Nurturing translate Turkish
321 parallel translation
Your nurturing a pet neurosis, that's all.
Bu aralar biraz fazla asabisin hepsi o.
Waiting, nurturing my hatred and planning my revenge.
Bekledim, kinimi besledim, intikamımı planladım.
i love spending time in the sun, feeling the earth, nurturing new life from the soil.
Çok utandım. Güzel iç çamaşırları Kate.
Well, we sing to it and we talk to it and say supportive, nurturing things to it.
Ona şarkı söyleyip, konuştuk ve onu destekleyen şeyler söyledik.
There'll be no sharing, no caring, no birthing, no bonding, no parenting, no nurturing.
Paylaşma önemseme yavrulama bağlanma ebeveynlik yapma yetiştirme olmayacak.
And since I have no skills in this area, nurturing is a relatively foreign concept, I've enlisted myself in the "Happy Helping Hand" program ;
Ve bu konuda vasfım olmadığından,... çocuk yetiştirmek bana yabancı bir alan,... bu yüzden "Yardım Eli" programına kaydoldum ;
- Nurturing.
- Geliştirmek.
- Nurturing your brilliant brain... so I got tickets to the opera tonight.
- Pırıltılı beynini geliştirmek... Bu yüzden bu gece operaya bilet aldım.
Then there's work nurturing the aspidistra, begonias, the bromeliads.
Minik ağaçlarla begonyalar da elden geçirilmeli.
A big, happy family. Living, loving, nurturing and supporting our talent.
Kocaman, mutlu bir aileyiz.Yaşar, sever, yeteneklerimizi destekler iyi bakarız.
You've decided his mind doesn't need as much nurturing as his body?
Sence O'nun aklının vücudu kadar ilgiye ihtiyacı yok mu?
In fact, if you're both not very nurturing, that love can :
Aslında, ikiniz de pek besleyici değilseniz, aşk böyle...
It's the nurturing thing, you know?
Pediatri için neler düşünüyorlar biliyor musun?
These are very nice places... nurturing, supportive.
Oralar çok hoş yerler - yetiştiren, destek veren.
When you've groomed someone the way we groomed Andy, nurturing him and lavishing special treatment on him, it's quite an investment.
Birini gözünüze kestirdiğinizde Andy gibi, bol bol yedirir özel ilgi göstererek, tam bir yatırım yaparsınız.
I don't call it babying. I call it nurturing.
Ben buna bebek muamelesi etmek değil, çocuk büyütmek diyorum.
You wanna see nurturing?
Çocuk büyütmek nasıldır, görmek istiyor musun?
It helps you... fertilize the nurturing flower within.
İçindeki çiçeği yetiştirmene yardım eden gübre.
Someone who is settled, someone more nurturing, someone with substance over flash.
Dingin ve oturmuş biri. Göze batan değil, güven veren birini bul dedi.
Maybe this wouldn't have happened if I'd been more nurturing or I'd paid more attention or I had a uterus.
Daha anaç olsaydım onunla daha çok ilgilenseydim ya da rahmim olsaydı bunlar olmayabilirdi.
A woman wants to be nurturing, she wants to be giving... but if there is no acknowledgement, no reciprocation... it can lead to hurt feelings, and even resentment.
Kadın, sürekli veren ve besleyen biri olmak ister.. ama eğer karşılık alamaz ve kabul edilemez ise... durumu içerler ve duyguları incinir.
Her theories on parenting and nurturing in carnivores have framed the debate.
Etçillerde ebeveynlik ve bebek büyütme hakkındaki teorileri yeni bir tartışma başlattı.
I'll risk it. I'm sick of scratching around in rock and bone making assumptions about the nurturing habits of animals that have been dead for 65 million years.
Tehlikeyi göze alıyorum. 65 milyon yıl önce ölmüş hayvanların... yavrularını büyütme alışkanlıkları hakkında varsayımlarda bulunmak için... kemikleri taşlardan ayırmaya çabalamaktan bıktım.
There's resistance to the idea of them as nurturing parents.
Yavrularını yetiştiren yaratıklar olduklarına karşı çıkanlar var.
- All he needed was a little guidance and nurturing.
