Nose translate Turkish
15,011 parallel translation
That woman will not forget Marigold while the girl is under her nose.
Burnunun ucundayken o kadın Marigold'u unutamayacak.
And all the time, I was being led by my nose through a dark alley to a dead end, exactly as they planned.
Ve o süre boyunca her zaman planladıkları gibi çıkmaz sokağa toslayıp eli boş kaldım.
You know how many times I've had my nose broken?
Benim kaç kez burnum kırıldı, haberin var mı?
Bone in the nose, blood sacrifice.
Burun kemiği, kurbanın kanı.
No, the creep practically blew his nose in our settlement offer.
Evet, uyuz herif uzlaşma teklifimize burnunu sümkürdü resmen.
Well, I just need to get that infection in your nose under control before we start the grafting procedures.
Gref işlemine başlamadan önce burnundaki enfeksiyonu kontrol altına almamız gerek.
Tall guy, nose ring.
Uzun boylu, hızmalı.
So how's your nose?
- Burnun nasıl oldu?
Wave it under Stalin's nose if he gets rowdy.
Stalin bir şeyler yaparsa gözüne sokalım diye mi?
Shards of your nose stuffed up into your brain.
Burun kemiğin beynine bile girebilir.
- Nose ring?
- Hızma nasıl?
And if you want Santanico, you don't need anyone with a nose.
Eğer Santanico'yu istiyorsan burnu olan birine ihtiyacın yok.
Liquid antidiarrheal for the, well, you know, lemon and salt for the electrolytes, a decongestant for the runny nose.
İyileşmen için sıvı ishal söktürücü. Elektrolit olarak limon ve tuz. Burnundaki tıkanıklığı giderecek.
Little man, big nose.
Büyük burunlu, küçük adam.
Nose, longish.
Uzunca, bir burun.
I've kept my nose clean for the last ten years.
Son on yıldır beladan uzak durdum.
What the hell happened to your nose?
Senin burnuna ne oldu?
You broke my nose.
- Burnumu kırdın.
I mean, we got a line on a bottleneck plate that Hap Briggs is gonna have to pay up the nose for.
Hap Briggs'in bu yer için servet ödemek zorunda kalacağını öğrendim.
Just help you keep your nose clean, right?
Başını belaya sokmamana yardım etmek yani.
If the effect starts to wear off, twist your nose like this.
Ağrının dinmesine etki etmeye başladığında burnunu bu şekilde bük.
Why put that in your nose?
- Neden burnuna sokuyorsun?
Pick your nose if you need to!
İhtiyacın varsa burnunu karıştır!
He's a murderous thief who I once saw bite a man's nose clean off.
Adam ölüm saçan bir hırsız. Bir keresinde adamın birinin burnunu ısırdığını görmüştüm.
Help get all that alcohol and whatever else you been putting up your damn nose.
Alkolü ve burnunu soktuğun her şeyi kanından atıyor.
Cute nose.
Zarif bir burun.
Then this man over here works Gangwon-do nose surgery. Nature's destroyer President Lee Yong Hoon.
Bu abimiz de Gangwondo'daki tatil yeri işletmecisi, doğa yıkıcısı Başkan Lee Yong Hoon.
I was there when you got your nose done, then I was there when you had your nose undone.
Senin burnun büyürken, ben de ardından burnunu takip ediyordum.
You broke my nose!
Burnumu kırdın!
I'm going to count to three, then I'm going to shoot your brother's nose off.
Üçe kadar sayıp ağabeyinin burnunu uçuracağım.
Ow! You broke my nose.
Burnumu kırdın.
How's your nose?
Burnun nasıl?
My nose is busted.
Burnum kırılmış.
She ended up with a broken wrist. He had his nose broken.
Sonuç olarak kadının bileği, eşinin de burnu kırılmış.
Did he say anything about how his nose was broken or with whom he was fighting?
Burnunun nasıl kırıldığına ya da kiminle kavga ettiğine dair bir şey söyledi mi?
You guys sure you don't want me to just wiggle my nose - and get him out of that tree?
- Burnumu oynatıp ağaçtan çıkarmamı istemediğinize emin misiniz?
Well, I've had worse cuts itching my nose with the wrong hand.
Burnumu yanlış elimle kaşırken bile bundan daha kötü çiziklerim oldu.
It was there the whole time right under your nose, and you didn't even see it.
Bunca zamandır burnunun dibindeydi ama sen görmedin.
! You broke my nose!
Burnumu kırdın.
Not to mention, if we keep sticking our nose in, we'll blow this whole case for Danny.
Bu işe burnumuzu sokmaya devam edersek Danny'nin davasını bitireceğimizden bahsetmiyorum bile.
You know chefs eat with their nose 50 % and with their mouth 50 % of the time.
Malum, şefler yemeği % 50 burunlarıyla, % 50 ağızlarıyla yerler.
That nose.
O burun.
Now, it's no skin off my nose how you make a living.
Hayatını nasıl kazandığın beni ilgilendirmez.
- That was right under our nose.
- Burnumuzun dibindeymiş.
Wide forehead, eyebrows like weeping willow, clear peacock eyes, sharp nose, and lips like peach skin...
Geniş bir alnı, salkım söğütler gibi kaşları, berrak, mağrur gözleri, keskin hatlı bir burnu ve şeftali gibi yumuşacık dudakları vardı.
Pale skin, full buttocks, sharp nose tip.
Açık ten, dolgun kalçalar, kalkık burun.
I meant does it have to go up your nose?
İlla burundan mı çekmen gerekiyor?
I mean, if you're interested in who actually did it, - who got their nose inside our tent.
Yani bunun kimin yaptığını bilmek istiyorsan kimin işimize burnunu soktuğunu.
No, the bridge of the nose should be higher.
Hayır, burnunun kemeri daha yüksekte olmalı.
The old boy loves to poke his nose in everyone's business.
Yaşlı adam, sadece başkalarının işine burnunu sokmayı seviyor.
Put your nose in there.
Burnunuzu yaklaştırın.