Numbing translate Turkish
177 parallel translation
The end will come suddenly preceded by a general numbing sensation and dizziness.
Genel bir uyuşma ve baş dönmesinden sonra ani ölüm gelir. - Ya?
Each attempt more numbing, more sickening than the one before.
Her biri bir öncekinden daha hissizleştirici, daha hasta edici.
The device attached to the life-support systems produces an extreme, numbing cold.
Yaşam destek ünitelerine bağlanan aygıt, sersemletici derecede bir soğukluk meydana getiriyor.
This device attached to the life-support system produces an extreme, numbing cold.
Yaşam destek ünitesine bağlanmış olan bu aygıt, sersemletici bir soğuğa neden oluyor.
Withthe numbing incense ofthe Palace, unless you don'thave anose, you'll be in comafor2 days.
Su kapısında kilitli. burnu olmadıkça 2 gün komada olacaktır
It was numbing like the chill, and palpable.
Ayaz kadar uyuşturucu ve elle tutulabilecek bir sessizlik.
Fail, and you will be condemned to a numbing eternity in the flaccid bosom of Christ.
Başarısız olursanız... Mesih'in yumuşak koynunda... sonsuza kadar uyuşuk bir şekilde kalırsınız.
The numbing in the fingers is only temporary.
Parmaklarındaki bu hissizlik geçici.
It's a play about the numbing of the moral sense.
Sana söyleyeyim, ahlak duygusunun uyuşturulması ile ilgili bir oyundur.
Increased job satisfaction and family togetherness are poison for a purveyor of mind-numbing intoxicants.
İş başarılarının artması ve ailevi birliktelik....... insanı uçuran maddelerin satışı için tam bir zehir oldu.
It's mind-numbing.
Zihinin uyuşmasın.
As if the scientific analysis wasn't mind-numbing enough what was all that mush about the human heart?
Bilimsel saçmalık resmen uyuttu. Kalp hakkındaki duygu sömürüsü de neydi öyle?
We seem to have lapsed into grey, numbing blandness.
Ona çıkma teklif etsenize, Doktor Crane.
Anyone who talks about the numbing effects of your liquor is severely overstating the case, huh?
Senin içkinin uyuşturucu etkisinden kim bahsederse durumu ciddi şekilde abartmış olur, değil mi?
Goodbye, mind-numbing, backbreaking labor forever.
Sonsuza kadar elveda, sıkıcı ve yorucu işçilik.
Choose sitting on that couch watching mind-numbing, spirit-crushing game shows stuffing fucking junk food into your mouth.
Kanepeye oturup bir taraftan ruh sömüren programları izlerken o lanet abur cuburları zıkkımlanmayı seçin.
- Apparently so. Out-of-control, mind-Numbing, self-destructive fun.
Kontrol dışılık ve uyuşmuşluk, Akıllara zarar bir eğlence...
It all becomes numbing... depersonalized, common.
Hepsi hissizleşmeye, kişiliksizleşmeye, genelleşmeye başladı.
I got through that experience like most 18-year-olds- - by numbing myself with whatever was around.
Bunu yaşadığımda 18 yaşını çoktan geçmiştim. O şeyle birlikte uyuşmuş şekilde oradaydım.
I'll put numbing drops in and then measure the pressure.
Uyuşturucu damla koyup basıncınızı ölçeceğim.
We tried numbing it with cream but it takes an hour.
İlaçla uyuşturmaya çalıştık, bir saat sürdü.
Two months was numbing.
iki ayda uyuştuğumu hissettim.
One mind-numbing image after the next.
Birbiri ardına gelen zihin uyuşturucu görüntüler.
Whatever happens from here on out at least I'll say goodbye to the bone-crushing, head-wrenching, mind-numbing visions.
Her ne oluyorsa bunun dışındayım. Sonunda kemik ezen, kafa burkan hafıza uyuşturan imgelemlere hoşçakal diyebileceğim.
One of those mind-numbing head-cracking visions I get from time to time.
Bunlardan birisi beyni uyuşturuyor zaman zaman alıyorum ve imgelemleri yönetiyor.
Okay, pride, humility... and here's the mind-numbing fear...
