English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / English → Turkish / [ O ] / Oasis

Oasis translate Turkish

523 parallel translation
This oasis must meet the situation with determination.
Bu vahada, azimle görevimizi yerine getirmek zorundayız.
This oasis must face the situation with determination.
Bu vahada, azimle görevimizi yerine getirmek zorundayız.
This man to me is but an unsampled well on a strange oasis.
Bu adam benim için vahanın ortasındaki kuru bir kuyudan başka bir şey değil.
We go to oasis, fill water bags.
Vahaya gidiyoruz, su almaya.
I've gone through this tourist guide writing down the name of every village every oasis, every landmark That begins with P or T.
Bu turist rehberini okuyup P ve T harfleriyle başlayan bütün köylerin, vahaların ve sınır çizgilerinin ismini yazdım.
How do you spell oasis?
Vaha nasıl yazılır?
- Scientifically, you can't call this an oasis.
- Bilimsel anlamda burası vaha sayılmaz.
Immanently an oasis in a desert of discomfort. Leyden :
Konforsuzluk çölünde, el altında bir vaha.
Maybe it's me imagination, but this oasis of ours is shrinking like a blinking violet.
Belki benim kuruntum ama vahamız menekşe gibi soluyor.
The moon that lights this oasis by night...
Gece vahayı aydınlatan ay...
San Francisco, an oasis of civilization in the California desert.
San Francisco, Kaliforniya çölünde bir uygarlık vahası.
Birds found there, it was an oasis.
Burası bir vahaydı, kuşlar burada bulunurdu.
At the oasis of Solaar.
Solaar Vahası'nda.
The oasis is near the border of Tiba. on the road to Byblos.
Vaha, Byblos yolundaki Tiba sınırının yakınında.
It's like an oasis.
Burası çölde bir vaha gibi.
That's like closing the oasis to a man in the desert!
Kırbaç yetmezmiş gibi, bir de tuz biber ekiyorsun.
You will also investigate the phenomenon encountered by the Byrd expedition of 1947, a polar oasis consisting of a body of warm water completely surrounded by this vast desert of ice.
Aynı zamanda Byrd'ün 1947 yılında karşılaştığı tamamen buz çölüyle çevrelenmiş kutupta sıcak vaha fenomenini de araştıracaksınız.
The oasis of Asselar will not be covered.
Asselar Vahası kapanmaz.
This is the largest oasis, isn't it?
Bu en büyük vaha, değil mi?
Siva's oasis.
Siva vahası.
It's a bit baffling, this oasis for rejects from the outside world like us.
Aklım biraz karışık. Bizim gibi işi bitmiş adamlar için burası çölde bir vaha gibi.
I hope we see you then. Now this isn't just a word from the sponsor, it's simply a very good suggestion. It stands for real refreshment.
o zaman görüşmek dileğiyle şimdi bu sadece sponsorumuzun reklamı değil aynı zamanda çok iyi bir tavsiye sizi gerçekten serinletecektir bir sonraki buluşmamıza kadar Oasis'i deneyin var olan en yumuşak tadı
There's an oasis in Africa, near Marrakesh. It's divine. You live on sun and fruit, lots offruit.
Afrika'da bir vaha var, Marakeş yakınında, müthiş bir yer.
The nearest is a small oasis, but that's one weeks journey north from here.
En yakın yer küçük bir vaha, ama bu kuzeye doğru bir haftalık yolculuk demek.
Bandits always camp near an oasis.
Eşkiyalar vaha yakınına da kamp kurarlar.
We go to the oasis.
Vahaya gitmeliyiz.
Each day, our progress towards the oasis becomes less.
Her gün, gittiğimiz mesafe azalıyordu.
Until we reach the oasis, Doctor, yes.
Vahaya ulaşana kadar, Doktor, evet.
I will go to the oasis and bring back water.
Vahaya gideceğim ve su ile geri döneceğim.
Do you think you could reach the oasis?
Vahaya ulaşabileceğini mi sanıyorsun?
While we can, we'll push on towards the oasis.
Yapabiliyorken vahaya doğru hareketlenmeyliz.
( At the oasis Tegana drinks from a full water gourd. )
( Vahada Tegena tamamen dolu bir su kabağından su içmektedir. )
Much like the well-known oasis in a desert mirage.
Aynı çölde serap görmek gibi.
There's an advance party of Bara'sa at the oasis.
Vahada Barasa öncü grubu var.
You have builded an oasis out of this wilderness.
Bu vahşi yerde bir vaha kurmuşsun.
There's an oasis behind the dune
Kumulun ötesinde bir vaha var.
You created a little paranoid... to taking refuge, from time to time... an oasis of penalty... and writing 50 bad poems on the subject.
Senin idealin, paronayak kızlar. Bazı zamanlar, bir yerlere sığınmak. Ve onlar için, elli çirkin, şiir yazmak.
To convince the public that this hot, parched land could be a suburban oasis, was a feat that required not only imagination, but daring.
Halkı bu sıcak, kavrulmuş toprakların sadece hayalgücü değil, cesaret de gerektiren bir taşra vahası bir başarı olabileceğine ikna etmek.
We took all that was good, and made an oasis here.
İyi olan her şeyi aldik ve burada bir vaha yarattik.
There is a city in the middle of the moors, like an oasis in the desert.
Bataklığın ortasında bir şehir var.
LOST OASIS SLAUSEN Museum 4 Miles West.
SLAUSEN'İN KAYIP VAHASI Western Müzesi 4 Mil
LOST OASIS SLAUSEN
SLAUSEN'İN KAYIP VAHASI
LOST OASIS SLAUSEN Right on.
SLAUSEN'İN KAYIP VAHASI Az İleride
Who knows, I might discover an oasis, a citadel of civilization, thousands of primitive people who would worship me as some kind of winged God who'd dropped in on them out of the heavens :
Kimbilir, belki de bir çölde ilkel bir uygarlık keşfetmiş olabilirdim. Belki bana göklerden gelen kanatlı bir Tanrıymışım gibi tapacak binlerce ilkel insan vardı.
Where is he going, to the last oasis?
Nereye gidiyor? Son sulak yere mi?
You will find them beyond the oasis.
Vahanın ötesinde bulacaksın onları.
And then I remember one incredibly dark night... being at an oasis, and there were palm trees moving in the wind... and I could hear Kozan singing far away in that beautiful bass voice.
Hatırlıyorum da inanılmaz karanlık bir gecede... bir vahada kalıyorduk ve palmiye ağaçları rüzgârdan sallanıyorlardı ve uzaklardan Kozan'ın güzel bas sesini işitebiliyordum.
An oasis of employment.
İş imkanı patlaması olacak.
I'm going to try the oasis.
Çölde şansımı deneyeceğim.
And now we're going to check and see if Sid's Oasis... is where the old folks were turned into targets. Right.
Doğru.
He owns the Oasis.
Oasis'in sahibi.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]