English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / English → Turkish / [ N ] / Nonchalantly

Nonchalantly translate Turkish

18 parallel translation
You nonchalantly glide along With grace and charm
Caziben ve zarafetinle Umarsızca süzülürsün
Gaylord Mitty, the Mississippi gambler... puffed nonchalantly on a handmade Havana.
Gaylord Mitty, Mississippi Kumarbazı... umursamazcasına Havana purosunu tüttürüyordu.
Returning nonchalantly after standing everybody up.
Herkes dağılırken oyuna geliyorsunuz.
In about 30 seconds, alfred, he will very nonchalantly ask for a loan from anybody within earshot. Just last week he asked me for the loan of a quarter of a million dollars.
Yaklaşık otuz saniye içinde, Alfred işitme erimi içinde olan herhangi birinden normal bir şeymiş gibi borç isteyecek.
Think I can nonchalantly get my underwear off by the time he gets here?
Acaba o buraya gelmeden önce çaktırmadan külodumu çıkartabilir miyim?
Better than being nonchalantly cold.
Her şeyi ciddiye almaktan iyidir.
Please have your retainers nonchalantly grant her entrance.
Kouga'lı bir kadın bizi ziyarete gelecek. İçeriye girmek isterken, ona karşılık vermeden kolaylık gösterin lütfen. Aynısı hizmetkarları içinde geçerli.
- # # [Whistling Nonchalantly] - No, no, no, no.
Hayır, hayır, hayır, hayır.
There's no way I wouldn't know my own boyfriend... she nonchalantly says that he's her boyfriend?
Kendi erkek arkadaşımı bilmememin imkanı var mı? Bu konuda ağzı sıkıydı. Şimdi soğukkanlı bir şekilde konuşuyor.
I tried to say that nonchalantly but I didn't pull it off!
Şakayla karışık söyledim ama beceremedim!
- What if I'm with Edgar West. We're playing golf, and he just turns to me, sort of nonchalantly, and says,
- Mesela Edgar'la beraberim ve birlikte golf oynarken bana şunu sordu : " Luke Brandon'ın neden Dantay
Aw. Innocent babies whistling nonchalantly.
Masum bebekler ilgisizce ıslık çalıyor.
They could choose which of the two and do it nonchalantly.
İkisini de seçip umursamadan yapabilirler.
( whistling nonchalantly ) Whoa! Look at you, strutting around, like you're Toad of Toad Hall.
Şuna bak hele, Kurbağalı Salon'daki Kurbağa gibi kasılıyor.
Do you think a baddie is going to nonchalantly climb into this seat when it says on it quite clearly, "Pull to eject."
Sence bir kötü adam üzerinde açıkca "fırlatmak için çekiniz" yazan bir koltuga oturur mu?
Approach her nonchalantly.
Soğukkanlı yaklaş.
I know what you say are your true feelings ; are not so. I'm not going to pretend to understand, accept or act nonchalantly.
Söylediklerinin gerçek duyguların olmadığını bildiğim halde anlamış, kabullenmiş, pes etmiş gibi davranmayacağım.
Nixon was also pissed-off because Tito was nonchalantly smoking Cuba cigars, delivered to him directly by Fidel Castro.
Nixon ayrıca kızgındı çünkü Tito kayıtsızca Küba puroları içiyordu, kendisine doğrudan Fidel Castro tarafından gönderiliyordu.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]