kontes Anna Staviska'dan almış olduğum bir mektup Çiçero'nun İngiliz ajanı olduğunu dile getiriyor.
And naming this... magnificent plane after me, I can only say, from the bottom of my...
Ve bu şahane uçağa benim adımı vermeniz, sizlere şeyimden teşekkür ediyorum...
I never been one to mince words, but I wouldn't dirty my mouth naming her.
Sözümü hiç sakınmadım ama onun adıyla ağzımı kirletmem.
Are finally naming the day
Nihayet Bir tarih belirledik
Probably gave himself up and is naming names now.
Muhtemelen kendini feda etti ve isimleri ele veriyor.
You will get word from me naming the day and the place... for the meeting of our forces.
Size güçlerimizin birleşeceği günü ve yeri bildiririm.
And we ought to put another sign up over there naming this Grace Purdy Avenue and another sign...
Ve şuraya bir tabela koyup, buraya Grace Purdy Bulvarı diyeceğiz bir tane de...
My birthplace I will not disgrace by naming it.
Doğum yerimin adını söyleyerek lekelemeyeceğim.
"We can talk later about what people in Victorian homes might call'naming the day."'
"Viktorya göçmenlerinin" isim günü "dedikleri şeyi daha sonra konuşuruz."
So I cannot persuade you of the folly in naming Miki's son as heir to the throne of this castle?
Demek ki kalenin tahtı için Miki'nin oğlunu varis göstermenin ne kadar saçma olduğuna inandıramadım seni.
I stole some of the papers out of the secret files naming all the agents in England.
İngiltere'deki tüm ajanların adlarının olduğu bazı gizli belgeleri çaldım.
We're naming a new head of European operations - and you won't be forgotten.
Avrupa'nın başına yeni birini getireceğiz. Ve tabii ki sen de unutulmayacaksın, Mac.
It's bad enough to march in here demanding a place to perform harakiri, but then you quibble endlessly over naming your second.
Harakiri yapmaya uygun yer bulma amacıyla kapımıza dayandığın yetmezmiş gibi bir de kalkmış yardımcın olacak kişi konusunda bitmek bilmeyen bir yaygara kopartıyorsun.
Naming as his heir his great nephew, Octavian!
Mirasçısı olarak büyük yeğeni Octavian'ı belirterek.
We have taken the liberty of naming it after the man who inspired its creation.
Ona, yapımına ilham kaynağı olan kişinin adını vermekte sakınca görmedik.
I'd feel strange naming any.
Ne olduklarını söylemesem daha iyi.
You know how close he came to naming all his rich friends? - No.
Az daha foyamızı meydana çıkaracaktı.
There's no sense naming names, since the enemy is probably listening, and there's no reason I can think of to tell him where we're going to strike.
İsim söylemenin anlamı yok çünkü düşman muhtemelen dinliyordur, ve bana göre düşmana nereye saldıracağımızı söylemenin de bir nedeni olamaz.
- I have written four letters naming names and giving dates.
İsimleri ve tarihleri veren dört mektup yazdım.
And putting their pictures on T-shirts and cereal boxes by signing them up with record companies, naming a restaurant chain after them, Christ, I don't know...
Fotoğraflarını tişörtlerin ve mısır gevreği kutularının üzerine basacaklar. Onlar adına albümler çıkartacaklar, isimleri zincir restoranlarda kullanılacak, Tanrım bilemiyorum!
And he said, "I'm naming it the Jimi Hendrix Experience."
Sonra da "adını Jimi Hendrix Experience koydum" dedi.
When the ever deepening... realization of capitalist alienation at all levels, rendering ever more difficult for workers... the recognition and naming of their own property, leaves them with the alternative of... refusing the totality of their misery or nothing,
Kapitalist yabancilasmanin butun düzeyleriyle derinleserek gerçeklesmesi Isçiler için kendi mülkiyetlerini tanimayi adlandirmayi hiç olmadigi kadar zorlastiriyor, onlari kendi sefaletlerini bütünüyle reddetme ya da hiç bir sey yapmama seçenegi ile basbasa birakiyor.
They'll be naming streets after us.
İsmimizi caddelere sokaklara verecekler.
They'll be naming'streets after me.
Caddelere isimleri benden sonra versinler.
This station has acquired exclusive information... naming Mr. and Mrs. Frank Davis of West Los Angeles... as the parents of the infant in question.
Aldığımız son dakika haberine göre, gizemli bebeğin... ailesinin Batı Los Angeles'dan Bay ve Bayan Davis... olduğu söyleniyor.
Grastner countersued on grounds of adultery naming, among others, Thomas Iverson.
Grastner, diğerlerinin yanı sıra Thomas Iverson zina yaptığı gerekçesiyle karşı dava açmış.
Sloan, who later resigned as campaign treasurer after the Watergate break-in showed up for a deposition in the common-cause suit on disclosure of campaign contributions, and denied naming Haldeman.
Watergate olayından sonra kampanyanın veznedarlığından istifa eden Sloan kampanya bağışlarının açığa çıkarılması konusunda mahkemeye ifade vermek üzere ortaya çıktı ve Haldeman'ın adını verdiğini inkar etti.
The naming of cats is a difficult matter.
Kedilerin adlandırılması zorlu bir meseledir.
Proper naming of her, that the first place to start.
Uygun olarak adlandırılması, bu başlanacak ilk yer.
Like naming her Kizzy was supposed to make her stay put.
Adı Kizzy olunca, olduğu yerde kalacağı gibi mi?
I'm naming him Rembrandt after you.
# Ona, Rembrandt... #... adını veriyorum.
The next thing you know you're in front of a Senate committee naming names.
Sen bu gidişle Senato Komisyonu'nun karşına çıkıp isimler itiraf edebilirsin.
And naming this ship after Chester Nimitz, an active-duty admiral.
Ve bir gemiye Chester Nimitz adını vermek, aktif görev yapan bir amiralin.
Do you have any objection to naming a child Vladimir?
Sence bebeğimize Vladimir ismi takmamda sakınca var mı?
You'll never get witnesses or corroborating evidence against that detective so there's no point in me naming him.
Bu dedektife karşı asla bir tanık ya da kanıt bulamazsınız. Bu yüzden adını vermemin de hiçbir anlamı yok. Anlıyor musunuz?
The biggest argument I ever had with my wife was over naming our daughter.
- Karımla yaptığımız en büyük tartışma kızımıza vereceğimiz isimle ilgiliydi.
I start naming off names like a motherfucker, Jack.
İsimleri bülbül gibi şakımaya başladım.
For as long as anyone could remember... this Indian chief was in charge... of naming all the children that were born in the tribe.
İnsanların hatırlayabilecekleri en eski tarihte kabilenin başında tüm çocuklara isim koyan bir Kızılderili şef varmış.
The naming of names is not necessary.
Adların belirtilmesine gerek yok.
During the last day or two I have taken the work of naming things off his hands.
İki ya da üç gün süresince isimlendirme işini onun elinden aldım.
The naming goes recklessly on in spite of anything I can do.
Ne yaparsam yapayım, isimlendirme işi umarsızca devam ediyor.
- I'm not naming names, but...
- İsim vermeyeceğim ama...
These are their statements naming Chief Karlin as the number-one drug pusher from here to Oxnard.
Buradan Oxnard'a kadarki bir numaralı uyuşturucu satıcısı... Şef Karlin hakkındaki yeminli ifadeleri.
I'M NOT NAMING ANY NAMES.
İsim vermek istemiyorum.
We're naming her after Merle's mama. Oh, hush, hush. Hush, now.
Tamam, sakin ol şimdi.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]