English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / English → Turkish / [ N ] / Nosedive

Nosedive translate Turkish

62 parallel translation
Yeah, took a nosedive.
- Evet, aniden kötüleşti.
Tomorrow'll be a nosedive.
Yarın baş aşağı gideceğiz.
In fact, it took a nosedive.
Aslında, tam bir felaket gerekmekte.
Nosedive, wow!
Dal bakalım, wow!
- Nosedive!
- Pike!
My life's been a big nosedive since, but it's not a problem.
.. o zamandan beri kendimi toparlayamadım ama mesele değil.
I mean, picture a girl who just took a nosedive from the ugly tree and hit every branch coming down.
Kuru bir ağaçtan burun üstü düşen ve düşerken de her dalın sıyırdığı bir kızı gözünüzün önüne getirin.
Too bad she had to take a nosedive off that cliff.
O kayalıklardan aşağı uçması çok yazık.
I'm freakin'out because Ruby's acting all distant and disinterested... and I don't know if that's her reacting the way she should, because "Screw me" or if it's me overreacting... because I get the distinct impression that we are in a nosedive... and I have reason to believe that it's entirely my fault.
Ruby soğuk ve ilgisiz davranıyor diye kafayı yemek üzereyim ve davranması gerektiği gibi mi davranıyor, o zaman "Allah beni kahretsin" yoksa durumu abartıyor muyum bilemiyorum çünkü kafa üstü çakılmak üzere olduğumuzu hissediyorum ve bütün hatanın bende olduğuna inanıyorum.
Doug, look, I know the strike has been very, very hard on you, but you have to pull yourself out of this nosedive.
Grevin senin için çok ama çok zor olduğunu biliyorum. Ama kendini bu çukurdan çıkartman lazım.
Suddenly, these holy robers move in here, and business takes a nosedive.
Birden bu kutsal cüppeliler buraya geldi ve işler bozuldu.
Look, Stan told me at lunch last week that Kroehner stock had taken a nosedive.
Geçen hafta Stan yemekte bana Kroehner hisselerinin düştüğünü söylemişti.
SHE TOOK A NOSEDIVE RIGHT OFF THE SIDE OF THE FLOAT.
Kamyonun kasasından burun üstü atladı.
Some little missy took a nosedive in reception, some muggins had to haul ass down there and kiss it better, but first, I had to visit a very special friend.
Küçük bir kız resepsiyonda düsmüştü. salaklar oradan bir an önce tüymüştü ve ben kıza yardım etmeliydim. fakat önce, çok özel bir arkadaşımı ziyaret etmeliydim.
Welcome aboard nosedive airlines.
Felaket havayollarına hoş geldiniz.
Yeah, well, batchelor number 2 took a nosedive and kissed the curb.
Kaldırım karşılık vermedi herhalde.
Oh, I'm telling you... Deep down in my gut, I knew it was gonna take more than some nosedive to stop Rexxx.
- İnan bana, içimde derinlerde, Rexxx'in bir pikeyle kolay kolay ölmeyeceğini biliyordum.
Moth got too close to the flame... and your news van took a nosedive into Crater Lake.
Ateşe biraz, fazla yaklaşmışsın ve haber aracın krater gölüne balıklama dalış yapmış.
People walk in, they don't think, "This area is Dick's and the bottles of urine are Logan's." They think Silence of the Lambs basement, and their desire to get naked near me takes a nosedive.
İnsanlar içeri girdiğinde temiz olan taraf Dick'in ama içi çiş dolu şişeler Logan'ın demeyeceklerdir. "Kuzuların Sessizliği" ndeki bodrum olduğunu sanacak ve yanımda soyunmak için burun tıkamak zorunda kalacaklar.
Vincent Kenner, 58, unrestrained passenger of a limo that took a nosedive.
Vincent Kenner, 58, emniyet kemerini bağlamayıp, arka koltuktan ön cama balıklama dalmış.Kalp sesleri boğuk.
You can't tell me you don't get a twinge of pleasure Seeing your ex take a public nosedive.
