English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / English → Turkish / [ N ] / Nudging

Nudging translate Turkish

59 parallel translation
Ain't no use nudging my elbow.
Boşuna dürtme.
- There's worse things than elbow nudging.
- Dirseklemekten daha kötü şeyler de var.
Keep up the elbow-nudging.
Dirseklemeye devam.
He keeps nudging me to fold.
Vazgeçmem için dürtüp duruyor.
Also, I'll admit that he's nudging the Martians a bit... for the championship title.
Ayrıca, itiraf etmeliyim ki onun hikayesi de... marslıların hikayesiyle kapışır.
I keep seeing the huge head, kissing him with its chained mouth... nudging through the metal, some desire absolutely irrelevant... to filling its belly or propagating its own kind.
atın O koca kafası daima gözümün önüne geliyor, çocuğu zincire vurulmuş ağzıyla öpüşü... metalin arasında kıpırdayan dudakları, gebe kalmakla ya da... çiftleşme isteğiyle ilgisi olmayan bir arzu bu.
Currently I am working on a screenplay for four boys... who are nudging Jesus Christ... for position of number one most famous person ever.
Şu an gelmiş geçmiş en ünlü insan olduğu için İsa'yı dürten dört çocuk hakkında bir... sahne oyunu üzerinde çalışıyorum...
Guy probably has his arm around her right now, holding her close, nudging her titty with his elbow, talking about the deep significance of his music, while she looks up at him with her big brown eyes.
O kadar da mühim değil. Büyük ihtimalle şu anda ona sarılıyordur, onu kendine çekip dirseğiyle göğüslerine dokunuyordur.
Just, um..... an inordinate amount of nudging.
Yalnızca..... uygun ölçüde dürtmek var.
But you sound ready to become your own boss in the exciting world of frame nudging!
Ama sen çerçeve düzeltmenin heyecan dolu dünyasında kendi patronun olmayı ister gibi duruyorsun.
How do we do that? - Without thrusters,..... we are incapable of nudging.
- İticiler olmadan, çevirme imkanımız yok.
We have negative... nudging capabilities.
Çevirme imkanımız... yok.
Stop nudging up to me like a water buffalo.
Bizon gibi beni dürtüklemekten vazgeç.
So I spent a year in Operation Chaos, inside the anti-war movement, nudging it towards violence to discredit it.
Operasyon karmaşasında anti savaş hareketi içinde onu gözden düşürmek için şiddete sürükleyerek bir yıl harcadım.
So. Then I spent a year in Operation : Chaos... inside the anti-war movement... nudging it towards violence to discredit it.
Operasyon karmaşasında anti savaş hareketi içinde onu gözden düşürmek için şiddete sürükleyerek bir yıl harcadım.
Stop nudging me, Bernardo.
Beni tekmelemeyi kes, Bernardo.
The law is like God Almighty Himself... it moves in strange ways, so we have to keep nudging it toward a more merciful outcome.
Kanun, Tanrı'nın kendisi gibidir... tuhaf metotları vardır, bağışlayıcı bir sonuç çıkması için dürtüklememiz gerekebilir.
But far from plunging the world into war in 1914 out of aggression, Germany was just nudging it closer, out of incompetence and wishful thinking.
Almanya, dünyayı saldırgan bir savaşa sokmaktan ziyade savaşı beceriksizlik ve hüsnükuruntuları sayesinde yaklaştırıyordu.
Max Morlock spread his legs and slid into the ball, nudging it with his remaining strength past the Hungarian goalkeeper, Grosics.
Morlock topa kayarak dokundu ve son bir kuvvetle topu Macar kaleci Grosics'in yanından içeri itti.
She's nudging.
İtiyor.
Nudging.
Ama yokluyorum.
All right, will you stop nudging me about that, I...
Pekâlâ, bunun için ısrar etmeyi keser misin, ben...
I would do if you stopped nudging me with your knockers.
Memelerinle beni dürtmeyi kesersen sakin olabilirim.
