Novelty translate Turkish
447 parallel translation
That's a novelty.
Bu her zaman olmaz.
But I'm no doctor. I'm in novelty goods.
Ben doktor değilim, tuhafiye işindeyim.
It was a novelty to have a face to look at without shuddering.
Titremeden bir yüze bakmak değişiklikti.
That would be no novelty for me, Lady Catherine.
Fakirlik benim için yeni birşey değil, Leydi Catherine.
Miss Novotni and I can manage the novelty window by ourselves.
Bayan Novotni ile beraber yeni ürünlerin vitrinini düzenleyebilirim.
Quite a novelty seeing you, sir.
Sizi görmek ne güzel, efendim.
I must be quite a novelty by contrast with the women... that you're photographed with.
Senin için şu fotoğraf çekildiğin kadınlardan tamamiyle farklı, apayrı bir tip olmalıyım.
Novelty is as old as the hills!
Yenilik dağlar kadar eski birşey.
Well, that's a novelty.
Bu da yeni.
They lack novelty. You must be interested in your own reputation.
İtibarını düşünmek zorundasın.
Fourth-floor, novelty department, $ 9.75 this week only.
Tuhafiye bölümünün dördüncü katından, bu haftaya özel indirim. 9.75 dolar.
The first events of the afternoon are the novelty races.
Öğleden sonranın ilk etkinliği sıradışı yarışmalar.
No novelty in that, is there?
- Yeni bir durum değil, değil mi?
LES APPLETON Novelty high wire act
LES APPLETON Sıradışı İp Cambazı
- You've got to admit, it'd be a novelty.
- Kabul et, yenilik olurdu.
Remember that tall brunette, used to do the novelty dances at the Bandwagon?
Bandwagon'da dans eden şu uzun boylu esmeri hatırladın mı?
No blues and no low-down jive. The public likes novelty stuff.
Halk, yeni moda zımbırtıları seviyor.
A wealthy policeman would be a novelty.
Varlıklı bir polise pek rastlanmaz.
Something unusual, some kind of a novelty.
Farklı bir şey. Yeni bir şey.
Tell me, Brainstorm, what do you think of the novelty up here in Vermont?
Söyle bana beyin jimnastikçisi, burada Vermont'ta yeni ne olabilir?
-... just for the novelty? - After Crewson, you can interview me.
- Crewson'dan sonra benimle konuş.
It's from the Great Bayou Novelty Greenhouse!
Great Bayou Novelty Greenhouse'dan geliyor!
You don't seriously believe, do you, that the Great Bayou or whatever the greenhouse novelty company that sent Tom his package is owned and operated by six-foot-tall mushrooms from another planet?
Böyle bir şeye gerçekten inanmıyorsun, öyle değil mi? Great Bayou ya da Tom'a paketini gönderen her ne yeşillik şirketine bir başka gecegenden 1.80 boyundaki mantarların sahip olup onlar tarafından işletildiğine.
Strictly as a novelty, you understand.
Tamamen son moda, yani...
I thought the two of you would enjoy the novelty of it.
Ben de bu aletlerin orijinalliğinden, hoşlanacağınızı düşünmüştüm.
What novelty is this?
Bu da ne şimdi?
Well, my first novelty seems to have failed.
Anlaşılan ilk gösterim sınıfta kaldı.
Just temporary, the novelty will soon wear off, and you'll get the business.
Geçici bir durum, yakında bu moda sona erdiğinde, işlerin düzelecektir.
When foreign lords and sovereigns come to visit us, the immensity and novelty of the palace's layout will show them the extent of France's power.
Yabancı lordlar ve hükümdarlar bizi ziyarete geldiğinde, sarayın düzeninin yeniliği ve sınırsızlığı Fransa'nın gücünün ne kadar büyük olduğunu onlara gösterecektir.
Kind of a novelty.
Bir çeşit yenilik.
The fundamental novelty of the sweets is their musical quality.
Şekerlerin temel özelliği müzikli olmaları.
I'm trying a novelty number tomorrow.
Yarın değişik bir numara deniyorum.
Yowsah, yowsah, yowsah. This is Novelty Night.
Bu gece yenilik gecesi.
NICE LITTLE NOVELTY NUMBER, A "NAUGHTY HUMPHREY". BREAKS THE ICE AT PARTIES.
Yeni bir numara : "Yaramaz Humphrey." Partiler için bire bir.
You've become a novelty freak, and you're not that young anymore.
Yeni bir cins ucube oluyorsun ve artık o kadar da genç değilsin.
But Monday's rating dropped a point clearly suggesting the novelty was wearing off.
Ama pazartesi reytingler bir puan düşerken bu yeniliğin hiçbir işe yaramadığı görülüyordu.
Without a ranked contender, what this fight needs is a novelty.
Vasıfsız bir boksör olursa, bu maç için bir yenilik gerekir.
When the novelty wears off, the workers inform me theirjob becomes a simple routine, a way to make a living - nothing more, nothing less.
İlk zamanlar geçtikten sonra, işçiler işlerinin hayatlarını kazanmak için basit bir rutine dönüştüğünün bilgisini verdiler.
Mr.Wells, or whatever your real name is you know that novelty shops will run a phony newspaper edition.
Bay Wells yada gerçek adınız her neyse siz de bilirsiniz ki tuhafiye dükkanları gazete baskılarının sahtelerini basabilirler.
Up to now, electricity had been nothing more than an entertaining novelty toy.
O zamana kadar elektrik, eğlenceli ve yeni bir oyuncaktan fazlası değildi.
I'd go to fairs, circuses... church festivities... and people would run to see the novelty.
Fuarlara, sirklere kilise şölenlerine giderdim ve insanlar bu yeniliği görmek için koşarlardı.
We all wish for novelty, To find something new
Hepimiz yenilik istiyoruz. Yeni bir şey bulmak.
I realize the novelty of a major celebrity... entering your little race... but kindly resist the temptation and keep the media coverage to a minimum.
Küçük yarışınıza büyük bir yıldızın katılmasının yeniliğinin farkındayım ama lütfen medyanın bu işe katılmasını en azda tutun.
Ha! For your information, I am buying this to use as a novelty cocktail stirrer.
Bilgin olsun, bunu orijinal bir kokteyl karıştırıcısı amacıyla alıyorum.
the world's first ever combined hair oil, foot ointment, and salad dressing. And the makers of Titan, the novelty nuclear missile!
Bayanlar baylar, bu gece sizlere bu müsabakayı getiren dünya tarihinin ilk saç yağı, ayak merhemi ve salata sosu Pislik'in ve oyuncak nükleer füze Titan'ın mucitleri.
Coach found a trick wallet in a novelty shop.
Koç, bir dükkânda hileli bir cüzdan bulmuş.
I'd just as soon stay a neighborhood novelty, if it's all the same to you.
Eğer sence bir mahsuru yoksa etrafta yeni olarak tanınmayı tercih ederdim.
By now, word has gotten out to the press... and the public, thirsting for thrills and novelty... is immediately captivated.
An itibarıyla olay basına yansımış durumda... yeniliklere ve sansasyona susamış halk vak'ayla... derhal ilgilenmeye başladı.
Overnight, he has become an attraction, a novelty... a freak.
Birdenbire bir cazibe merkezi olmuştur,'yeni bir şey'... bir'hilkat garibesi'!
The novelty wore off after about a- - a month.
Heyecan bir ay sonra bitti.
Novelty!
Yenilik.