English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / English → Turkish / [ N ] / Nylons

Nylons translate Turkish

116 parallel translation
Who stole my nylons?
Çoraplarımı kim çaldı?
It's moments like this that make me happy that nylons are out.
Böyle anlarda naylon çorapların modasının geçtiğine seviniyorum.
I'm washing my last pair of nylons.
Kalan son çift çorabımı yıkıyorum.
Houses with roofs on them, women with nylons, kids that eat. Houses with roofs on them, women with nylons, kids that eat.
Çatısı olan evler, yemek yiyebilen çocuklar.
Nylons... how about this bra?
Naylon çoraplar, sutyenlere ne dersiniz?
My best nylons.
En iyi çoraplarımdı.
Thank you again, Mr. Hollingsway, for the lovely nylons.
Güzel çoraplar için tekrar teşekkür ederim Bay Hollingsway.
After all my graceful speeches, I forgot my nylons.
Tüm o zarif konuşmalarımdan sonra, çoraplarımı unuttum.
Oh, I still have my nylons on!
Ah, çoraplarım hâlâ ayağımda!
Balance of the nylons.
Çorapların geri kalanı.
Kneeling bags my nylons.
Diz çökünce külotlu çoraplarım kırışıyor.
And the nylons and those six-ounce lingerie.
O naylon çoraplar ve altı parça iç çamaşırınla da.
Nylons!
Naylon çorap!
- Cards on which someone has written " Nylons.
- Kart. Üzerine 607 numaralı odada külotlu çorap var yazmışlar.
Now, about those nylons.
Şimdi külotlu çoraplara gelelim.
- Well, about the nylons -
- Külotlu çoraplara- -
I'm sorry, there aren't any nylons.
Özür dilerim, burada külotlu çorap filan yok.
Oh, I wanted nylons so, and I won't buy from the black market.
Külotlu çorap almayı istedim ki karaborsadan almayayım.
Commander Crewson... -... I warn you, I overlooked the nylons -
Kumandan Crewson sizi uyarıyorum, külotlu çor- -
But I have a ladder in my last pair of nylons.
Beni kızdıran şey, çorabımı kaçırmaları.
I will buy you some nylons look like you're not wearing any.
Sana naylon çorap alacağım sanki ayağında yokmuş gibi görünenlerden.
Our people grumbled for more nylons and washing machines.
Halkımız daha fazla naylon çorap ve çamaşır makinası istiyorlardı
Two dozen nylons, $ 80.
İki düzine naylon çorap, 80 dolar.
I washed your nylons, Rose-Ann. I cleaned up. I didn't skip nothing.
Çoraplarını yıkadım, Rose-Ann, etrafı topladım, hiçbir şeyi atlamadım.
Nylons.
Naylon çorap.
That's the sound of nylons.
İlk başta ipek çorapla denedim ama hiç iyi olmadı. Onlar naylon çorap.
I'll just take the lord lieutenant in nylons then And I'll trade in these two copies of piggie parade. Right, sir.
Öyleyse, Naylon Giyen Lord'u alayım ve Domuzcuk Gösterisi'nin iki sayısını vereyim.
Would you like some gum? Chocolate? American nylons?
Havaalanında görüşürüz Catherine.
A dog wearing nylons, lads.
Bu köpek ince çorap giyiyor, çocuklar.
I got you the scotch and the nylons you wanted.
Sana istediğin viskiyi ve naylonları buldum.
( narrator ) They were well-equipped, well-paid, and gave the girls fine new things like nylons and the jitterbug.
İyi donanımlıydılar, iyi ücret alıyorlardı, ve kızlara naylon giysiler ve dans gibi güzel şeyler verdiler.
I'm scared rats are gonna come out and bite my new nylons.
Sıçanlar saldırıp çoraplarımı kemirecek diye endişe ediyorum.
Will you bring back some nylons for me?
Bana birkaç naylon çorap getirir misin?
"How would you like a pair of nylons, Fräulein?"
Bir çift naylon çorap ister misiniz frolayn?
"Tell the girls and Nora, if all goes well, they're getting nylons for Lent."
"Kızlara ve Nora'ya söyle, her şey yolunda giderse naylon çorapları geliyor."
She says you don't think the show will run a month... and she says you took two dozen pairs of nylons over there.
Dediğine göre oyunun bir ay süreceğini sanmıyormuşsun. Ayrıca oraya iki düzine naylon çorap götürmüşsün.
As soon as the closing notice goes up, take three pairs of nylons... to the bookshop for me and give them to Frank Doel.
Oyunun bittiği ilan edilir edilmez, üç çift çorap alıp... kitapçıya götür ve onları Frank Doel'e ver.
We are at a loss to know how you managed the nylons... which appeared as if by magic.
Naylon çorapları göndermeyi nasıl başardığını çözemedik. Sanki gökten düşüverdiler.
I just wish I'd worn my nylons.
Keşke naylon çoraplarımı giyseydim.
I'm out of nylons, but lots of girls paint them on now.
Naylon çorabım kalmadı. Zaten kızların çoğu bacaklarını boyuyor.
The crews on these flights were supplying one another with rations of hard-to-come-by items, and this lightning would likely be traded for American cigarettes or nylons.
Bu uçuşlardaki mürettebatlar uçuşları kolaylaştırmak için böyle malzemeler tedarik ediyorlardı bunlar genellikle Amerikan sigaraları ya da sarmalarıyla takas ediliyordu.
So I figure, you know, a couple of busy days at the shoe store maybe a lemonade stand manned by my two daughters here we'll be able to save enough to buy a chocolate bar and maybe some nylons for my new cellmate, Bruno.
Ben ayakkabı mağazasında birkaç gün yoğun çalışırsam iki kızım da bir limonata tezgahı açarsa yeni hücre arkadaşım Bruno için bir çikolata ve birkaç naylon çorap alabiliriz herhalde
Yeah, two pairs of nylons, 15 Denier, American tan, Fun Fashion, pan stick and nail varnish.
Sana söylediklerimi aldın mı? Evet, iki çift naylon, 15 denye, külotlu çorap, maskara fondöten ve oje.
Well, your engine block is cracked and you got a pair of nylons for a fan belt.
Motor bloğunuz çatlamış. Fan kayışı yerine de bir naylon çorap var.
Nylons?
Naylon mu?
Now slide your nylons off one by one.
Şimdi de naylon çoraplarını teker teker çıkar.
He's sort of foolishly optimistic, taking nylons and Hershey bars to the moon.
Ay'a naylon çorap ve çikolata götürecek kadar iyimsermiş.
We've been getting that raise every year and now this Nazi in nylons comes waltzing in here and cancels it with some vague crap about corporate belt-tightening.
Her yıl o zammı alıyorduk ama şimdi bu nazi çoraplı karı ortalıkta vals yapıyor, zammımızı vermiyor bunu da bize kemer sıkma politikası saçmalığıyla yutturuyor. Hiç adil değil!
Er, except I would leave out the "Nazi in nylons" bit.
Ama nazilerle olan kısmı atlarsan iyi olur.
We bought nylons and what not for the native girls and that sort of thing.
Yerli kızlar için uygun olmayan türden naylonlar satın aldık.
Samantha gave me a look like I had sold her to the enemy... for chocolate bars and nylons.
Samantha bana, onu biraz çikolata ve çorap için....... düşmana satmışım gibi baktı.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]