Neater translate Turkish
51 parallel translation
A neater job has never been pulled in this neck of the woods.
Daha iyisi bu civarlarda daha yapılmadı.
This Dietrichson business, it's murder... and murders don't come any neater.
- Öyle mi? - Şu Dietrichson davası. Bu bir cinayet.
If wedlock's his aim... he couldn't shoot at a neater target.
Eğer amacı evlenmekse ondan daha iyisini asla bulamazdı bence.
I kept my clothes neater, so you wouldn't be ashamed of me.
Elbiselerimi temiz tutmaya başladım böylece benden utanmayacaktınız.
And she couldn't have done it neater.
Daha iyisini yapamazdı..
And it's much neater than last year, Ruby.
Geçen yılkinden çok daha düzgün, Ruby.
But I don't see how it could be any neater.
Fakat daha iyi nasıl olacağını göremiyorum.
Can't you write any neater?
Daha düzgün yazamıyor musun?
- It's neater this way.
- Böyle daha iyi.
It's so much neater than our flat.
Burası bizim evden çok daha tertipli.
- The Germans are neater.
- Almanlar temiz ve düzgünler.
What could be neater?
Daha ne kadar uygun olabilir?
Not to mention neater.
Daha kıvrak olmandan bahsetmiyorum bile.
It's neater than I expected.
Düşündüğümden daha derli toplu.
If you pull this way, dear, you will find it makes a neater stitch.
Eğer iğneyi bu şekilde çekersen, sonuç daha güzel olur.
Well, it makes me feel like I wish it was a little neater.
Şey, daha şey olmasını isterdim. Daha düzenli.
If you wanted us to be neater you'd serve us out of one long bowl.
Gerçekten daha temiz olmamızı istiyorsan bize uzun bir kasede servis yapmalısın.
Your wig would be much neater if you have a comb.
Eğer bir tarak varsa peruk çok daha iyi olurdu.
I'll tell you something, dear. Someday this house will be a lot neater.
Sana bir şey diyeyim mi canım, günün birinde bu ev çok derli toplu olacak.
That pile. Your stuff. You have to keep it neater.
Eşyaların her yere dağılmış durumda.
- I can think of a neater one... how you convinced me to drop everything and get on the first plane to Los Angeles.
- Daha güzel bir tane düşünebilirim... beni nasıl herşeyi bırakıp Los Angeles'a giden ilk uçağa binmeye iknâ ettin.
Doing so without him in the room.... Much neater.
O olmadan yapmak da çok daha zariftir.
Wow! That's a neater trick.
Wow!
I can't take it any more! I should have never wished for a cleaner, neater husband!
Aslında hiç bir zaman temiz ve bakımlı koca istemedim.
I'm neater than Isabelle.
Ben Isabelle'den daha temizim.
You're neater than me, tied up in Bloom and that's it.
Benden de temizsin, Çiçeklere kafayı takmışsın, hepsi bu.
Don't you think these letters are taller and neater?
Sence de bu harfler daha büyük ve düzgün değiller mi?
I guess I imagined something neater, like a smooth hole drilled into a piece of wood. The sort of hole where you might place a wooden peg.
Galiba daha olağan şeyler düşünmüştüm,... sanki bir odun parçasındaki nazik bir kovuk gibi olduğunu,... içine kurşun kalem sokabileceğin bir delik.
Her house looked like Martha Stewart's jail cell, only neater.
- Evinde her şey düzenli ve tertemizdi.
It'll be a neater, happier place.
Orası temiz ve daha huzurlu...
I don't know what to tell you, Allison. It doesn't get much neater than this.
Bundan daha iyisi olamaz.
My way is a whole lot neater.
Benim yolum çok daha kısa.
You know, I'll be neater for you ne time.
Gelecek sefer daha titiz olurum.
But this... Maybe he's getting neater. Everything pointed to that Norman Bridewell dude, right?
Dinle, Dave, şuradaki adamı görüyor musun?
You know, he wouldn't have fallen if his footwork was just a little bit neater.
Bilirsin, ayak hakimiyeti olsa düşmüş olmazdı.
It will be much neater that way
Öyle daha sade olacak.
Used to be a lot neater.
Eskiden daha düzenliydi.
I mean, you can, but I find it looks neater.
Kesin yapardın ama bence böyle daha güzel.
It's so much neater and it won't leave a trace.
Hem daha temiz, hem de izini bırakmıyor.
It seemed neater.
Bu daha kolaydı.
The spirit of the 60-footer, only neater.
On sekiz metrelik teknelerin yapısında ama daha temiz olacak.
With the number of surprise visitors I get, I really got to keep my room a little neater.
Sürpriz ziyaretçilerimin sayısına bakılırsa odamı daha düzenli tutmam gerekiyor.
Thirteen, it makes a neater job.
Onüçüncüsü, bu düzenli bir iş.
It'd just be neater if... I were an only child.
- Tek çocuk olsaydım harika olurdu.
If we could tie that disaster to a Mexican street gang, the whole thing will be a lot neater.
Eğer bu felaketi Meksikalı sokak çetelerine bağlarsak işler daha düzgün bir hale gelecektir.
Place looks neater.
Mekan daha... -... temiz görünüyor.
Skinny velvet hangers make neater closets.
Kadife kaplı, incecik askılarla kıyafet dolaplarını düzene sokacaktı.
Oh, well, I like to keep it neater than this.
Genelde daha derli toplu olur.
Just a little... neater.
Hani biraz daha tertipli.
Neater than what?
Neye göre daha tertipli?
- You need to be neater.
Daha derli toplu olmalısın.