English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / English → Turkish / [ N ] / Nodding

Nodding translate Turkish

265 parallel translation
I have a nodding acquaintance with geography, geometry... astronomy, philosophy, and botany.
astronomi, felsefe, ve botanik... coğrafya ve geometri ile de tanışıklığım vardır.
Sort of a nodding acquaintance.
Aşağı yukarı tanıdık sayılırız.
You have to speak up, Mr. Ashley, for the excellent reason that the Court's stenographer can't record the nodding of your head.
Yüksek sesle konuşmanız gerekiyor ki, Bay Ashley, Mahkeme stenografı baş sallamanızı zapta geçirebilsin.
She only caught us nodding to each other.
Sadece başlarımız birbirine yakınken bizi yakaladı.
He was nodding off... but kept staring at the girl's ass.
Uyuklar gibiydi. Ama sahnedeki kızın kıçını seyrediyordu.
In fact, we're scarcely on nodding terms.
Aslında çok az şey biliyorum.
And in the end, he hung there, a bloody torso with a nodding head just groaning and staring at the crucifix which the father confessor held up to him.
Ve sonunda, sallanan başıyla kanlı bir gövde halinde asılı duruyordu orada sadece inleyen ve günah çıkaran papazın ona doğru kaldırdığı İsalı haça dik dik bakan bir gövde halinde.
I must have been nodding when I gave birth to you.
Seni doğururken kendimi çok kasmış olmalıyım.
Look, at least your old man has got a nodding acquaintance with the real world.
Boşver. Bak. En azından, senin babanın gerçek dünyayla bir tanışıklığı var.
Keep nodding as though I'm still giving orders.
- Kafanı emir alıyormuş gibi sallamaya devam et.
I spent the evening nodding my head like an idiot.
Bütün akşamı, ne konuştuklarını anlarmış gibi kafamı aptal gibi sallayarak geçirdim.
You ram through a parole, and this guy sits here nodding like Solomon.
Şartlı tahliye için zorluyorsun, ve şurada oturan adam Hz. Süleyman gibi kafasını sallıyor.
" Let me know your decision by nodding yes or no,
"Bunu okuyunca, cevabını bana..."
I don't wantyou nodding off at the wheel.
Direksiyon başında uyuklamanı istemiyorum.
Wait. I can understand... Dave nodding off and pervert here having flashbacks.
Dave'in uykuya dalmasını veya şu sapığın geçmişten sanrılar yaşamasını anlayabilirim.
You're nodding, Mr. Miller.
Kafanızı sallıyorsunuz Bay Miller.
- What the fuck are you nodding for?
- Kafanı ne sallıyorsun?
Go back to nodding.
Kafayı sallamaya devam et.
Polite nodding.
Kibarca baş sallama.
I'm not nodding.
Kafa sallamıyorum.
He's still looking at me, nodding his head.
Herif hala bana bakıyor, kafasını sallıyor ve...
He was nodding off... but kept staring at the girl's ass.
Hafif uyukluyordu... ama sahnedeki kızın kıçına bakmaya devam ediyordu.
- I was just nodding.
- Sadece kafamı sallıyordum.
You answer my questions by nodding yes or shaking your head no.
Cevabın evetse, başını aşağı-yukarı ; hayırsa, sağa-sola salla.
"That's fine, Roger," she'd say, nodding her head and smiling.
Başını sallayarak "Çok güzel, Roger." diyip, gülümsedi.
Here's little Ben nodding off.
İşte bu da küçük Ben başını oynatırken.
- I was just nodding.
- Sadece kafa salladım.
He's nodding.
Başını sallıyor.
When I listen to a really good song... I start nodding my head, like I'm saying "Yes!" to every beat.
Gerçekten iyi bir parça dinlediğimde kafamı sanki "evet" dercesine her vuruşta sallarım.
I did not! I was only nodding
Ben söylemedim, sadece kafa salladım.
Nodding, saying yes, no, yes...
Kafanı salla, evet de, hayır, evet...
I'm so comfy, I'm nodding off, actually, which is why...
Öyle rahatım ki, başım öne düşüp uyuyacağım, aslında, bu sebeple...
You sat next to me, night after night, turning pages, nodding, highlighting with your little stupid yellow marker.
Tüm o geceler yanıma oturup sayfaları çevirdin, kafanı salladın o sarı kaleminle önemli yerlerin üstünü çizdin.
Nodding off.
Kendimden geçtim.
Nodding off!
Anladım!
I know a bank where the wild thyme blows where oxlips and the nodding violet grows quite over-canopied with luscious woodbine with sweet musk roses and with eglantine.
Vahşi kekiklerin yetiştiği bir nehir kenarı vardır. Öküz dudağı ve titreyen menekşeler oldukça büyük, sakin ve arı gözlerinin bir araya toplandığı bir yer.
Well a nice mess you've got us into with your nodding head and the deference due to a man of pedigree.
İşte! Başımızı büyük bir belaya soktun. Boyun eğişini ve soylu birine duyduğu saygıyı anlatarak.
Well, a nice mess you've got us into with your nodding head and the deference due to a man of pedigree.
İşte! Başımızı büyük bir belaya soktun. Boyun eğişini ve soylu birine duyduğu saygıyı anlatarak.
You come home and you start nodding.
Eve gelip baş sallamaya başlarsınız.
I'm nodding off!
Uyuyup kalıcam şimdi!
- Why are you nodding?
- Neden kafanı sallıyorsun?
And there a gnarled old tree ls nodding and abiding,
Budaklı, yaşlı bir ağaç var orada, Daima başını öne eğiyor ;
I've never heard of "white liberal nodding guilt."
Hiç "beyaz liberallere kafa sallama suçu" diye bir şey duymadım.
HE'S SMILING AND NODDING BECAUSE HE WANTS ME TO PASS HIM THE BALL.
Gülüyor ve başını sallıyordu çünkü topu ona atmamı istiyordu.
Stop nodding, and stare at me for a second, okay?
Baş sallamayı bırakın da bana bakın, tamam mı?
It was when I saw the nodding dog in the car I realised it was you Michelle was talking about.
Arabadaki kafa sallayan köpeği görünce Michelle'in senden bahsettiğini anladım.
Better say somethin g now Stop nodding, stop smiling Say something
- Gülümsemeyi bırak, bir şey söyle.
Cruel old men, groaning and nodding to hurt her more.
Acımasız ihtiyarlar kafa sallayıp parmakla göstererek ona daha da fazla acı çektirmeye çalışıyordu.
You're nodding.
Kafa sallıyorsunuz.
That stupid nodding you're doing.
- Ne?
- I'm nodding.
- Kafa sallıyorum.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]