English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / English → Turkish / [ N ] / Nascent

Nascent translate Turkish

45 parallel translation
Just wait until some sweet, innocent freshman gets a crush on you and then you accidentally on purpose break his smitten little heart thus derailing his nascent love life forever.
Tatlı, masum bir çömezin sana çarpılmasını bekle. Sonra onun aşık kalbini kazara ve kasten kır. Böylece onun olgunlaşmamış aşk hayatını sonsuza kadar raydan çıkartırsın.
I found a nascent alien retrovirus bouncing between personnel on Decks 10 and 1 1, but managed to nip it in the bud.
10 ve 11'ci güvertelerdeki personelde... bulaşıcı yabancı bir retrovirus buldum, ama gelişme dönemindeyken üstesinden geldim.
- I know my game's objectives, and they do not include this nascent migraine!
- Oyunumun amaçlarını biliyorum, ve şu anda oluşmaya başlayan migrenimi kapsamıyor.
It's all that nascent testosterone.
- Yeni yeni ortaya çıkan erkeklik hormonlarının etkisi.
But I defy anyone to tell the difference between a nascent vampire... and a freshman girl with a hangover.
Ama akşamdan kalan birinci sınıf öğrencisiyle, kötü kokan bir vampir arasındaki farkı anlayabilecek herkese meydana okurum.
Are you... Nascent mock makers and you so call journalists, let's go... let's...
Yeni eğlence arayanlar, arayın habercileri, hadi durmayın!
Mists of dreams drip along the nascent echo, and love no more
Rüya sisleri başlayan yankının içinde damlıyor ve aşk kalmıyor.
Welcome to nascent city.
Nascent şehrine hoş geldiniz.
there's only one place in nascent city that burns candles of zephyr wax... the pleasure garden.
Nascent Şehrinde, sadece bir yer vardır, Zephyr yağından yapılmış mum kullanılan... - Zevk bahçesi.
GindI leaf I took to market At nascent city.
Nascent şehrinde satmaya götürdüğüm sebzeler.
A halodisk, from nascent city.
bir Halodisk, Nascent Şehrinden geliyor.
Vultan of the dactyls and azura of the zurns are ordered by ming to report to nascent city on third moon for a peace summit.
Dactyl'lerden Vultan'a ve Zurnlerden Azura'ya.. barış zirvesi için, 3. ay doğumunda, Nascent şehrine gelmeleri Ming tarafından emredilmiştir.
Denzins of nascent city, i am happy to announce that the peace summit has been a success,
Nascent şehri Denzinleri, barış zirvesinin.... başarıya ulaştığını duyurmaktan memnuniyet duyarım.
Denzins of nascent city, i am happy to announce that the peace summit has been a success...
Nascent şehri Denzinleri, barış zirvesinin.... başarıya ulaştığını duyurmaktan memnuniyet duyarım.
At this nascent stage they're very fragile and if I leave them for too long, they'll die.
Gelişme zamanlarında çok narinler ve eğer uzun süre yanlız bırakırsam ölürler.
We're working off A nascent profile, But if they were Running for the border, Why drive south From the airport?
Olgunlaşmış profilleri elimizde,... eğer sınırı geçmeye çalışıyorlarsa,... neden havaalanına güneyden gitsinler?
Whoa. We're right here in nascent city.
Tam da nascent şehrine gelmişiz.
The thing i don't get about nascent city is, If deviates aren't allowed,
Nascent Şehri anlamadığım şey... eğer Deviate'ların girişi yasaksa...
The child is not safe in nascent city.
Bu çocuk, Nascent şehrinde güvende değil.
We strike nascent city At nightfall.
gece çökerken Nascent Şehrine saldıracağız. Ama bekle, Hayır, hayr, hayır.
The being is in a nascent state.
Canlı, olgunlaşma evresinde.
Mists of dreams dribble on the nascent echo and love no more.
Düşlerin sisleri yeni doğan akse ve sevgiye damlamıyor artık.
Yet the soles of his feet and the nascent varicose veins in his legs show otherwise.
Ama ayak tabanı ve yeni oluşan varisleri tersini gösteriyor.
We believe we're looking at the travel itinerary of a nascent Al-Qaeda operation.
