Nutty translate Turkish
521 parallel translation
So you've been shooting off your nutty ideas, huh?
Demek çatlak fikirlerini aşıladın, ha?
A nutty kind of a book.
Çok çatlak bir kitaptı.
A normal man couldn't live with her without going nutty.
Normal bir adam, deliye dönmeden onunla yaşayamaz.
Nutty, I guess.
Bence çılgınlık.
- No, they're that nutty.
- Hayır, o kadar üşütükler.
Freeze, get nutty from no oxygen, crash, break your neck.
Don, oksijensizlikten kafayï kïr, çarp, boynunu kïr.
The nutty thing about it is, I like him.
İşin garip tarafı ondan hoşlandım.
Look, I may be nutty, but I'm not that nutty.
Bak, kaçık olabilirim ama o kadar kaçık değilim.
Some guys go nutty with it.
Bazı adamlar bu yüzden delirir.
I'm not nutty.
Deli değilim.
Runaway Bride and The Nutty Professor.
Runaway Bride ve The Nutty Professor.
- I know this sounds nutty, but -
- Kesinlikle. - Diyeceğim biraz delice gelecek ama -
Well, they thought I was a little nutty.
Beni biraz kaçık buldular.
They just thought I was a little nutty.
Benim kaçık olduğumu düşündüler.
I thought we were invited to a picnic, not an uprising of nutty wives, with war paint, which I am not interested in attending.
Bir pikniğe davetli olduğumu sanıyordum. Savaş boyaları sürmüş çatlak eşlerin isyanına değil, ki ben buna katılmıyorum.
You're nutty.
Kaçığın tekisin.
This evening, nutty.
Bu akşam, çılgın.
Why would anyone want to be a doctor in this nutty world?
Şu çılgın dünyada niye birisi doktor olmak istesin ki?
Oh, boy, this is nutty.
Rachel iyi bir kadındı.
I'm practically nutty about it.
Bayılırım çikolataya.
I think the nutty one of this twosome some of us think I am is you!
Kaşıkla azar azar yiyeceğiz. Aramızda kaçık olanı ben zannediyordum ama aslında sensin.
- Nutty!
- Nefis!
- Nutty...
- Çok iyi...
- You're a nutty dame.
- Deli hatunun tekisin sen.
- It was nutty, sir.
- Çılgıncaydı efendim.
Why was I cursed in my old age With a nutty daughter and a bunch of slack-twisted idiots?
Şu ihtiyar yaşımda neden kaçık bir kız ve şapşal aylaklarla cezalandırılıyorum ki?
Ha! Lie down, Albie. And please don't act so nutty, Albie.
Yat Albie ve gürültü etme.
Your nutty father's here.
Çatlak baban burada.
Tap, tap, tapping like some nutty woodpecker.
Sersem bir ağaçkakan gibi vurup duruyorsun.
Yeah, a nutty guy.
Evet, kaçık bir herif.
Where'd he get that nutty idea?
Aklına nerden geldi acaba bu delice fikir?
- Nutty.
- Çılgın seni.
In case this rather nutty idea works.
Tabii bu zırdeli plan işe yararsa.
Often after the theater, he told me that he'd go with friends to a Bierstube. There was a nutty funny man...
Bana anlattığına göre tiyatrodan sonra arkadaşlarıyla sık sık birahaneye gidermiş.
Nutty stuff.
Aptalca bir şey.
It seemed nutty to everybody, it did to my wife, but I believed in it because...
İlk başta biraz çılgın bir fikir gibi görünmüştü. En azından karıma göre. Ama ben inandım.
Now, I got this nutty notion.
Şimdi, şu çatlak fikirden yola çıkıyorum.
Well, I said it was nutty.
Neyse, çatlak bir fikir olduğunu söylemiştim.
He's nutty.
O kaçığın teki.
nutty kids.
kaygısız çocuk gibi.
"She's got a real pretty face, and nutty jugs."
"Gerçekten çok güzel bir yüzü ve nefis göğüsleri var."
He was nutty, you know?
Kafadan çatlaktı.
People are nutty, but you get used to them.
İnsanlar çatlak, ama alışırsın.
It's some nutty religion.
Çılgın bir inanç!
We could think of some nutty way of Kong giving away the bride.
Geline Kong refakat edebilir.
Nutty.
- Lezzetli.
In some nutty way, it seemed like something real.
Komik bir şekilde daha gerçek oluyordu.
You're bleedin'nutty.
Sen kafayı yemişsin.
You're nutty. You gotta be a little nutty. Because you figure that the whole world...
Çıldırmış olmalısın çünkü bütün dünyanın ara sokaklardan oluştuğunu ve herkesin birbirini gammazlamak için var olduğunu düşünüyorsun.
You're getting as nutty as Keller.
Sen de Keller gibi deli olma.
- I'm not nutty.
Ben tımarhanelik değilim.