It's been me nudging you from the nest, young lady...
Seni yuvadan ayrılmaya, kendi kanatlarınla...
Nudging's allowed, but any more than that and I will confiscate your Cal sweatshirt.
Tavsiye serbest, ama fazlası yok Yoksa California sweatshirtüne el koyarım.
Totally subtle, totally cool, not pushing, not even nudging, just :
Hiç çaktırmadan, sakince, hiç zorlamadan, hatta uyandırmadan.
I'm talking... more nudging it.
Bahsettiğim şey daha çok iteklemek.
But in the galactic center... there are so many stars packed so close together... that stars are constantly nudging each other... a little bit gravitationally. And their orbits are being perturbed... changed a little bit.
Ama burada o kadar fazla yıldız vardır ki ve bunlar birbirlerine öyle yakınlardır ki çekim alanlarıyla birbirini etkiler yörüngelerinin az da olsa değişmesine neden olabilirler.
Maybe he just needs a persistent voice in his ear. Nudging him in the right direction.
Belki sadece onu doğruya yönlendirecek kararlı bir ses duymaya ihtiyacı olabilir.
I was nudging you to stop the very loud sawing of wood.
Horlamanı durdurmak için biraz dürtüyordum.
Some thoughts and nudging an old lady.
Bazı şeyler ve yaşlı bir kadına çarpmamak için.
He may need a little nudging in the right direction but I'll make sure he plays it.
Biraz doğru tarafa dürtülmesi gerekiyor ama yaptığından emin olacağım.
( laughing ) : Who-who am I nudging?
Kimi dürtüyorum ki?
Nudging toward my desires.
İsteklerime göre hareket etmek.
Well I wouldn't call the pain wall "nudging".
Acı duvarlarına "yönlendirmek" biraz hafif kaçıyor.
They're waiting for their favorite part, they're nudging their friend, they're going, "Look, he played it perfect." They're riveted to the band.
En sevdikleri kısmı bekliyorlar, arkadaşlarını dürtüp "Bak, çok iyi çaldı." diyorlar. Gruba çok bağlılar.
I've been practicing nudging the meatball across the table with my nose.
Köfteleri burnumla karşıya itmek için pratik yapıyordum.
Sometimes it's us nudging people back on plan.
Bazen de biz insanları yeniden plana uymaları için hafifçe dürteriz.
Sometimes when nudging isn't enough, management authorizes a recalibration.
Bazen hafifçe dürtmek yeterli olmayınca, yönetim yeniden ayarlama izni verir.
So I'm nudging, being a good fiancé.
Ben de görevimi yapıyor ve üsteliyorum.
Well, if you're nudging this chat in the direction of a plea deal...
Eğer bu konuşmayı, cezayı hafifletme yönüne doğru itiyorsanız...
We gotta keep nudging that one along.
Yanımızda olması için onu dürtmeye devam etmeliyiz.
I can't tell if he's practising his kicking or gently nudging that thing to make sure it's still alive.
Vurmaya mı çalışıyor yoksa hala canlı mı diye bakmak için kibarca dürtüyor mu anlayamıyorum.
And quit "nudging" me online.
Ve beni internette "dürtmeyi" bırak.
First of all, I said no nudging.
Birincisi, dürtmek yok dedim.
When I'm nudging you, you should answer.
Seni dürterken, cevap vermelisin.
Come out with your feet on the floor and there will be no need for nudging or jostling.
Ayaklarınızı yere basarak gelirseniz itip kalkmaya, dürtmeye gerek kalmaz.
She just needed a little nudging.
Biraz motivasyona ihtiyacı vardı. Evin sende kalmasını istiyorsan...
Some people think my time is best spent here nudging things along.
Bazıları, zamanımı en iyi burada bir şeyleri çözmek için kullandığımı düşünüyor.
You are nudging impertinence, Daisy.
Küstahlık ediyorsun Daisy.
There will be no nudging. Trust us.
Güven bize.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]