Not that we know of translate Turkish
491 parallel translation
- Not that we know of.
- Bildiğimiz kadarıyla hayır.
I have no doubt that your King would like to know of our arrival. The King is not here.
* We have traveled a long way, * and my poor son is hungry and he is thirsty.
So, of course, we know that Mrs. Caldwell would not have put on the blue nightgown.
Bu durumda, elbette, Bayan Caldwell'in mavi geceliğini giymiş olamayacağını biliyoruz.
You know, Jane... I'm not a romantic sort of a person or anything like that... but if we get through this all right... is there any kind of a chance for me?
Biliyorsun Jane... ben romantik bir insan falan değilim... ama bu işi başarıyla tamamlarsak... benim için bir şans olabilir mi?
You know, Gilda, we did a marvelous job on that third act... and I have a feeling that if we got together and collaborated on a note to leave behind... and really worked on it... it would not only be a very fine piece of literature... but it might save me a black eye.
Gilda, oyunun üçüncü perdesinde harika bir iş başardık ve içimden bir ses, arkamızda bırakacağımız bir not yazıp bunun üzerinde etraflıca düşünürsek sadece iyi bir edebi eser bırakmış olmakla kalmayıp beni de morarmış bir gözden kurtarmış oluruz diye düşünüyorum.
You represent a great idea... and we know that for millions of our national comrades... physical labor will not longer be a divisive concept.
Büyük bir fikri temsil ediyorsunuz... ve biliyoruz ki milli yoldaşlarımızın milyonlarcası... fiziksel çalışma artık bölücü bir kavram olmayacaktır.
Even if you came with peaceful intent how can we know that you would not spread the word of our treasures to the outside world?
Barışçıl amaçlarla gelmiş olsanız bile bizim hazinelerimizden dış dünyaya söz etmeyeceğinizi nasıl bilebiliriz?
The undiscovered country... from whose bourn no traveler returns... puzzles the will... and makes us rather bear those ills we have... than fly to others that we know not of?
Ve ürkütmese yüreğini, o kimsenin gidip de dönmediği bilinmez dünya. Çektiklerine razı etmese insanları, korkutarak bilmediği belalara bulaşmakla.
puzzles the will and makes us rather bear those ills we have than fly to others that we know not of?
Bilmediğimiz belalara atılmaktansa, çektiklerine razı etmese insanı?
They seem to agree, however, that either Venus or Mars is the most likely possibility. Not only are these the closest planets to Earth, but all research to date indicates they are the only two planets capable of sustaining life as we know it.
Şu ana kadar, bilimadamları, gemiyi inceleyinceye kadar, hangi gezegenden geldiği konusunda resmi olarak konuşmayı reddetmekteler.
You're not thinking of testifying against some people that we might know?
Bazı tanıdıklarımıza karşı ifade vermeyi düşünmüyorsun ya?
We'd love to know that secret process guiding the creator through his perilous adventures. Thankfully, what is impossible to know for poetry and music, is not in the case of painting.
Yaratıcı kişiye bu tehlikeli macerada yol gösteren gizli mekanizmayı bilmek Tanrı'ya şükür, şiir ve müzik için imkânsız olan resim için mümkün.
"and makes us rather bear those ills we have " than fly to others that we know not of?
Bu hayatta çektiklerine razı oluyor insan bilinmeyen belalara uçmaktansa.
All of us here know that through the use of hypnotism... we can unlock certain sections of the human mind... that are not accessible to memory.
Burada hepimiz hipnotizmadan yararlanarak insan zihninin hafızaya erişemeyen belirli bölümlerinin kilidini açabileceğimizi biliyoruz.
When I think of all that's out there trees and flowers and those sea gulls... When I think of the dearness of you, Peter and the goodness of the people we know Mr. Kraler and Miep, the vegetable man all of them risking their lives for us every day when I think of these good things, I'm not afraid anymore.
Dışardaki her şeyi düşününce, ağaçları ve çiçekleri ve şu martıları, senin benim için değerini düşününce, Peter ve tanıdığımız insanların, Bay Kraler'le Miep'in, manavın, bizim için her gün hayatlarını tehlikeye atan herkesin içindeki iyiliği, bütün bu iyi şeyleri düşününce, artık korkmuyorum.
Last year, thanks to masks of which we now know the secret Fantomas was able to commit his crimes. Not just disguised as Fandor but also as me. You'd swear that was me.
Geçen sene, bu maskeler sayesinde, ki artık sırrını biliyoruz sadece gazeteci Fandor kılığında değil benim kılığıma da girerek pek çok suç işledi.
I want you to know that, Ellen, because we're not going to get out of here.
Buradan kurtulamayacağımız için şunu bilmeni istiyorum Ellen.
It's not that I don't want to know you it's just that we're not the sort of people that you can afford to associate with.