Bana basının eski erkek arkadaşına sataşmasının sana zevk vermediğini söyleyemezsin.
The enemy's started a nosedive!
Düşman baş aşağı dalışa geçti!
Or that nosedive.
ve de taklayı.
Well, no sooner had I dozed off, I woke up to find the plane in one serious nosedive!
Uyuyalı çok az olmuştu ki, uyandığımda uçağı çok ciddi bir dalışta buldum.
Shares of E-Mate took an Enron-esque nosedive today.
E-Çift hisseleri bugün çok sert bir düşüş yaşadı.
After a nosedive, she regained consciousness and was alert and responsive till we pulled into the parking lot.
Ani bir düşüşten sonra bilincini kazandı, park edene kadar dikkati yerindeydi ve cevap veriyordu.
- I-I was stitching up nosedive. - nosedive?
- Uçan Manda'ya dikiş atıyordum.
- Nosedive's got a point.
Neredeyse hepimizin kovulmasına neden olacak bir hata.
We had to wildcat it out of there after mia's nosedive.
Mia'nın düşüşünden sonra düzenimiz bozulmuştu.
Wife left him so he took a nosedive from 60 floors up.
Eşi onu terk edince 60. kattan atladı.
Well, now that the wight's dead, Their prosperity should take a nosedive.
Yer insanı öldüğüne göre zenginliklerinde bir azalma olmalı.
You're in a nosedive.
Hızla düşüyorsun.
It's the sun, the bikini, the shades my blood sugar taking a nosedive.
Havada güneş... Bikini, gözlükler...
You remember when Martin took his nosedive and started shooting at nothing?
Martin'nin ne zaman daldığını hatırlıyorsun. ve hiçbir şeye ateş etmeye başladığını?
I had a tip that the price is about to take a nosedive.
Fiyatın hızla düşeceğine dair bir tüyo aldım. Tüyo mu?
And I imagine your chances for landing that job would take a nosedive if Conrad knew about your past.
Ve eğer Conrad geçmişini öğrenirse o işi alma şansını bir düşün.
We're not in a nosedive.
Baş aşağı çakılmıyoruz herhâlde.
And God help me, I came this close to letting him take a nosedive.
O herifin düşmesine izin vermeme ramak kalmıştı.
I don't know what you did, man, but your chances of survival just took a nosedive.
Ne yaptın bilmiyorum dostum ama yaşama şansın epey azaldı.
While our approval ratings continue to nosedive?
Anketlerde destekçilerimiz hızla düşmeye devam ederken mi?
Your Honor, I know that I have made some mistakes, and every since the incident, my career has a taken a huge nosedive, but throwing the book at me would be cruel and unusual punishment.
Sayın yargıç, bazı hatalar yaptığımı biliyorum, ve olaydan beri kariyerim hızla kötüye gitti, Ama beni cezalandırmak insanlık dışı olur.
Also, our girl-to-guy ratio is taking a real nosedive.
Ayrıca kız erkek oranımız hızla düşmeye başladı.
Once news of the explosion broke, their stocks took a nosedive.
Bir kere haberlerde iflas patlama yapınca, hisselerin tümü yere çakılmış.
Just a complicated series of commands to buy and sell, but when I applied it to a simulation of the major stock market indexes, the market goes into a nosedive. Right.
Doğru.
That's right... it took a nosedive off the roof. Get down.
Doğru ya çatıdan düşmüştü.
Whoo-hoo! Tanner takes a nosedive.
Tanner burun üstü çakılıyor.
The plane's gonna nosedive in the Pacific as soon as it runs out of gas.
- Uçak, yakıtı biter bitmez Pasifik'e doğru burun üstü çakılacak.
But his most recent exploits threaten to send this flyboy into a nosedive.
Ama bu son serüveni şöhretini tepetaklak olmakla karşı karşıya bıraktı.
B.P.'S in a nosedive, Alex.
Tansiyon düşüyor Alex.
There's no question our efficiency takes a nosedive when Oppenheimer is off campus.
Oppenheimer burada yokken verimimizin baş aşağı düştüğü kesin.
- nosedive.
Uçan Manda.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]