No animals translate Turkish
460 parallel translation
- No animals in there?
- Onun içinde hayvan falan yoktur, değil mi?
They ain't got no animals on the sea.
Denizdeyken hiç hayvanları olmazmış.
He ain't used no animals for a spell.
Bir süredir hiç hayvan kullanmıyor.
There ain't no animals gonna bother you.
Etrafta seni rahatsız edecek hiç hayvan yok.
No animals allowed in the prison.
Hapishane içine hayvan sokulması yasaktır.
A circus with no wagons, no animals, no cages a crazy old magician? . What's it all about?
Arabasız, hayvansız, kafessiz ve yaşlı bir büyücülü sirk.
No animals, no people, no worries.
Ne hayvan, ne de insan var, sorun yok.
Scouts have detected no animals, artefacts or force fields.
Keşif grubu herhangi bir hayvan, cisim veya herhangi bir güç alanı bulamadılar.
No animals.
Hayvan yok.
No animals allowed outside the compound, and most especially not without a leash.
O arazinin dışında hayvanlar tasmasız bırakılmayacak.
I've told you a hundred times, no animals in my bed!
Sana yüz kere söyledim yatağımda hayvan istemiyorum diye. Pohnpei'me zarar verme!
But there would be carbon dioxide in the air even if there were no animals.
Fakat hayvanlar hiç olmasayı havada yine karbondioksit olurdu.
No animals allowed in here.
Buraya hayvan giremez.
There are no animals in there.
Burada hiç bir hayvan yok.
With no money or domestic animals. the Hurdanos have no fertiliser.
Para ve ehlî hayvan yoksunluğu yüzünden Hurdesliler bu toprakları gübreleyemiyorlar.
I hope there are no wild animals around here.
Umarım etrafta vahşi hayvanlar yoktur.
And if we're no more than animals, we must snatch each little scrap of happiness... and live and suffer and pass... mattering no more than all the other animals do or have done.
Hayvandan bir farkımız yoksa, en ufak bir mutluluğa bile sıkıca tutunup diğer hayvanlardan daha farklı bir şey yapmayıp yaşayıp, cefa çekip ve göçüp gitmemiz gerekir.
We'll have our first shipment of animals started down the river in no time.
Zaman kaybetmeden ırmak üzerinden ilk hayvan nakliyatımızı başlatacağız.
The animals will in no way be harmed.
Hayvanlar asla zarar görmeyecek.
There's no remedy, the legs of animals can't be put in plaster.
hayvanlar tedavi edilemez. - Acısı bütün gün sürebilir.
The animals were all agreed, that Johns's house was no place for them.
Tüm hayvanlar, Johns'un evinin onlara göre olmadığına karar verdiler.
But the animals themselves were no better of, with the exception of the pigs and they supreme leader Napoleon.
Ama domuzların ve muhteşem liderleri Napolyon'un haricindeki diğer hayvanlar iyi durumda değillerdi.
It is not safe, because a snake is cold-blooded and anesthetic does not work so well or so quickly with such animals, but there is no other thing to do.
Güvenli değil, yılanlar soğukkanlı hayvanlardır ve uyuşturucu iğne böyle hayvanlarda hemen etki göstermez,... ama yapacak bir şey yok.
No more experiments with animals.
Hayvanlarla deney yapmak yok.
No more experiments with animals.
Artık hayvanlarla deney yok.
No, no, I have an allergy to furbearing animals.
Tüylü hayvanlara karşı alerjim var.
Joseph and Mary couldn't find no place at the inn, so they had to go to the stable among the animals.
Joseph ve Mary, handa bir yer bulamazlar böylece hayvanların yanına gitmek zorunda kalırlar.
There's no need to frighten all the animals.
- Hayvanları korkutmana gerek yoktu diyorum.
No plants, people or animals were left behind.
Hiç bir bitki, hayvan ve insan içerde bırakılmaz.
No. We will not be shooting animals, Mr Kent.
Hayvan avına gitmiyoruz Bay Kent.
No, not only animals.
Hayır, sadece hayvanları değil.
No soldiers will rest, nor animals, nor arms.
Hiçbir asker soluklanmayacak, ne hayvanlar, ne de kollar.
"Unfortunately, no such animals exist."
"Maalesef, böyle bir hayvan yok."
Among all the animals of the plains, the giraffe has no voice.
Çayırlarda yaşayan hayvanlar arasında sadece zürafanın sesi yoktur.
You're no better than animals.
Hayvanlardan hiçbir farkınız yok.
These amazing animals always manage to look sleek and well-fed in this arid region where there seems to be no food and no water.
Bu şaşırtıcı hayvanlar, görünürde hiç yiyecek veya suyun olmadığı bu kurak bölgede daima pırıl pırıl ve iyi beslenmiş bir görünüm elde etmeyi başarırlar.
There's no day-to-day struggle for existence, and the animals enjoy a life of peace and plenty.
Burada varolmak için her gün yapılan mücadeleler yoktur, ve hayvanlar huzur ve bolluk dolu bir yaşamın tadını çıkarırlar.
Animals migrating across the lake from the Kalahari plod through cruel mirages of water that doesn't splash under their feet and they pass phantom trees that offer no shade.
Hayvanlar göl boyunca Kalahari'den göç ediyorlar su gibi görünen, ama üzerine basınca su sıçratmayan acımasız serapların içinden yürüyorlar ve hiç gölgesi olmayan hayali ağaçların içinden geçiyorlar.
Strangely, when deliverance comes at last, the animals show no signs of rejoicing.
Garip bir şekilde, kurtarıcı nihayet geldiğinde, hayvanlar hiçbir sevinç ifadesi göstermiyor.
But still the animals show no sign of rejoicing.
Ama hala hayvanlar hiç sevinç ifadesi göstermiyorlar.
Jonathan told me that you people were no better than animals, and I should've listened to him.
Jonathan bana hayvandan farkınız olmadığını söylemişti. Ona inanmalıymışım.
Lousy, rotten, no good animals!
Yetti artık kirli cinayetleriniz.
Then why has he no compassion for these people living like animals?
O zaman neden hayvanlar gibi yaşayan bu insanlara şefkat göstermiyor?
No, no, I want him fighting rabid wild animals within a week!
Hayır, bir haftada kudurmuş vahşi hayvanlarla savaşacak!
It's a highly toxic nerve gas that appears to have no effect on animals.
Hayvanlar üzerinde etkisi olmayan yüksek derecede zehirli sinir gazı.
No way to treat your animals.
Hayvanlara eziyet etme.
Animals don't just explode into flames for no reason.
Yani, hayvanlar durup dururken patlamazlar.
No, just a couple of hundred kids running around in their underwear acting like complete animals.
İç çamaşırlarıyla etrafta hayvancıklar gibi koşan.
There's no one else there. And they are not naturally animals.
Orada başka hiç kimse yok ve onlar yaradılış olarak hayvan değiller.
- It was no picnic... but those boys are work animals.
- Hiç kolay olmadı... ama bu çocuklar canavar gibi.
We no longer enslave animals for food.
Biz artık yiyecek için hayvanları esir etmiyoruz.