Nota translate Turkish
774 parallel translation
Last week, at the performance of Carmen, I played a sour note.
Geçen hafta, Carmen gösterisi sırasında yanlış bir nota çaldım.
I'm in charge of the sheet music.
Seligman'da çalışıyorum. Nota bölümündeyim.
A certain note on the piano was wired to a revolver concealed in the wall paneling.
Piyano üzerindeki belirli bir nota duvar panelinden geçen bir iple bir tabancaya bağlanmıştı.
The moment I saw you, you seemed to strike a rich, deep note inside of me.
Seni gördüğüm an, sanki içimde derin bir nota çaldın.
You said "chit"? - Yes.
- Nota mı dediniz?
- I thought I heard a sour note.
- Bozuk bir nota duydum galiba.
I didn't hear a note at the concert.
Konserde tek bir nota bile duymadım.
Then I tore up some music sheets and threw them into the wastebasket.
Sonra birkaç nota karaladım ve beğenmeyip hepsini çöpe attım.
The first altered note, write'S'first.
İlk değiştirilmiş nota, başa'S'yaz.
- Nineteenth note,
- Ondokuzuncu nota,
There was no need for them to send the note. Do they think we're stupid?
Nota gerek yoktu, biz gammaz değiliz.
I'll take that piece of music.
O nota kağıdını bana ver.
Krausmeyr, one sour note out of you tonight and back you go shoeing horses.
Krausmeyr, bugün bir yanlış nota daha çalarsan, at nallamaya geri dönersin.
Well, I'm going to lay some stuff with my left hand on the bass here.
Sadece dört nota. Sana işaret ettiğimde sen de o dört notayı çal. Ben sol elimle bir ana motif çalayım.
Oh, no. We don't use any music.
- Biz nota kullanmayız.
Well, we can't play without music.
- Nota olmadan çalamayız.
The score stayed open at that page but until then my niece had not practised again
Nota defteri tam o sayfada açık kalmıştı fakat yeğenim şimdiye kadar tekrar çalmamıştı.
What's the matter, Martin, can't you read music?
Neyin var Martin, nota kitabını okuyamıyor musun? - Tabii.
I thought you were class, like a real high note you hit once in a lifetime.
Hayatta ancak bir kez denk gelinebilecek süper nota gibi, seni klas biri sanmıştım.
That note you were going for.
Peşinde koştuğun şu nota.
There's no such note.
"Öyle bir nota yok" demiştin.
Gee, that's a good note.
Vay canına, çok iyi bir nota.
I used to sell sheet music in a dime store, and they played that.
Eskiden bir dükkanda nota satardım, orada bu çalardı.
Yeah, the last time, I remember a few sour notes.
Evet, son defasında bir kaç berbat nota hatırlıyorum.
Merely one note.
Sadece bir nota.
Well, it occurs six times in "Holy God We Praise Thy Name."
O nota "Yüce tanrım senin adını övüyoruz." de altı kere geçiyor.
I mean, when he looked at the note?
Yani nota baktığında.
He's full of opinions, one of which is that he can write good music on a time schedule.
Bir sürü fikri var, bir tanesi taşıt tarifesi üzerine iyi bir nota yazabilmesi.
He's given me a generous advance in return for which I shall deliver a complete and delightful score at 9am, September 1.
Karşılığında bana cömertçe avans ödedi ben de 1 Eylül sabahı tam 09.00'da tamamlanmış ve enfes bir çalgı-nota dökümünü teslim edeceğim.
What'll we use instead of notes?
Nota yerine ne kullanırız?
That's an ideal collaboration - unpredictable scorer, unpredictable arranger.
Ne ideal bir ekip, sağı solu belirsiz nota yazarı, yine öyle bir aranjör.
I think a pair of pressed pants would be just the right note for tonight's party.
Ütülü bir pantolon bu geceki parti için en doğru nota olurdu bence.
You didn't happen to see a letter, did you?
Bir nota rastlamadınız, değil mi?
See note
Nota bakın
See note?
"Nota bakın" mı?
Okay, can you read music?
Tamam, nota okuyabiliyor musun?
Lets hear a few notes.
Birkaç nota duyalım.
I have the last laugh however, for I see by a footnote that the train he expected would trisect me runs only on the Friday preceding Decoration Day and the Tuesday following Labor Day except on leap year.
Son gülen iyi gülermiş misali,... çizelgedeki bir nota göre beni parçalara bölmesini umduğu tren yalnızca Anma Günü'nden önceki cuma günü ve İşçi Bayramı'nı takip eden salı günü geçecekmiş.
This note is flat.
Bu nota bemol.
He asked Taki if he could read music.
Taki'ye nota bilip bilmediğini sordu.
So he told Taki, if he couldn't read music... he was no real musician and he never would be.
Sonra Taki'ye dedi ki, "nota bilmezsen gerçek bir müzisyen değilsin ve asla olamazsın."
Can birds read music?
Kuşlar nota biliyor mu?
Three notes have gone flat in two registers.
İki vuruşta üç nota kayıp.
Give me a pick-up.
Bana bir nota ver.
Well, you were singing in the choir and I noticed you right away because you were always off key.
Evet, sen koroda söylüyordun ve ben de seni hemen fark ettim. Çünkü nota kaçırıyordun.
The first three notes Just happen to be
İlk üç nota bunlar
He's at Philips'place, according to this note.
Bu nota göre Philips'in yerine gitmişler.
- And my daughter can't play a note.
- Ve benim kızım bir nota bile çalamıyor.
A message, man.
- Nota da ne demek oluyor?
That's a good note.
İyi bir nota.
We shall now read a bit of music.
Şimdi biraz nota okuyalım.