Now's not a good time translate Turkish
349 parallel translation
Now's not a good time.
Malum, birazdan bir arkadaş gelecek. Şu an olmaz.
Well, um, you know, it's really not a very good time for me right now.
Bu pek uygun bir zaman değil.
Well, now's not a good time.
- Şey, şu an iyi bir zaman değil.
Now's not a very good time for me.
Su an benim için iyi bir zaman değil.
It's not a good time now, Peg.
Şimdi sırası değil, Peg.
- Now's not a good time.
- Şu an pek uygun bir zaman değil.
Now's not a good time.
Şimdi sırası değil.
It's just not a good time for me now.
Şu an benim için iyi bir zaman değil sadece.
Now is not a good time, because we're about to draw fluid.
Şu an sıvı almak üzereyiz.
It's not really a good time right now.
Gerçekten iyi bir zamanlama değil şu an.
Donald, now's not a good time.
Alo. Donald, şu anda müsait değilim.
Well, actually, it's not a very good time right now.
Aslında pek iyi bir zaman değil.
Oh, now's not really a good time.
Oh, gerçekten iyi bir zaman değil.
Uh... Now's not a good time.
Bu iyi bir zaman değil.
But limited time only, so act now, order today, send no money, offer good while supplies last, two to a customer, each item sold separately, batteries not included, mileage may vary, all sales are final, allow six weeks for delivery, some items not available, some assembly required, some restrictions may apply.
Fakat kısıtlı bir süre için, şimdi harekete geçin, bugün sipariş verin para göndermeyin, stoklar tükenmeden arayın yalnızca örnektir, her parça ayrı satılır piller dahil değildir, kargo ücreti fark edebilir iademiz yoktur altı haftada teslimat bazı parçaları mevcut değil, montaj gerekebilir bazı kısıtlamalar uygulanabilir.
You know, now's not really a good time, okay?
Aa, aslında pek de iyi bir zaman değil.
- Now's not really a good time.
- Gerçekten iyi bir zaman değil.
Y'know, now's not a good time.
Biliyorsun, zamanlaman pek iyi değil.
Now's not a good time, Dad.
Uygun bir zaman değil, baba.
Well, Roy, it's really not a good time right now.
Şey, Roy, Şu an gerçekten uygun bir zaman değil.
Now's not a good time, OK?
Şu an iyi bir zaman değil, tamam mı?
Maybe now is not a good time to talk about garlic.
Belki de şu an sarımsaktan söz etmenin sırası değil.
Now's not a good time.
İyi bir zamanlama değil.
But now's not a good time
Ama şu an iyi bir zaman değil.
Now's not a good time.
Şuan uygun değil.
Now's not really a good time.
Şuan gerçekten iyi bir zaman değil.
And I'm not sure it's a job I'm gonna be any good at, but... I just... I don't have time to really worry about it right now.
Ayrıca başarılı olacağım bir iş olduğuna da emin değilim ama bunun için endişelenecek zamanım da yok şu an.
You know what... uh... now is not a good time.
Biliyor musun... şu an hiç de sırası değil.
Oh, well, now's not really a good time.
Aslında, şu an pek de uygun bir zaman değil.
Uh, now's not really a good time.
Şu anda pek müsait değilim.
Now's just not a good time.
Şu anda cidden müsait değilim.
Stay with us. MATHAYUS : Now's not a good time.
- Çok tatlısınız, ama şimdi pek uygun olmaz.
Now's not a good time.
Bu iyi bir zaman değil.
Now's really not a good time.
Şimdi hiç zamanı değil.
- Now's not a good time.
- Hiç iyi bir an değil Mike.
Mike, listen, now's not a good time.
Mike, dinle, hiç iyi bir zaman değil.
Oh, God, now's not a good time.
Aman Tanrım, hiç zamanı değil.
- Now's not really a good time.
- Şimdi zamanı değil.
Now's not a good time for you.
Zamanlama kötü.
Joey, look, man, it's not a good time right now.
- Ben konuşayım.
Now's not a good time.
Şu an pek iyi bir zaman değil.
Listen, Carmen, now's really not a good time.
Dinle Carmen, bu iyi bir zaman değil.
It's really not a good time right now.
Şu an iyi bir zaman değil.
It's not a good time right now.
İyi bir zaman değil.
No, no, it's really not a good time right now.
Hayır, hayır, şuan iyi bir zaman değil.
He says now's not a good time.
Müsait olmadığını söylüyor.
- Now's really not a good time.
- Şu an pek de uygun değilim.
Yeah, no, now's not a good time.
Evet, hayır, şimdi iyi bir zaman değil.
Hey, Darryl, now's not really a good time.
Darryl, Hey, şimdi gerçekten iyi bir zaman değil.
- we'd like you to see. - Now's not really a good time.
- Görmek istiyorum - gerçekten iyi bir zaman değil.
Uh, Darryl, now's not really a good time again.
Alo? Benim şeyler çalmakla tamam duyuyorum Değil, ancak bu küpeler gerçekten size inanılmaz görünüyor. Darryl, şimdi tekrar gerçekten iyi zaman değil.