Nectarines translate Turkish

Grapes, nectarines, plums, the black ones, not the red ones.

Üzümler, nektarinler, erikler, ama siyah olanları. Kırmızılar değil.

- Actually, nectarines but....

- Aslında suyunu içtik, ama...

A pound of nectarines, please.

Bir kilo nektar lütfen.

I got you nectarines.

Sana şeftali aldım.

- It was nectarines. - Don't tell me when to hold.

Hatırlıyorum.

Hit me. You sure it was nectarines?

Nektarin olduğuna emin misin?

Nectarines?

Şeftali mi?

It's the third day of competion and nobody's come within 12 nectarines of the pride of Camden.

Yarışmaların 12. günü ve henüz Camden'ın gururunun 12 şeftali yakınına bile yaklaşabilen yok.

- Pomegranates, grapefruits, nectarines.

- Nar, greyfurt, nektarin.

The white nectarines go fast.

Beyaz nektarinler çabuk tükeniyor.

And my garden thrives You should see my nectarines

Nektarinlerimi görmelisiniz!

- Grapes, hay, honeydew... - Uh-huh. - Lettuce, nectarines...

- Üzüm, saman, yeşil kavun, marul, şeftali...

I got more nectarines. You want a nectarine?

Daha şeftalim var Şeftali ister misin?

We have magnificent apples, nectarines, pomegranates - - all grown right here inside the kingdom.

Fevkalade elmalarimiz nektarinlerimiz, narlarimiz var. Hepsi de kralligin icinde yetisiyor.

It's just some things from the Kingdom garden - - some nectarines, some apples.

Krallığın bahçesinden birşeyler - - biraz şeftali, biraz elma.

Nectarines.

- Nektarin. Majorda oynamak için asla yeteri kadar güçlü bir kolun olmayacak.

We should pick up some nectarines.

Gidip biraz nektarin alabiliriz.