English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / English → Turkish / [ N ] / Navigating

Navigating translate Turkish

161 parallel translation
Today's navigating problem :
Günün sorusu :
Navigating in heavy seas at terrible assaults and terrible shipwrecks.
En korkunç fırtınalardan, acımasız deniz kazalarından ve saldırılardan sıyrılıp geldiniz.
With your compass deviation, how are you navigating, captain?
Pusulana göre şu an nerede olmalıyız, Kaptan?
The captain holds a little conference with the navigating officer.
Kaptan seyir subayıyla küçük bir söyleşi de bulunur.
Navigating was dangerous especially between Sado's isles and Noto's peninsula, where the sea was hostile and sowed with reefs.
Tehlikeli bir rotaydı. özellikle de Sado adası ile Noto yarım adası arasında. Su iblislerinin yaşadıkları deniz kayalıkları çok tehlikeliydi.
– Sir, the possibility of successfully navigating... –... an asteroid field is approximately 3,720 to 1. – You don't have to do this to impress me.
– Bana hava atmak için bunu yapma.
Michael, are you questioning my navigating capabilities?
Michael, sen benim yer belirleme kabiliyetimi mi sorguluyorsun?
How come a writer knows so much about piloting and navigating?
Nasıl oluyor da bir yazar, havacılık ve kaptanlık hakkında bu kadar çok şey biliyor?
Good navigating, honey.
Harika yön kavramı tatlım.
I think I've gotten stuff out of you that has nothing to do with navigating this ship.
Sanırım üzerinden eşyaları aldıktan sonra bu gemiyle alakalı hiç bir şey kalmayacak.
I know you're navigating by the stars like the Moors do but I don't know how?
Yönünü, "Moor" lar gibi yıldızlara bakarak belirlediğini biliyorum ama tekniğini bilmiyorum.
First time navigating through a globular cluster, Ensign?
Küresel bir yıldız kümesindeki ilk seferiniz mi Teğmen?
Navigating.
Gidiyoruz.
"... happens that I go into the tailors'shops and the movies... all shriveled up... impenetrable, like a felt swan... navigating on a water of origin and ash.
Görünüşe bakılırsa terzi dükkanı ve sinemaya gidersem... tamamen kurumuş akıl almaz, tıpkı bir kuğunun... "... Suda ilerlemesi gibi.
I'm navigating for both of us, you want to be fair don't you?
İkimiz için de kullanacağım, makul olmak istersin değil mi?
- Oh, no thanks, son. Navigating's a big responsibility.
Yön bulma büyük bir sorumluluktur.
Tuvok was navigating a complicated course.
Tuvok, çok karmaşık bir seyir rotası izlemiş.
I'm having trouble navigating through the energy currents.
Şu anki enerjiye doğru navigasyon problemi yaşıyorum.
What does your logic tell you about navigating a maze that's constantly changing shape?
Mantığın, labirentin sürekli bir şekilde değişmesine ne diyor?
Mr. Centipede, would you please do us the honor of navigating us out ofthis icebox?
Bay Kırkayak, rica etsek bize bu buzdolabından uzaklaşma şerefini gösterir misiniz?
Navigating with my father's old compass to wherever the wind may take us.
Rüzgar bizi nereye götürürse, babamın eski pusulasıyla gemiyi oraya götürmek.
Hey, why don't you two concentrate on navigating?
- Neden siz yön bulucu... olmaya çalıŞmıyorsunuz?
Thousands of light-years from home, navigating by strange stars, trespassing in other people's space, ignoring their laws.
Evden binlerce ışık yılı uzakta, yabancı yıldızlarda gemiyle gezinme, diğer insanların uzayına izinsiz girme, kuralları önemsememe.
It felt like we were navigating through high-speed traffic in a soda can.
Sanki yüksek hızlı trafiği bir soda tenekesinin içinde geçtik.
It will believe we're navigating a minefield.
Mayın tarlası içinde yönümüzü bulmaya çalıştığımıza inanacak.
so as to help their buoyancy whilst navigating down the fjords.
Bu, fiyortlarda seyrederken suya batmamalarını sağlıyor.
Times like these, you have to do your own navigating.
