Now what do you see translate Turkish
286 parallel translation
Now what do you see?
Ne görüyorsun?
Now what do you see?
Şimdi ne görüyorsun?
Now what do you see, Martin?
Şimdi ne görüyorsun, Martin?
Now what do you see?
Şimdi ne görüyorsunuz?
My dear Ladies and gentlemen, do not be startled by the gun what you now see in my right hand.
Sevgili bayanlar ve baylar, sağ elimde simdi görmüş olduğunuz tabancayla korkutmuş olmayayım sizleri.
Now see here, you. If you would share in our food, you must work. What can you do?
Bak, eğer burada yemeğimi paylaşmak istiyorsan çalışmalısın.
Now you see what we got to do?
Şimdi ne yapacağımızı biliyor musun?
Now do you see what I mean?
Şimdi anladın mı?
Now, what do you see, huh?
Ne görüyorsun?
Now, do you see what I mean? You see how real dreams can be? Yes, Pop, I had dreams like that too
Dinle, yıllar önce senin yaşlarında olduğum bir zamanı hatırlıyorum da dün geceki gibi çok sıcak bir geceydi.
Now, what would you think they gonna do, invite them for supper? May I see a moment? Please.
Ne yapacaklarını sanıyorsun onları yemeğe cağır bir dakika görebilirmiyim
Now do you see what you've done?
Ne yaptığını anlıyor musun şimdi?
Now, I want you to get yourself something to eat, and I'll go and see what I can do for you with Mr. Corvier.
Şimdi bir şeyler yemeni istiyorum. Ben de Bay Corvier'e gidip senin için ne yapabileceğine bakayım.
Now, do you see what I have to contend with?
Şimdi, benim nelerle uğraşmak zorunda olduğumu görüyor musun?
So now you see, Tommy, what my little old question can do to your little old theory.
Görüyorsun ya, Tommy, benim küçük eski sorum senin kuramına ne yapabiliyor.
Now, what do you want to see me about?
Şimdi, beni neden görmek istiyordun?
And, I'd like you now to come with me on a walk down an English country lane. And, over there, what do we see sitting on Farmer Giles'fence, but a blackbird.
Şimdi sizi İngiltere kırsalındaki dar bir caddeye götüreyim ve orada çiftçi Gileslerin çitinin üzerinde ne duruyor dersiniz.
Okay. Let me see what you do with it now.
Bakayım şimdi ne yapacaksın.
Now I do see what you mean.
Şimdi anladım seni.
Now don't you fret about a thing. We'll put our heads together and see what we can do to help you.
Hepimiz el ele vereceğiz, ve sana sana yardımı dokunacak neler yapabileceğimize bakacağız.
Now, drop me at the American's hangar, then pop into Yamamoto's and see what you can do with this.
Şimdi, beni Amerikalının hangarına bırak... sonra Yamamoto'nunkine sıvış ve bununla ne yapabileceğine bir bak.
Now, what do you see?
Şimdi, anlıyor musun?
- Now let's see what you can do.
- Şimd bakalım ne yapabiliyorsun.
Do you see now what you've made me do?
Bana ne yaptırdığınızı görüyor musunuz?
Now let's see what you do.
Şimdi ne yaptığını gör bakalım.
Now, you see, what usually happens you get a group of people that might sing and for some reasons that are not unknown anymore, they won't do it.
Gördüğün gibi genellikle hep burada bu oluyor, şarkı söylesin diye getirdiğin her grup bir anda meşhur oluyor.
- Pino, what do you see now?
- Pino, şimdi ne görüyorsun?
I mean, now do you see what I mean?
Yani, şimdi ne demek istediğimi anlıyor musun?
Now you'll see what Angelina will do you.
Şimdi ne yapacaksın, Angelina.
But what I can do... is to explore it with you and see what's happening now in your life.
Onu seninle birlikte irdeler içinde bulunduğun durumu görebiliriz.
Now you shall see what we can do, Mr. Pease.
Şimdi neler yapabileceğimizi göreceksiniz Bay Pease.
Now, let's see what you can do, Fisher.
Hemen oraya gittin demek? Neler yapabileceğine bakalım Fisher.
Now, you can do what you want, but i'd like you to get her to see somebody if it's not me.
İstediğinizi yapabilirsiniz ama bana değilse bile onu başka birine gösterin.
What do you see now, Jimmy?
Şimdi ne görüyorsun, Jimmy?
Now, do you know what you're going to say to Dick when you see him?
Dick'i gördüğünde ne söyleyeceğini biliyor musun?
Now, Do you see what I mean?
Şimdi, bakın, beni iyi dinleyin?
Now, you get in there and you see what you can do.
Şimdi, oraya git ve bak bakalım ne yapabiliyorsun.
- Now let's see what you can do.
- Şimdi ne yapabileceğini görelim.
now let's see what you can do... with catfish.
Bakalım kedibalığını pişirebilecekmisin.
Now, what do you see there?
Burada ne görüyorsun?
What do you care? If you never see me again, it'll only be one time less a week than you see me now.
Beni bir daha görmezsen şimdi bir haftada gördüğünden bir kere daha az olur.
See, Marcie, you touched Steve's car. Now, what did Steve ask you not to do?
Marcie, Steve'in arabasına dokundun.
Now, if what we see them do in the adventure films is correct, you shoukd suffer nothing worse than a swollen ankle and a slight headache.
Serüven filmlerinde gördüğümüz şeyler doğru ise şişmiş ayak bileği ya da hafif baş ağrısından kötü bir şeyin olmamalı.
I see a two. What do you see now, Dad?
Seks yaşamımıza biraz heyecan biraz hareketlilik katmaya çalışıyorum.
If you think I tormented you in the past, wait until you see what I do with you now.
Geçmişte size eziyet ettiğimi düşünüyorsanız küçük dostlarım, bir de şimdi yapacaklarıma bir bakın.
Now you'll see what we do in cases like this.
Şimdi böylesi durumlarda ne yapıldığını göreceksiniz.
When this is over, I'll do what I can to see you get a fair treatment, but for now, we're moving out.
Tüm bunlar bittiğinde size... en iyi muamelenin yapılması için elimden geleni yapacağım. Ama şimdi gidiyoruz.
Now tell me what do you see in the mirror.
- Ne demek istiyorsun?
- Now, what do you see?
- Şimdi, ne görüyorsun?
What do you see now?
Şimdi ne görüyorsun?
Now, do you see what was taken from me?
Şimdi benden alınanı gördün mü?