None of this is true translate Turkish
35 parallel translation
And if it's a trap,... and none of this is true,... I'm gonna set the church on fire with all of you in it.
Eğer bu bir tuzaksa ve hiçbiri gerçek değilse kiliseyi siz içindeyken ateşe veririm.
None of this is true.
Bunların hiçbiri doğru değil.
Please, admit that none of this is true!
Bunların gerçek olmadığını söyle lütfen.
None of this is true!
Bunun hiçbiri doğru değil!
None of this is true.
Annem öldü!
None of this is true.
Hiçbiri doğru değil.
Jason... none of this is true.
- Jason, bunların hepsi yalan.
None of this is true.
Bunların hiç biri doğru değil.
None of this is true, is it?
Bunların hiçbiri doğru değil, değil mi?
If none of this is true, we accelerate a photon beyond the speed of light, and it ends up creating a time hole and destroying the universe?
Ya bunların hiçbiri doğru değilse ve biz bir fotonu ışık hızından hızlı hale getirip en sonunda bir zaman çukuru yaratarak evreni yok edersek?
My mother was disturbed. So... Maybe none of this is true.
Annem çok huzursuzdu.
Mom told me none of this is true.
Annem bana bunların doğru olmadığını söyledi.
I am Dr. Barnes, and I promise you that none of this is true.
Ben Dr. Barnes'ım ve sizi temin ederim ki bu dediklerinin hiçbiri doğru değil.
I know none of this is true.
Hepsi yalan.
- None of this is true.
Bunların hiçbiri doğru değil.
None of this is true, any of it.
Bunlar doğru değil, hiçbiri değil.
Okay, none of this is true.
Tamam, bunların hiçbiri doğru değil.
None of this is true!
- Bunların hiçbirisi doğru değil!
None of this is true.
- Bunların hiçbiri doğru değil.
If you think none of this is true, and I'm crazy, there should be no problem with Grandad seeing Angie, right?
Cameron kes şunu! Bunların hiçbirinin doğru olmadığını ve deli olduğumu sanıyorsan, büyükbabamın Angie'yi görmesinin sakıncası yoktur, değil mi?
- None of this is true! - That was the extent of my relationship with her.
- Onunla olan ilişkim sadece bundan ibaret.
No, no. None of this is true.
Hayır, hayır, bunların hiçbiri doğru değil.
No, none of this is true.
Emin olun, asla buluşmadım...
- Well, none of this is true, but I said that to you in real life before Brakebills.
- Bunların hiçbiri doğru değil. Ama Brakebills'ten önce gerçek hayatta bunu sana söylemiştim.
None of this is true.
Bunların hiçbiri doğru değil, klasik gerçekliğe elveda deyin.
But suppose I said to you that... none of this was really true, that this is all... a façade I've been putting on. That somehow I had access to... your deepest feelings, needs and thoughts... and that I've been playing this character just to... win you over, to get you to like me, make you happy?
Ama varsayalım ki sana bunların hiç birinin doğru olmadığını, bunun bir dış görünüşten ibaret olduğunu bunları senin en derin duyguların, ihtiyaçların ve düşüncelerin için olduğunu ve benim bu karakteri sadece senin mutlu olman için yaptığımı söylüyorum.
- None of this stuff is true.
Hiçbiri doğru değil.
Well, maybe none of this is really true.
Belki de hiçbiri doğru değildir.
He's a lawyer, an amateur photographer, he lives in Washington - - all this stuff and none of it is true.
Washington'da yaşıyormuş falan filan. Hepsi yalanmış.
All this stuff is coming at you and none of it's true but nobody believes you.
Üzerinize bir sürü şey geliyor ve hiçbiri doğru değil ama kimse size inanmıyor.
- Whoa, whoa, even if any of this is true- - and I assure you none of it is- - you don't have a lick of evidence.
- Hop, hop, bunların birisi doğru olsa bile- - ve sizi temin ederim hiç biri doğru değil- - sizde kanıttan eser yok.
But... if what you're saying is true, then none of this is real.
Ama... eğer söylediklerin doğruysa, O zaman hiçbiri gerçek değildir.
It's not true. None of this stuff is true.
Doğru değil hiçbiri doğru değil.