Nooner translate Turkish
49 parallel translation
- For a nooner.
Öğlen keyfi için.
I want you to come home for a nooner.
Öğlen keyfi için eve gelmeni istiyorum.
A nooner?
- Öğlen keyfi mi?
I'm getting me some nooner!
Öğlen keyfi için eve gidiyorum.
- Nooner? - Yeah.
Eve mi?
Al, nooner is when you have sex in the middle of the day.
Al, öğlen keyfi dediğin günün ortasında seks yapmak demek.
If you get home before 1 : 00 for a nooner you win $ 10,000 and a trip to Tahiti.
Eğer öğlen seksi için 1'den önce eve gidersen, 10 bin Dolar ve Tahiti'ye bir seyahat kazanıyorsun.
The nooner.
Öğle tatilinde.
It's almost time for my nooner.
Öğlen arası geçiyor nerdeyse.
Stop complaining, you always wanted a nooner.
Şikayet etmeyi bırak. Her zaman öğlen yapmak istemiştin.
My only nooner. I swear to God!
Ama sadece oydu, yemin ederim.
I could've been having a nooner.
Kestiriyor olabilirdim.
She's off having a nooner with Blondie Bear, remember?
Sarışın ayıcıkla öğle kaçamağında, hatırladın mı?
- You know, nooner.
Bilirsin, öğle kaçamağı.
I left a message on your machine... see if you wanted a lift to tomorrow's nooner.
Telesekreterine mesaj bıraktım. Yarın akşam toplantıya gelebilirsin.
Gibbs leaves with a woman and your only thought is : nooner.
Gibbs bir kadınla çıkıyor diye hemen "öğlen kaçamağı" diye düşünüyorsun.
Carter Jarecki just left for a nooner with his mistress.
Carter Jarecki metresiyle kaçamak yapıyor.
So I was hoping that we could reschedule our nooner to an eighter or a niner.
Bu yüzden öğleden sonraki planımızı sekiz ya da dokuza alabileceğimizi düşünüyorum.
Then we can assume the girl he's with is called "Nooner."
Öyleyse birlikte olduğu kızın bir öğlen sevişen olduğunu varsayabiliriz.
Nooner, nooner Nolan's gonna spoon her
Öğlen sevişen, öğlen sevişen Nolan sarılacak ona
- I know a nooner when I hear one.
- Öğle hovardasını şıp diye anlarım.
Mike, I am offering you a nooner.
Mike, sana bir öğle sevişmesi öneriyorum.
You're asking my permission to take a nooner?
Öğlen keyfi için izin mi istiyorsun?
So it is a nooner.
Yani bu bir öğlen keyfi.
Leslie, it's not a nooner.
Leslie, bu öğlen keyfi değil.
For our nooner, which is a cute word.
Öğlen keyfimiz için, ki bu da tatlı bir kelimeymiş.
Bought himself a nooner with a younger version.
Daha genç versiyonu olan bir öğlenci almış.
Well, the nooner thought differently.
Seks partnerim için hiç de öyle değildi.
Did you even know the nooner's name?
Adamın adını öğrendin mi?
You should have led with the nooner info, and I might have waited.
Yemek aranda seks yapacağımızı söyleseydin bekleyebilirdim.
I get in a breakfast flapjack, a nooner an after-lunch, pre-nap slap, a post-work, traffic-jam slam a pre-dinner spinner, an after-dinner dink a dog-walk leash-pull and then I round it out with a midnight snack-whack if my folks are asleep.
Bir kahvaltıdan önce attırırım, bir öğlen... öğleden önce, şekerlemeden önce, işten sonra, sıkışık trafikte... akşam yemeğinden önce şaklatırım, yemekten sonra patlatırım... köpeği gezdirirken çekerim... sonra annemle babam uyuduysa bir gece yarısı abur cubur... otuzbiriyle bitiririm.
No, it's about sneaking out for a nooner.
Hayır, gizlice öğleden sonra kaçamağı yapmak hakkında.
A nooner's when you have dessert in the middle of the day, right?
Öğleden sonra kaçamağı günün ortasında tatlı yemektir, değil mi?
And now, I am headed home for a "nooner," which is what I call having pancakes for lunch.
Şimdi de ben bir öğlenci için eve gidiyorum, bu öğlen yemeğinde krep yemeğe verdiğim ad.
Or a nooner at the port authority bus terminal?
Ya da öğle üzeri otobüs terminalinin idare ofisinde.
Because Yuri talks faster than a cheerleader after a nooner under the grandstands.
Yuri'nin de ağzı torba değil ki büzesin.
So he drives home from work for a nooner, he wakes her up at 3 : 00 A.M., he runs in from mowing the lawn.
İşten eve biraz keyif yapmaya geldi. Karısını saat 3'de kaldırdı.
So it looks like when jeffrey touched the cabbie, The cabbie switched with his wife, Who was having a nooner with her contractor.
Görünüşe göre Jeffrey taksiciye dokunduğunda taksici, onu ev sahibiyle aldatan karısıyla beden değiştirmiş.
Hey, tomorrow, you want to see if you can get off work so we can have a nooner that lasts till, like, I don't know, like, 6 : 30? There's a game on that I want to see.
Hey, yarın, işten çıkabilirsen saat 6.30 gibi öğlen keyfi yapabiliriz? Görmeni istediğim bir oyun var.
This is my first nooner.
- Bu ilk öğlen yemeğimdi. - Sahi mi?
Yeah, I know, but, uh, the time and, uh, um... a nooner isn't a really good excuse for being late.
Evet, biliyorum ama zaman öğlen yemeği, geç kalmak için iyi bir bahane değil.
Probably thinks I'm out grabbing a nooner.
Muhtemelen biriyle yattığımı sanıyor.
I'm meeting Trudy for a nooner at the Old Colony Inn.
Öğlen keyfi için Old Colony Inn'de Trudy ile randevum var.
So's my nooner with Trudy.
- Trudy'le olan öğlen keyfimde öyle.
That's early for a nooner.
Öğlen keyfi için biraz erken.
It sounds better than a nooner.
Kulağa iş arasında seks yapmaktan daha iyi geliyor.
Yeah, the real estate lady, but she was a nooner!
Sosyeteden bir hanım.
- I know what a nooner is.
Öğle kaçamağının ne olduğunu biliyorum, Charles.
This is a nooner?
Bu öğle kaçamağı mıydı?