Bunların El-Kaide operasyonlarının yol haritası olduğuna inanıyoruz.
The bombing was blamed on a nascent AQ cell, but there was never any claim.
Bombalamadan, yeni kurulan bir El Kaide hücresi sorumlu tutuldu, fakat suçu üstlenen biri olmadı.
I think the 17 is interesting because it points to a lot of nascent developments in aerodynamics around that time when transonic and supersonic flight was only just...
Bence 17 çok ilginç, çünkü o zamanki aerodinamik teknolojisindeki yeni gelişmelere dair ipuçları veriyor. Transonik ve süpersonik uçuşların henüz... TU-15.
While deep down, I experienced a nascent sense of a silver lining to this most tragic turn.
İçten içe, bu trajik değişim ile ilgili parlak duygular hissediyordum.
My act is kind of in a nascent stage right now...
Şovum şu an için başlangıç tarzı bir şey...
Nascent neural networking.
Nöral ağın başlangıcı.
It's in the nascent stages and asymmetrical.
Olgunlaşma aşamasında ve asimetrikler.
What you have is nascent osteonecrotic septicemia.
Septisemi Osteonekrotik'den doğan bir hastalığın var.
What I believe Captain Lawrence meant to say is that as long as it takes for Miss Guthrie to emerge from behind that door and lift the ban on Captain Vane- - a decision which, a few hours ago, she said would be taken over her dead body- - then Captain Hornigold over there walks away from our nascent shipping consortium, killing it in its cradle.
Kaptan Lawrence'ın söylemek istediği şey Bayan Guthrie o kapının arkasında ne kadar fazla kalırsa ve Kaptan Vane'in cezasını kaldırmazsa ki birkaç saat önce böyle bir şey yapacağıma ölürüm demişti şurada oturan Kaptan Hornigold da o kadar çabuk yeni oluşmakta olan birliğimizden çıkarak her şeyi başlamadan bitirir.
Cytotoxic t-cells can attack nascent tumor cells.
Sitotoksik t-hücreleri oluşmaya başlayan tümör hücrelerine saldırabilir.
Not to mention, the bite is what brought out your nascent abilities.
Isırığın sana, henüz gelişme aşamasında olan yetenekler verdiğinden bahsetmiyorum bile.
- Russ : Uh, it's... Not... it's a nascent...
- Yeni oluşan birtakım şeyler.
Simon took the mission of Jesus to Rome, where he formalized the nascent Christian Church.
Simun İsa'yı Roma'ya götürme görevini aldı, orada oluşmaya başlayan Hıristiyan Kilisesi'ni şekillendirdi.
For prince Charles nascent rebellion?
Prens Charles için doğmakta olan isyana mı?
And as you're no doubt already surmising, that kind of regulatory pressure has led to soaring prices in the nascent black market.
Tahmin edebileceğiniz gibi, böyle bir düzenleme yeni yeni oluşan karaborsasında uçuk fiyatlara neden oldu.
So it seems entirely likely that cats were tolerated in early human villages because they served a useful role for the nascent farming communities.
Demek ki kedilerin ilkel insan yerleşim yerlerinde insanlarca tölare edilmesi gelişmeye başlayan tahılcılık için önemli bir rol oynamasıyla ilgilidir.
- We had reason to believe you possess certain... nascent abilities. - Okay.
Gelişmeye başlayan belirli yeteneklere sahip olduğunuza inanmamız için nedenlerimiz var.
Tess, if there's something nascent in the air, you'll be the one to find it.
Tess, ortaya çıkmaya hazırlanan bir şeyler varsa senden kaçmaz.
- Yes, caring wife who gave up her nascent career as a theater artist and got a corporate gig to support my theater habit, which has always been a problem in our relationship, and I already have to overcome
- Evet, sefkatli karimin taze tiyatroculuk kariyerinden vazgeçip benim tiyatro aliskanligimi desteklemek için kurumsal bir ise girmesi zaten iliskimizde hep bir sorun oldu. Hem halihazirda karimin
But wait. No, no, no.
Şu an Nascent şehrine giremezsin.
You can't go Into nascent city now.
çatışmaya gireceksin!

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]