Böyle zamanlarda kendi yolunu kendin bulmalısın.
These shameless odalisques have been seen... navigating down the region's main rivers... towards the military quarters and posts of thejungle.
Bu utanmaz odalıkların yörenin ana nehirleri aracılığıyla ordu karargahları ile orman karakolları arasında gidip geldiği görülmüş.
I'm having trouble accelerating and navigating.
Hızlanma ve seyrüseferde sorun yaşıyorum.
Between the satellites and the spacecraft, it's like navigating an obstacle course.
Uydular ile uzay araçları arasında, bir engelleme rotası navigasyonu gibi görünüyor.
I mean, Leo, everything we do is about navigating our charmed lives.
Leo, bizim yaptığımız her şey sihirli hayatımızı devam ettirmekle ilgili.
We could use a little help navigating down here.
Biraz yardım hiç fena olmazdı.
Navigating against this current is proving to be somewhat... difficult
Bu akıma karşı seyrüsefer görünen o ki bir şekilde... zor
When T'Pol and I were navigating the debris field...
T'pol ve ben enkazların arasından geçerken...
Give me a couple of hours, I could have you navigating a starship.
Bana birkaç saat verirsen, sana yıldız gemim de bir yolculuk yaptırırım.
Took creative navigating, but we should make it to Greenleaf without running afoul of Alliance patrols.
Yaratıcı bir seyir planı oldu ama... İttifak devriyeleriyle karşılaşmadan Greenleaf'e kadar gidebilmemiz lazım.
Sea Adventure, Discovering the Discovery... and the fantastic Navigating with Cabral... offer a 20 % discount for senior citizens.
Deniz macerası, Keşfet, Keşfet... Ve Fantastik, Cabral artır... Yaşlı vatandaşlarımız için % 20 indirimimiz vardır.
For pretending you're not thinking about... missing your tour, finding your phone jack... navigating the old campus.
- Niçin? Şu anda turu kaçıracağını, telefon fişini bulman gerektiğini ve eski kampusu düşünmüyormuş gibi yaptığın için.
Except navigating, of course.
Tabii gezinmek dışında.
Sailed back to St. Luchas, navigating by the stars, of course.
St. Luchas'a doğru açıldık yıldızların yardımıyla, tabii ki.
Sir, with all due respect, that terrain is so rugged... I can't imagine navigating it without a map or a guide.
Efendim, saygısızlık etmek istemem ama arazi öyle engebeli ki harita ya da rehber olmadan ilerleyebileceklerini sanmıyorum.
Navigating?
Yönlendirmek?
After a hard day navigating sewer pipes, there's nothing better than relaxing in a Jacuzzi whirlpool bath.
Lağım borularında yön bularak geçen yoğun bir günün ardından bir jakuzi banyosunda dönmekten daha rahatlatıcı bir şey yoktur.
Mr. Palmer's navigating skills still leave something to be desired.
Bay Palmer'ın yön bulma yeteneği, pek özenilecek bir şey değil.
Now, Teyla, I understand navigating the hive ship wasn't a particularly pleasant experience.
Teyla, anladığım kadarıyla kovan gemisini kullanmak pek de hoş bir tecrübe sayılmaz ha?
Hammerheads use the Earth's magnetic field to follow undersea ridges like road maps, navigating thousands of miles through the oceans.
Çekiç başlar, sualtında miller boyunca sualtı sırtlarını yol haritaları gibi takip edebilmek için dünyanın manyetik alanını kullanırlar.
We just need your help navigating the lab.
Laboratuvarın kullanımında yardımcı olsanız yeter.
- I am self-navigating.
- Ben kullanıyorum.
But with mankind now navigating its future, Spaceship Earth may return to its tumultuous beginnings.
İnsanoğlunun geleceğine yön vermesiyle birlikte Uzay Gemisi Dünya çalkantılı yaşamına dönebilir.
A brokenhearted Olive Snook found herself navigating a minefield of her own making.
Kalbi kırık bir Olive Snook, kendini kendi yaptığı mayın tarlasında yol bulmaya çalışırken bulmuştu.
He'll put you to work navigating one of his ships.
Gemilerinden birine seni yön bulucu olarak işe koyabilir.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]