Sorun seni tanımak istememem değil bizim senin ilişki kuramayacağın düzeyde insanlar olmamız.
I'm in command of this submarine, and I'm not sticking another torpedo up that spout or taking another chance or making another damn move until I know exactly what we're doing and why.
Bu denizaltının komutanı benim ve ben o deliğe başka bir torpido koymuyorum veya başka bir lanet harekette bulunmuyorum ta ki tam olarak ne yaptığımızı ve niçin yaptığımızı öğrenene dek.
But we are wise enough to know that we are wise enough not to interfere in the way of a man or another world.
Karışmayacak kadar akıllıyız, bir erkeğin ya da başka bir dünyanın yoluna.
Now, José Dolores says... that if what we have in our country is civilization... civilization of white men... then we are better uncivilized because... it is better to know where to go and not know how... than it is to know how to go and not know where.
Şimdi, José Dolores der ki ülkemizde olan uygarlıksa beyaz adamın uygarlığı o zaman uygar olmasak daha iyi olur ; çünkü nereye gideceğini bilmek ve nasıl gideceğini bilmemek nasıl gideceğini bilmek ve nereye gideceğini bilmemekten iyidir.
Because if a case such as this is not the memory of a past life, then somehow knowledge is being acquired by a sense other than the five that we know about.
Çünkü böyle bir vaka geçmiş bir hayatın anısı değilse, o zaman bilgi her nasılsa bildiğimiz beş duyudan başka bir duygu ile alınıyor. Yani duyu ötesi.
I tell you, I'm not for letting any of that lot know we've busted up.
İlişkimizin bittiğini o insanların öğrenmesini istemiyorum.
We find that one was possible to bring certain countries of the Balkans for the conflict with Hitler that the consequências they could be unexpected, we did not know that result this would have.
Balkan ülkelerini Hitler'e karşı kışkırtmayı düşündük. Tabii bunun sonuçları öngörülemezdi, sonucu tahmin etmek mümkün değildi.
When one is a little mature, then one doesn't think so much about success as about the game that science is, since we know that neither astronomy, not physics, just like the other sciences, does not give absolute knowledge, only, in a certain form, bring us closer to understanding, and, of course, no one thinks any more that an equation can catches the truth by the tail, any truth that is absolute.
Biraz olsun pişen biri, sonrasında bilim oyunu konusundaki başarısını pek düşünmüyor, ne astronominin ne de fiziğin diğer bilimler gibi mutlak bilgiye ulaşamadığını bildiğimizden bu yana sadece anlamamız için belli bir formda karşımıza getiriyor, elbette ki kimse denklemi ucundan tutup da gerçeğe, mutlak olan gerçeğe ulaşabileceğini artık düşünmüyor.
( man ) General Eisenhower made it clear quite early that he wanted to build up confidence, not only in what we could do as forecasters, and I in particular for him personally, but he wanted to know what reliance he could put on the very words I used and the tone of voice I used.
General Eisenhower çok önceden ona kişisel olarak bildirdiğimiz tahminlere meteoroloji uzmanları olarak bizim ve benim kullandığımız kelimelerden ve ses tonumuzdan yola çıkarak bu tahminlerin doğruluğuna ne derece güvenebileceğinden emin olmak istiyordu.
We knew that he was one necessary work, but I do not know if we gave in them it counts of that it was important.
Yaptığınız işin gereksiz olduğu hissi mevcuttu. Bunun önemli bir iş olduğunun farkında olduğumuzdan emin değilim.
And we know that it was not Mr. or Mrs. Donner... because neither of those two people smoke.
Ve yine biliyoruz ki, o Bay ya da Bayan Donner değildi, çünkü onlardan hiçbiri sigara içmez.
When we drove them out of Mecca, I did not know that he carried Mecca with him we can smell the bread they are baking
Onları sürdüğümüzde, Mekke yi de yanlarında götürdüklerini anlayamamışız. - Pişirdikleri ekmeğin kokusunu alabiliyorum.
In the unlikely event that Beta Andromedae blew itself up a week ago Tuesday we will not know of it for another 75 years as this interesting information, traveling at the speed of light crosses the enormous interstellar distances.
Bu yıldız bir hafta önce patlamış olsa bile biz bunu ancak ışık hızıyla gelen bir veri olmasına rağmen muazzam uzaklığından dolayı 75 yıl sonra görebiliriz.
Know, Master Jacques, you and people like you that a table overloaded with meat is a real cut-throat that, to be the true friends of those we invite frugality should reign throughout the repast we give and that according to the saying of one of the ancients "We must eat to live, and not live to eat."
