English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / English → Turkish / [ N ] / Nibbled

Nibbled translate Turkish

49 parallel translation
I wouldn't let myself be nibbled to death, friend.
Ben olsam riske atılmazdım, dostum.
- But time has nibbled at my pride.
- Ama zaman gururumu örseledi.
I've nibbled enough on your memories.
Hatıralarını yeteri kadar biliyorum.
You've nibbled away at your glass.
- Martha, içkiyi gıdım gıdım içmişsin. - Hayır.
She was a good witch, and she married the white mouse with the red eyes, and he must have nibbled her warts or something because she went up in a puff of smoke almost immediately.
İyi bir cadıydı, kırmızı gözlü beyaz fare ile evlendi, bu fare onun siğillerini falan kemirmiş olmalı çünkü kadın neredeyse bir anda buharlaşıp kayboldu.
I nibbled, I didn't pop. Yeah.
- Kemirdim, atmadım.
Does she enjoy the ears being nibbled?
Kulaklarının dişlenmesinden hoşlanır mı?
I nibbled a few lines of "Hippolytus" the other day at number 32.
Geçen gün 32 numara'da, "Hippolytus" un birkaç repliğini kemirdim.
Well, Nurse Mary nibbled a trotter or two, but oh, Cap, she's such wonderful girl.
Hemşire Mary de bir iki domuz paçası atıştırdı, ama Yüzbaşı, öyle harika bir kız ki.
The cakes in the lounge are nibbled all around the edges.
Fuayedeki kekler köşe bucak saçılmış.
Nibbled cakes, indeed.
Kek kırıntıları, öyle mi?
But this, this is like being nibbled to death by....
Üsteyse, onu mutlaka bulacağız. Ve sanırım soru sormaya nereden başlayacağımı biliyorum.
Like being nibbled to death by cats.
Dr. Jacobs doğru düzgün bir insandır. Tam bir hayırseverdir.
But this, this is like being... nibbled to death by....
Ama bu, bu o şeyler tarafından ölesiye kemirilmekten farksız.
Like being nibbled to death by cats.
Kediler tarafından ölesiye kemirilmek gibi.
I like my nipple to be nibbled on and bit and pulled. I like a little pain.
Ben meme ucumun biraz dişlenip çekilmesini severim. Biraz acıyı severim.
- She nibbled it a bit, dude.
- Biraz dişledi ahbap.
Maybe you nibbled off a little more than you can chew
Nasıl mahvetmişim? Daha kapıdan girerken sen de herkes gibi, "Demek dansçısın." Dansçıymış.
- You nibbled his ear, damn it!
- Kulağını ısırıyordun, lanet olası!
The thought of being nibbled by haddock and carp...
Morina ve sazan balıkları tarafından didikleneceğimi düşündükçe!
- He's been circling the tables for hours... but he hasn't even nibbled at the bait.
- Saatlerdir masaları turluyor fakat bir kırıntı bile oynamadı.
There's something in that water. Something ni-nibbled at my leg.
Bu alt tarafı bir çit.
- Shut up! Probably nibbled on every Devil Dog in the county!
Muhtemelen ülkedeki tüm denizcilerden bir parça almıştır.
Look... you can see here these leaves have been nibbled, these twigs have been snapped off.
Bak... burada yaprakların kemirildiğini görebilirsiniz, bu dallar koparılmış.
"He was dangling his feet off a culvert and a catfish nibbled his toes off."
"Ayaklarını bir dereye uzatırken yayın balığı parmaklarını kapıvermiş."
At this moment, a tame linnet flew towards her, nestled its head between her breasts and nibbled them in wanton play.
Tam o anda, evcil bir ketenkuşu ona doğru uçtu, başını onun göğüslerinin arasına gömdü ve oyunbazca orayı didikledi.
Look he nibbled my clothes.
Baksana elbisem delik deşik oldu.
Something ni-nibbled at my leg.
Bacağımı ısırdı.
"Then he nibbled..."
Sonra birden- -
You just nibbled on its butt.
Poposunu ısırdın.
The sailors nibbled on him and the... and the calamari for days.
Denizciler tarafından pek çok kısmı yenilmişti.
That's the one that nibbled on Alvo.
Alvo'yu dişleyen köpek bu.
She came here, sat down, nibbled the biscuits and dunk...
Geldi, oturdu buraya bisküvileri kemirdi, çayına bandırdı falan.
" when I nibbled your anchovy.
" Vişnelerini dişlediğimde.
I-I nibbled.
Dişledim sadece.
Duct tape nibbled by wildlife.
Bağlanmış ve vahşi yaşama bırakılmış.
And a bird has nibbled here.
Bir kuş da burayı kemirmiş.
When a wolf is howling at a star The clouds have nibbled the sky.
Bir kurt bir yıldıza inlediğinde. Bulutlar gökyüzünü kemirir.
When a wolf is howling at a star, The clouds have nibbled the sky.
Bir kurt bir yıldıza inlediği zaman, Bulutlar gökyüzünü kemirir.
That, my friend, is spinach, or Swiss chard, possibly kale- - but I think it's spinach because I nibbled it a little bit and it tasted like spinach.
arkadaşlarım, bu, ıspanak, yada pazı, muhtemelen lahana- - ama bence bu ıspanak çünkü onu ısırdım 426 00 : 18 : 55,326 - - 00 : 18 : 56,592 ve tadı ıspanağa benziyordu. Bir bakıyım.
'Maybe my body wasn't meant to be stroked...' '.. and nibbled and kissed and held.
'Belki benim bedenim de okşanmak için yaratılmamıştır...''ve ısırılmak, öpülmek, tutulmak için de.'
Well, before we do that... um, would it be all right if I nibbled on your brother's Ding Dong?
Ondan önce kardeşinin malafatını biraz dişlesem olur mu?
Well, hey. We have from nibbled the same source,
Ayni petekten bal aliyorduk aslinda.
Uh, the calendar open to December... the half-eaten cookies for Santa Claus, the nibbled-on carrots for reindeer?
Takvim aralık ayında, Noel Baba için yarısı yenmiş kurabiye Ren geyiği için dişlenmiş havuçlar.
I'm gonna go out on a limb here and assume that he wasn't nibbled to death.
Bacağının koparılmış olmasına rağmen, ölümünün kemirme yüzünden olmadığını varsayıyorum.
Yeah, I think the ferrets have nibbled some of the lower ones.
Dağgelincikleri aşağıdaki limonları dişlemiş galiba.
Having the victim's flesh nibbled off by trout isn't exactly normal.
Alabalıkları kurbanın etiyle beslemek pek normal sayılmaz zaten. Doğru.
Well, Nurse Mary nibbled a trotter or two, but oh, Cap, she's such wonderful girl. She helps me with all my letters. She can do all the German spelling, and she's terribly good at punctuation.
Ölünüzü çıkartın!

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]