None of that is true translate Turkish
62 parallel translation
It's okay if none of that is true.
Hiçbiri gerçek değilse sorun yok.
None of that is true.
Bunların hiç birisi doğru değil.
But none of that is true... is it?
Fakat bunlardan hiç biri doğru değil... öyle değil mi?
What was made public aboutthe Event Horizon, that she was a deep space research vessel, that her reactor went critical, and that the ship blew up, none of that is true.
Event Horizon kamuoyuna uzay araştırma gemisi olarak tanıtılmıştı. Reaktörünün aşırı ısındığını geminin patladığı ve mürettebatının öldüğü açıklanmıştı ama bunlar doğru değil.
Look, mom, none of that is true.
Anne, bak, bunların hiçbiri doğru değil.
- None of that is true.
- Bunların hiçbiri doğru değil.
None of that is true.
Hiçbiri doğru değil.
None of that is true. I dont know what that little shits been telling y
Bunların hiçbiri doğru değil. Bunları sana neden söyledi anlamadım.
- What you heard the other day, none of that is true.
- Duyduklarının hiçbiri doğru değil.
Well, Nigel. None of that is true.
Nigel, bunların hiç biri doğru değil.
None of that is true!
Bunlar doğru değil.
Okay, I'm sorry, none of that is true.
Tamam, özür dilerim. Hiçbiri doğru değildi.
None of that is true.
Hiçbiri doğru değil ki.
You know none of that is true.
Doğru değil bunlar, biliyorsun.
None of that is true.
Öyle değil çünkü.
I feel like I know you better than anyone else in the world, and then when you look at me, it's like none of that is true.
Seni herkesten daha iyi tanıyorum gibi geliyor. Ama bana öyle bakıyorsun ki sanki bunların hiçbiri gerçek değil.
None of that is true.
hiç biri doğru değil.
None of that is true, Ron.
Hiçbiri doğru değil Ron.
None of that is true.
- Bunların hiçbiri doğru değil.
none of that is true.
Bunların hiçbiri doğru değil.
But none of that is true.
Ama hiçbiri doğru değil.
None of that is true.
- Hiçbiri doğru değil.
That's not true, none of that is true.
Bu doğru değil. Bunların hiçbiri doğru değil.
None of that is true!
Söylediklerinin hiçbiri doğru değil.
Oh, dude, none of that is true.
Dostum, bunların hiçbiri doğru değil.
Of course I'd do anything to save my daughter, but none of that is true, Oliver.
Ama bunların hiçbiri doğru değil Oliver.
Is it true that none of you noticed when he left last night?
Gerçekten hiç birinizin dün gece ayrıldığından haberi yok mu?
But in a situation... where it appears as if you've got the best of all possible worlds... in order to get on like you were, the discovery that none of that was true... and to make a tenth of that true, you had to fight all day long... is something that you can't explain.
Ama bu öyle bir durum ki... herkes olunabilecek en iyi konumda olduğunuzu düşünür. Eski hayatınıza devam etmek istersiniz. Ama aslında bütün bunların yalan olduğunu... onda birini gerçekleştirmek için hep mücadele etmeniz gerektiğini... açıklayabilmeniz imkansız.
None of that story is true what Mike said about the cannibals.
Mike'ın yamyamlar hakkında anlattığı şeylerin hiç biri gerçek değil.
Please, admit that none of this is true!
Bunların gerçek olmadığını söyle lütfen.
But suppose I said to you that... none of this was really true, that this is all... a façade I've been putting on. That somehow I had access to... your deepest feelings, needs and thoughts... and that I've been playing this character just to... win you over, to get you to like me, make you happy?
Ama varsayalım ki sana bunların hiç birinin doğru olmadığını, bunun bir dış görünüşten ibaret olduğunu bunları senin en derin duyguların, ihtiyaçların ve düşüncelerin için olduğunu ve benim bu karakteri sadece senin mutlu olman için yaptığımı söylüyorum.
Dear Angel, I was at church Easter Sunday... and the minister was talkin about the mystery of faith... how easy it is to doubt what you can't prove... and how even though none of us saw the miracle in the Lord's tomb that day... alls we had to do was believe in it hard enough and it would be true.
Sevgili Melek, Paskalya Pazarı'nda kilisedeydim... ve rahip inancın gizemi hakkında konuşuyordu... kanıtlayamadığın şey konusunda ne kadar kolay şüpheye düşebileceğine... ve o gün hiçbirimiz Tanrı'nın türbesinde mucizeyi görmesek de... tek yapmamız gereken buna sıkı bir şekilde inanmaktı ve böylece o gerçek olacaktı.
No, none of that stuff is true.
Hayır, hiçbiri doğru değil.
It's not... None of that stuff is true.
Orada yazan hiçbir şey gerçek değil.
Well, even if that were true, it's none of our business, is it?
Öyle bile olsa, bizi ilgilendirmez, öyle değil mi?
None of what I said is true, you know that as well as I do.
Söylediklerimin hiçbiri doğru değil, benim bildiğim kadar sen de biliyorsun.
So none of that stuff is true, then?
Demek hiçbiri doğru değil, ha?
Doctor, we both know that none of what you are telling me is true.
İkimiz de anlattıklarınızın doğru olmadığını biliyoruz.
I am Dr. Barnes, and I promise you that none of this is true.
Ben Dr. Barnes'ım ve sizi temin ederim ki bu dediklerinin hiçbiri doğru değil.
All girls say that, dude, and none of it is true.
Bütün kızlar böyle diyor dostum, ama doğru değil.
Hey, none of what that guy just said is true.
Bu adamın demin söylediklerinin hiç biri doğru değil.
None of that is true.
Söylediklerinin hiçbiri gerçek değil.
Listen. Everything that they're saying about me, none of it is true.
Benim hakkımda söyledikleri hiçbir şey doğru değil.
All of that is true... but none of it is really you.
Bunların hepsi doğru ama bunların hiçbiri gerçekten sen değilsin.
What becomes of you and General Ludd once you board that plane is none of my concern... though it is worth noting that a true luddite would burn the plane rather than fly in it.
Bu uçağa bindiğinde senin ve General Ludd'ın başına gelecekler beni alakadar etmez. Şunu da bil ki gerçek bir makineleşme karşıtı kişi uçağa binmektense onu yakar.
And then the man that I'm seeing is making me all kinds of promises- - none of which may actually be true.
Sonra da bana bütün o sözleri veren görüştüğüm adamın hiçbir sözünün aslında doğru olmadığını gördüm.
! Don't you realize that even if everything you're saying is true, because of how it was obtained, none of it can be used against...
Söylediğiniz her şey doğru bile olsa, edinilme şekli yüzünden hiçbirinin kullanılamayacağının...
- None of this is true! - That was the extent of my relationship with her.
- Onunla olan ilişkim sadece bundan ibaret.
And it's true that none of these things is damning enough to detain Louis.
Ve evet bunlar Louis'i suçlamak için yeterli deliller değil.
- Well, none of this is true, but I said that to you in real life before Brakebills.
- Bunların hiçbiri doğru değil. Ama Brakebills'ten önce gerçek hayatta bunu sana söylemiştim.
None of that is true.
- Yalan.