Oan translate Turkish
117 parallel translation
He's called Oan McGrew.
- Evet, adi Dan McGrew.
How do I tell her? How? !
Oan nasıl söylerim, nasıl?
Oan't you even make a fist?
Yumruğunu bile sıkamıyor musun?
Oan't you guess?
Tahmin edemez misin?
Oan imagine what you see in him.
Onda ne bulduğunu anlayabiliyorum.
I says to him, "Carlos, where's Lady E tonight?"
Oan sordum, "Carlos, Lady E nerede bu gece?"
Honey, I...
Oanım, ben...
My love, you have a phone call.
Oanım, sana telefon var.
Oan you get that a little bit up?
Tamam. Biraz kaldırır mısın?
Oan I have my knockers back, please?
Geri alabilir miyim lütfen?
Oan we talk about it, Jimmy?
Bunun hakkında konuşabilir miyiz, Jimmy?
Oan I stay over?
Burda kalabilir miyim?
Oan I talk with you?
Seninle konuşabilir miyim?
Oan you read, Pepita?
- Okuyabiliyor musun Pepita? - Evet hanımefendi.
Oan't say I do.
Tanıdığımı söyleyemem.
Oan't a cell phone get through?
Cep telefonu çalışmıyor mu?
Oan you drive slower?
Daha yavaş kullanır mısın?
Oan we drop you somewhere?
Sizi de bırakalım mı?
Oan you hear me?
Beni duyuyor musun?
"Oan one make fun of Oorsicans?"
"Biri Korsikalılarla dalga geçebilir mi?"
Oan you close the door?
Kapıyı kapar mısınız?
Oan you do this for us?
Sen yapar mısın bunu?
- Oan you explain?
- Açıklar mısın?
Oan you tell me what happened?
Ne olduğunu anlatır mısın?
Who have you met in this business who's powerful?
Bu işte güçlü oan kiminle tanıştın?
Oan I call you back?
Sizi daha sonra arayabilir miyim?
Oan't we at least shake hands?
Son olarak el sıkışamaz mıyız?
Yep. Oan't seem to catch a break, can we?
Hiç rahat bir nefes alamayacağız anlaşılan.
Oan I owe you? I got three other families on credit this week.
Bu hafta üç aile borç taktı böyle.
Oan you imagine, Elena?
Düşünebiliyor musun, Elena?
~ Powell ~ Oan you defuse it?
Etkisiz hale getirebilir misin?
Oan you imagine what we're gonna do to you, Fritz?
Sana ne yapacağımızı hiç düşündün mü, Fritz?
- Oan I?
- Şey ben?
Oan't talk now.
Şu anda anlatamam.
- Oan you get her number?
- Numarası var mı sende? - Bende mi?
- Oan you get me her number?
- Numarasını verebilir misin?
Oan I bring something in another day, cause I need the money.
Başka bir gün bir şey getirsem olur mu, çünkü paraya ihtiyacım var.
- Oan I get dressed?
- Giyinebilir miyim?
- Oan I turn around?
- Arkamı döneyim mi?
Can I to say, I know this is only our fifth meeting, but I already feel closer to all of you than I already do to my oan husband.
Şunu söylemek isterim, bu sadece beşinci buluşmamız ama şimdiden kendimi size yakın hissediyorum. Kendi kocamdan bile!
Look, I'm telling I didn't kill victoria come oan.
İnan bana Victoria'yı ben öldürmedim. Seks hayatımız biraz şeydi.
I have scads and scads of enigmatic dialogue to pick apart and analyze, and no oan here an help me.
Bilmece gibi konuşan iki tane adam var. Söylediklerini tartmam lazım ama konuşacak kimsem yok.
Oan somebody come in and work on Shrek?
Lütfen, birisi gelip Shrek üzerinde çalışmaya başlayabilir mi?
Oan you just cut to the part where you're supposed to make me feel beter?
Kendimi iyi hissetmem gerektiğini düşündüren yere gelince keser misin?
It hurts.
.. Oanım acıyor..
I'm gonna eat a cashew. Oan you believe it?
İnanabiliyor musun?
- Oan I try this?
- Yiyebilir miyim? - Ye, ye.
- Oan I bring my mom?
- Annemi getirebilir miyim? - Elbette, oğlum.
Oan you sing that?
Bakalım kulağa nasıl geliyor.
To enter and to leave when do I want?
- Oanımın istediği gibi mi?
Oan I go home, sir?
Eve dönebilir miyim efendim?