Nasty stuff translate Turkish
143 parallel translation
Especially when we made love and I felt your indifference and when I saw you naked at the bidet afterwards - washing off the nasty stuff I'd deposited inside you.
Özellikle de seviştikten sonra senin ilgisizliğini hissettiğim zamanlarda. Ve banyoda, çırılçıplak bidede oturduğun benden aldığın ve çok kötü koktuğunu söylediğin o berbat şeyi yıkayıp durduğun zamanlarda.
- I always drink the nasty stuff.
- Hep berbat şeyler içerim.
Nasty stuff...
Kötü şeyler...
Well yeah, you can traffic in a lot of nasty stuff with your own shipping business
Evet öyle, kendi nakliye işinizle bir çok kötü faaliyet yürütebilirsiniz.
He wasn't active in the really nasty stuff so we didn't track him.
Gerçek bir pisliğe bulaşmadı. Bu yüzden onu yakın takipte tutmuyorduk.
You said he wasn't involved in the really nasty stuff.
Ayrıca, gerçek pislikle alakalı olmadığını söylüyorsun.
If you eat nasty stuff like this -
Dinleyin. Bunun gibi, sağlıksız şeyler yerseniz...
That's some nasty stuff.
Kötü bir yara.
Nasty stuff.
Kötü bir madde.
Nasty Stuff,
İğrenç şey,
Want to be a Chinese, you got to eat the nasty stuff.
Çinli olmak istiyorsan iğrenç şeyler yemek zorundasın.
Figured you two were gonna go kill some more nasty stuff. Not right now.
İkinizin kötü bir şeyler öldürmeye gittiğini sandım.
Damn, that was some nasty stuff!
Lanet olsun, bu gerçekten iğrenç bir şey!
- Oh, that some nasty stuff.
- Oh, bu iğrenç bir şey.
You just wanna avoid talking about all the nasty stuff he's witnessed.
Sadece onun gördüğü pekçok pis şeyin konuşulmasını engellemeye çalışıyorsun.
Nasty stuff.
Pis bir malzeme.
Some pretty nasty stuff got out.
Oldukça hoş kirli bir şeyler dışarı çıktı.
Well, my instincts are telling me if I continue to stand here... I'm gonna be scraping some pretty nasty stuff off my shoes.
İçgüdülerim bana, burda durmaya devam edersem ayakkabılarıma bayağı pis şeylerin bulaşacağını söylüyor.
It's nasty stuff.
Berbat birşeydir.
Whoa, there is some nasty stuff in that atmosphere.
Whoa bu atmosferde bazı pis şeyler var.
Nasty stuff.
Çok pistir.
The movie looks great, but seeing all that other stuff all that disgusting, nasty stuff that's what's taking all the fun out of it.
Film çok iyi gidiyor, fakat diğer şeyleri görmek bütün iğrenç, tiksindirici şeyleri.. ... İşte bütün bunlar benim keyfimi kaçırıyor.
And a lot of other nasty stuff too.
Pek çok çirkin şey yaşanabilir
Marine paint's nasty stuff, huh?
Gemi boyası çok pis oluyor değil mi?
If you did nasty stuff... then I don't want it.
Eğer çirkin birşeyler yaptıysan ben bu parayı istemiyorum.
That's some pretty nasty stuff. That's for sure.
Çok pis bir şey.
Nasty stuff.
Yaman bir şey.
So you bring these guys doughnuts every morning, they yell nasty stuff at your wife, then she comes home happy and makes you a pot roast?
Yani karına açık saçık laflar atsınlar diye o adamlara her sabah çörek alıyorsun ve karın da eve mutlu dönüp sana etli güveç mi yapıyor?
There're lots of other guys taking part in the battles who are thinking up some pretty nasty stuff.
Bu dövüşte böyle iğrenç şeyler düşünen başka bir sürü insan var.
I've heard all sorts of nasty stuff goes on there.
Ben bir sürü feci şey olduğunu duydum.
Nasty stuff!
İğrenç bir şey!
Nasty stuff.
Pis maddeler bunlar.
Crystal meth- - some nasty stuff.
Kristal metaamfetamin berbat bir şey.
And it was pretty nasty stuff.
Hem de hiç hoş olmayan şeyler.
Sulphuric acid is nasty stuff.
Sülfürik asit çok zararlı bir şeydir.
- Some pretty nasty stuff in there, Bob.
İçinde hayli enteresan şeyler vardı. Bob.
Nasty stuff. And not easy to come by.
İğrenç bir şey ve bulması hiç de kolay değil.
Do that really well, we move on to the nasty stuff.
Bunu güzelce yaparsan sonra edepsiz bölümlere geçeriz.
look nasty and stuff, cocoon'em in gaffer tape, nick their van, swap the gear into the new van and bring it back here.
Sert ve tehlikeli görünün, onlari bantla kozaladiktan sonra karavanlarinin arkasina tikariz. mali diger karavana geçirir, ve sonra geri buraya getiririz.
That stuff's nasty, Francis.
- O kadar da güzel değil Francis
That stuff is nasty.
Bu kötü bir şey.
I hate this stuff, tastes nasty.
Nefret ediyorum bundan! Tadı çok kötü.
That stuff has all sorts of nasty side effects.
İlacın bir sürü yan etkisi var.
We'll drink that nasty flavored stuff that my mother gave us for Christmas.
Annemin Noel'de verdiği o iğrenç aromalı şeyi içeriz.
Vicious stuff. Nasty.
- Çok tehlikeli bir şey.
I don't know much about this stuff, but I do know that... Excuse me. That when you hack into a secure operating system... you could pick up some very nasty viruses.
Sanırım bir çeşit arıza olmalı yada... bu şeylerden pek anlamam ama bildiğim bir şey var ki... izninizle.. o da güvenli bir... işletim sistemine sızdığında, çok tehlikeli virüsler kapabilirsin.
This is nasty, heavy stuff.
Çirkin, ağır şeyler.
I have to actually wear a friggin'bra now and rub all this nasty cocoa butter stuff on myself so my skin won't explode.
Tanrım. İnan bana istemezsin. Artık sutyen giymek zorundayım ve berbat kakao yağıyla masaj yapmazsam bir görsen, cildim yırtılacak gibi oluyor.
Wow, that is nasty stuff.
- Çok zararlı bir madde.
Pretty nasty stuff in there Bob.
Epey tehklikeli şeyler vardı, Bob.
Uh, because you let this stuff warm up, and it's is a nasty cocktail.
Çünkü bu mal ısınırsa, sadece pis bir kokteyl olur.
stuff 485
stuffed 27
stuffing 22
stuff happens 27
stuff like that 238
stuff it 26
stuff and nonsense 20
nastya 61
nasty 219
nasty business 22
stuffed 27
stuffing 22
stuff happens 27
stuff like that 238
stuff it 26
stuff and nonsense 20
nastya 61
nasty 219
nasty business 22