Evet, gurur, tevazu. Ve içte beyin uyuşturan korku. Ne yapmam gerekiyor?
- I understand what you're going through. I know how numbing the pain of hating yourself is.
Kendineden nefret etmenin... acısının insanı ne kadar duygusuzlaştırdığını bilirim.
How about numbing it with lidocaine!
Lidokenle biraz uyuştursak!
The mind-numbing day-to-day detritus of this job.
Gün geçtikçe suyu çıkıyor bu işin.
It may be preferable to this mind-numbing tedium.
Bu kafa uyuşturucu gerilimden daha iyidir.
Aidan's way seems so numbing...
Aidan çok fazla uyuşuk gözüküyor!
If the input show is bad enough, the quality control will exaggerate its mind-numbing properties until the audience is completely hypnotized.
Girdi gösterisi yeterince kötüyse, Kalite kontrol onun uyuşuk beyinli mülkiyetini abartacak. seyirciler tamamen hipnotize olana kadar.
Bullwinkle's head was so thick that Fearless Leader's mind-numbing programming had absolutely no effect on him whatsoever.
Bull winkle'ın başı çok kalındı Korkusuz Lider'in aklında planladığı ne olursa olsun onu etkileyemez.
The endless, numbing sameness of it all?
Sürekliliği, duygusuzlaşmayı mı?
Throw in the occasional downward spiral of a dear friend and a baby here and a death there and all you've got is some soul-sucking mind-numbing ennui.
Sevgili bir arkadaşın ara sıra aşağı doğru giden girdabına kapılma. Burada bebek orada ölüm var. Ve tek sahip olduğun bazı ruh emici akıl uyuşukluğu sıkıntısı.
This is the kind of mind-numbing schlock that's turning our society into a cultural wasteland!
Toplumumuzu kültürden yoksun bırakan ve beyinlerimizi uyuşturan işler bunlar!
D'Argo, the surgeon said it's a numbing anesthetic, okay?
D'Argo, cerrah onun sersemletici bir anestezik olduğunu söylemişti, tamam mı?
She's experiencing a slight numbing sensation along her inner hull.
İç omurgası boyunca devam eden hafif bir duyu kaybı yaşıyor.
The show is nothing more than a melange of bad jokes and mind-numbing banter.
O program dandik espriler ve beyin uyuşturan muhabbetlerle dolu.
To be honest, I find this place mind-numbing.
Dürüst olmak gerekirse burası insanı delirtir bence.
I didn't come to work because somehow I felt that eight hours of joyless, mind-numbing crap just didn't seem like fun.
İşe gelmedim çünkü... Nasıl olduysa, sekiz saat boyunca neşesiz, zihin uyuşukluğu saçmalığı pek de eğlenceli görünmedi bana.
No more mind-numbing cramps. No kidding.
O iğrenç sancılardan kurtulmak muhteşem olacak.
I just, um- - I just feel like they're numbing and obscuring our humanity, you know.
Ben yalnızca bizi uyuşturuyor ve sanki insalığa gölge düşürüyorlar gibi hissediyorum.
But.... Before we get to all that "most likely to eke out a miserable, mind-numbing existence in suburbia" crap I just thought we'd start with class couple.
Ama beyin uyuşturan kasaba yaşamının etkisiyle sıkıntı nidaları saçmadan önce yılın çiftiyle başlayalım diyorum.
And I was given a nasal numbing agent.
Ve koku almayı engelleyen bir şey kullanıyorum.
It's been 24 hours since I took my nasal numbing agent.
Koku alma engelleyicisini alalı 24 saatten fazla oldu.
Stomach-churning, mind-numbing, soul-deadening chitchat.
Sohbet. İnsanın midesini bulandıran, zihnini donduran, ruhunu öldüren bir sohbet.
I am responsible for polluting the air waves with... mind-numbing puerile entertainment.
Radyo dalgalarını kafa karıştırıcı aptal eğlencelerle kirletmekten sorumluyum.
lt`s mind-numbing to me.
Şok oldum!
That's numbing already.
Uyuşmaya başladı.
The numbing's coming fast.
Çok çabuk uyuşuyor.