Yetiştirilmesi ve yönlendirilmesi gerekiyordu.
That school is a very nurturing environment, which is what you need.
- Harika. Okulda tam da kendini geliştirebileceğin bir yer.
- Oh, not too nurturing.
- Çok gelişmek yok tabi.
I've read all about the dangers of over-nurturing.
Fazla gelişmenin zararlarını okudum.
Dr. Back-in-the-Sack looked quite nurturing, Peg.
Doktor Yat-Zıbar gayet şefkatli gözüküyordu.
You want to be both nurturing and clinging at the same time.
Aynı anda hem bağımlı, hem de bağımsız olmak istiyorsunuz.
Its purpose for nurturing the young ones... has been served.
Civcivleri korumak içindi. Artık bir işe yaramaz.
Always adaptable and nurturing, yet..... constant... and merciless.
Herzaman uyum sağlayan, bakıp büyüten, ama..... devamlı... ve acımasız.
I've never known a woman so warm, so nurturing, so unselfish.
Hayatımda hiç bu kadar sıcak, insanın ruhunu besleyen, özgeci bir kadın görmemiştim.
Now, I know how important it is for you to be among your people, leading, guiding, nurturing them.
Adamlarının arasında olmanın onlara yol göstermenin, rehberlik etmenin, yetiştirmenin senin için önemini biliyorum.
It made me more compassionate, more empathetic, more nurturing.
Beni daha merhametli, daha anlayışlı ve daha şefkatli yaptı.
- She's nurturing your mental health?
Kendimi okşamayacağıma söz veriyorum. Akıl sağlığını teslim ettiğin kişi bu mu?
- He needs one-on-one nurturing.
- Onun özel bakıma ihtiyacı var.
I am giving and nurturing and loving and selfless with my boyfriends.
Ben veririm, bakarım, severim sevgilimin yanında bencil olmam.
She had the deep nurturing instincts and strong family things... that make her the ideal mother for any unplanned child.
Onun sahip olduğu derin kültürel içgüdüler ve güçlü aile şeyleri, her çocuk için onu ideal bir anne yapıyordu.
Think of the time I've put in nurturing an idea that's not gonna happen.
Gerçekleşmeyecek bir fikir için harcadığım zamana bak.
I spent many years nurturing him... in the hope that one day he would become world champion, but... in the end I had to accept the fact that at heart... he was merely a contestant, not a winner.
Onu yetiştirmek için uzun yıllar harcadım... birgün bir dünya şampiyonu olacağı umuduyla, ancak... sonunda bütün kalbimle kabul etmek zorunda kaldım ki... o bir kazanan değil sadece bir yarışmacıydı.
She stays up all night nurturing her plant.
Bütün gece, çiçeklerine bakmış anlaşılan.
And I don't appreciate the implication that I am not a good wife and mother and not nurturing.
Ve iyi bir eş, iyi bir anne ve bakıcı olmadığım imalarından hiç hoşlanmıyorum.
Now, just show'em your gentle, nurturing side. I have a gentle, nurturing side?
Benim nazik ve şefkatli bir yönüm mü var?
She's, uh, kind and witty and... quirky and nurturing and involved and all that crap.
O çok... İnce ve zeki ve hareketli ve uygar ve ilgili. Ve diğer şeyler.
I'm willing to compound that equation with nurturing infinites... Or, you know, all that stuff that you said.
Bu denklemi sonsuza dek büyütmek istiyorum ya da işte, tüm o söylediğin şeyler.
I am there in a loving, nurturing capacity, as is my wont.
Sevgi dolu, anaç biriyimdir, tabiatım bu.
I'm going to say... Love... and nurturing.
"Sevgi... yetiştirme."
In this business, nurturing talent can make you billions.
Bu işte yeteneği beslemek size milyarlar kazandırabilir.
Inmates go from having nothing to nurturing a life.
Mahkûmlar hiçlikten, bir hayata bakmaya başlıyorlar.
IT'S NOT REALLY ABOUT THE MONEY. IT'S... IT'S ABOUT INVESTING IN THE FUTURE AND NURTURING GROWTH.
Olay geleceğe yatırım yapmak ve kendini geliştirmekti.