Sizin gibiler şunu iyi öğrenmeli Jacques Usta, çok fazla yiyecekle donatılmış sofralar davetliler için tehlikelidir. Misafirlerinize onların sağlığını düşündüğünüzü göstermek için yemeklerde hafiflik ve sadelik şarttır. Eski bir atasözünde de çok güzel söylendiği gibi,
It's not the kind of thing that should we should, you know, look forward to, like it's hanging over our heads all day that we're gonna be in bed together at night. Right.
Doğru.
We also know that the weapon systems... of this Death Star are not yet operational.
Bu Ölüm Yıldızı'ndaki silahların... ..henüz işler vaziyette olmadığını da öğrendik.
I know that Sam would not have wanted a big fuss, but shouldn't we have some sort of funeral for him?
Diane, Sam'in şatafatlı bir şey istemediğini biliyorum ama ona cenaze düzenlesek olmaz mı?
We employ the double-blind method of administering the compound, which is to say that neither you nor we know who has received the clear dose and who has not.
Bileşiğin yönetiminde çifte-kör metodunu uygulayacağız. Bu yöntemde ne siz ne de biz kimin saf dozu aldığını bilmeyeceğiz.
And whereas we might be upset this morning or something, you know, we're not, because of the fact that we're not objective at all.
Yani bizim bu sabah üzgün filan olmamız lazım. Değiliz çünkü tarafsız olamadığımız gerçeği yüzünden.
We communicated with the Major, of course, but he did not seem to know that his brother officer was in England.
Binbaşı'yla görüştük, tabii ki, fakat kardeşinin İngiltere'de çalıştığını bilmiyordu.
We know that the threat of damnation and hell awaits us and that the Lord does not like of sinners, but with his grace, we will be as pure as snow.
Lanetle tehdit edildiğimizi biliyoruz ve cehennem bizi bekliyor. Tanrım sen günahkâr kulları sevmezsin. Senin lütfun ile kar tanesi gibi saf ve tertemiz kalacağız...
We have the tension, the horror ofwar... Uh... Mrs. Hazeltine, when you're writing a novel that takes place on a submarine,..... it's not a bad idea to know the name of the instrument..... that the captain speaks through.
Gerilim, savaşın vahşeti... öyle değil mi bayan Hazeltine, denizaltında geçen bir hikaye yazdığınızda kaptanın elindeki o şeyin asıl adını yazmanız daha doğru olur.
than fly to others that we know not of?
bilmediğimiz belalara atıImaktansa çektiklerine razı etmese insanı?
"... fly to others that we know not of? "
".. hiç tanımadığın yerlere git ki... "
We have talked a lot about it since that time and I know that Evi is not afraid of dying.
Daha sonra bunu çok konuştuk ve biliyorum ki, ölüm Evi'yi hiç korkutmuyor.
Who would fardels bear... to grunt and sweat under a weary life... but that the dread of something after death... the undiscovered country... from whose bourn no traveler returns... puzzles the will... and makes us rather bear those ills we have... than fly to others that we know not of?
Kim katlanırdı... bu yorgun yaşamın yükü altında homurdanıp terlemeye... Ölümden sonraki bir şeyin korkusu olmasaydı. Sınırlarını bir gecenin bir daha dönmediği...
You did not know this but we have a device that will return us home in case of an emergency.
Bilmiyorsundur belki gemimiz, acil bir durumda eve dönüş gerçekleştirmeye ayarlanmıştı.
"Than fly to others that we know not of? Thus..."
" Çektiklerimize katlanmaya razı oluyoruz.
We're looking someplace... I don't know where, but we're not lookin'at bus drivers, truck drivers, garbage men, and a lot of them are doing that.
Nerelere baktığımızı bilmiyorum ama otobüs şoförlerine, kamyon şoförlerine ya da çöpçü adamlara bakmıyoruz.
Anyway I'd like you to know that in me you have, not a friend, of course because we are complete strangers from distinctly incompatible social classes but to some extent, shall we say....
Arkadaşım olmadığınızı bilin, zira birbirimizi tanımıyoruz ve birbirine taban tabana zıt sınıflara mensubuz.
Well, we know that we want to run the hospital with you, or there's, not gonna be much of a hospital left to run.
Tek bildiğimiz, hastaneyi sensiz devam ettirmek istemediğimiz. Eğer dönmezsen hastane falan kalmayacak.
And we know that it was not committed by the use of the wooden tube.
Ve biliyoruz ki ahşap bir boru ile de işlenmedi.
The maid of Lady Horbury, she left the first-class cabin at the start of the flight, and we know that Madame Giselle did not die until shortly before we landed.
Lady Horbury'nin hizmetçisi, uçuşun başında birinci sınıf kompartmandan ayrıldı ve biliyoruz ki Madame Giselle, inmemize az bir süre kalana kadar öldürülmedi.
Uh, could we... could we go back a couple of steps? You know, not that many either.
Biraz geri dönebilir miyiz?