Nicki translate Turkish
518 parallel translation
And this afternoon, Rena's guests are Max Renn... controversial president of Channel 83, radio personality Nicki Brand... and media prophet Professor Brian O'Blivion.
Rena'nın konukları Kanal 83'ün tartışmalı başkanı Max Renn radyo karakteri Nicki Brand ve medya elçisi Profesör Brian O'Blivion.
What about it, Nicki?
Sen ne dersin, Nicki?
Very interested.
Nicki...
Nicki, is Max Renn a menace to society?
- Max Renn toplum için tehlike mi?
We'll return to Nicki Brand... and the Emotional Rescue show in just a moment.
Az sonra, Nicki Brand'la Duygusal Kurtarma Şovu devam edecek.
They play rough, rougher than even Nicki Brand wants to play.
Senin oynamak istediğinden de sert oynarlar.
They said that Nicki Brand is definitely not on assignment for them.
- Nicki Brand'ın onlarla işi olmadığını söylediler.
Come to Nicki.
Nicki'ye gel.
Nicki?
Nicki.
They killed Nicki Brand.
Nicki Brand'ı öldürdüler.
A pleasant one, I might add.
Eklemem gerekir ki hoş bir sürpriz. Nasılsın, Nicki?
How are you doing, Nicki? With you as my contact now, perfect.
Temasım sen olunca, kusursuz.
Listen, Nicki I was wondering if, well...
Dinle, Nicki... Merak ediyorum da.. eğer.. sen..
Nicki I'm real sorry.
Nicki Gerçekten çok üzgünüm..
- ( Nicki ) We'll take it.
- Tamam gireceğim..
He's not as weird as I thought he was, and I love you and Nick like my own brother and sister.
Sandığım kadar tuhaf değil, seni ve Nicki tıpkı kendi abim ve ablam gibi severim.
- When did you see Nick?
- Nicki ne zaman gördün?
Nicki, coffee.
Nicki, kahve.
Nicki, Rachel's sister and secretary.
Nicki, Rachel'in kardeşi ve sekreteri.
Who is it, Nicki?
Kim bu adam, Nicki?
- Where's Nicki?
- Nicki nerede?
Stringent security surrounded the funeral of Nicki Marron who was shot at a lakeside retreat by an unknown intruder.
N. Marron'un cenazesinde çok ciddi güvenlik önlemleri alındı. Bilinmeyen biri tarafından vurulan Nicki, Rachel Marron'un ablasıydı.
Is it the man who killed Nicki?
Nicki'yi öldüren adam mı?
Go ahead, Nick.
Başla Nicki.
Nicki.
Selam. Nicki.
- Hi, Nicki. Karen, shit, I didn't see you there.
Karen, lanet olsun, seni görmedim, nasılsın?
It didn't slip away, Martin. You did when you went off to fuck Nicki at my birthday party.
Kaybetmedik, sen doğum günümde Nikki'yle yatınca bitti.
I guess it's'cause my sister Nicki... had a baby when she was 15.
Sanırım ablam Nicki yüzünden... O 15 yaşında doğum yaptı.
Nicki Scibetta's gotta go.
Nick Scibetta öldürülecek.
Nicki, come here.
Nick, buraya gel.
Shut the fuck up, Nicki!
Kapa çeneni, Nick!
- I got a date with Nicki.
- Nicki'yle randevum var.
- This is Nicki.
- Bu Nicki.
Remember I was telling you how Nicki always gets whatever she wants?
Sana Nicki'nin her istediğini aldığını söylemiştim, hatırladın mı?
We're at the movies last night, it's sold out Nicki goes and talks to the manager... right in.
Dün akşam sinemadayız, bilet bitti Nicki gitti ve yöneticiyle konuştu... ve top içerde.
- Nicki?
- Nicki?
- You know Nicki, right?
- Nicki'yi tanıyorsun değil mi?
If I didn't send Nicki over to Todd with these they never would have gotten together.
Eğer Nicki'yi, bunlar için Todd'a göndermeseydim birlikte olmayacaklardı.
I promised Nicki I'd walk her dog for her.
Nicki'ye, köpeğini dışarı çıkaracağıma dair söz verdim.
Donald.
Nicki.
Because once you understand about Nick's mother, you understand Nick.
Nick'in annesini çözmüşseniz. Nicki'de çözersiniz.
This is Nicki, my assistant.
Bu Nicki, asistanım..
Nicki's selling coffee at school, I'm helping her.
Nicki okulda kahve satıyor, yardıma gideceğim.
I was talking to Denise the other day and she and Steve took Nicki to a therapist.
Baksana, geçen gün Denise'le konuşuyordum. Steve'le birlikte Nicki'yi terapiste götürmüşler.
Nicki baby.
Nicki, bebeğim.
Always thinking, there, Nicky, aren't ya?
- Kafan hep çalışıyor Nicki.
The regular guys.
Herzamanki arkadaşlar arkadakiler... ve Nicki Hawkins.
I will.
Teşekkürler Nicki.
Nicki, don't!
Nicki, yapma!
Nicki, don't.
Nicki, yapma.
Nicole? Jesus, it is you! It's Nicki now.
Tanrı'm, sensin, benim Nikki, buna inanamıyorum.